İyi okumalar:)
...
Larissa Blue Norvas:
Gözlerimi açar açmaz yataktan fırladım!
" Kyaa~~ Neredeyim ben?! LUNAA?!!"
Kapımın açılmasıyla Luna koşarak içeri girdi. Bende sakince bir nefes verdim. " Huuh! Ben de bir an kaçırıldım sanmıştım."
( Luna) " İyi misiniz Düşesim?"
" Yani bilmiyorum Luna, ilk balomda tutuklanmıştım, bu sefer de vuruldum. Bakalım bir dahakine başıma neler gelecek?!!"
( Luna) " Lütfen öyle söylemeyin efendim. Sizin için çok endişelendim!"
" Üzgünüm Luna, çok korkmuş olmalısın."
Bu suikastçiler iyice can sıkıcı olmaya başladı! İlk başta Madam Rosetta'yla bağlantılı olabileceklerini düşünmüştüm ama bir neden bulamadığım için üzerine pek düşmedim ve zaten bununla uğraşamayacak kadar da meşguldüm.
Ama anlaşılan bu işe bir el atmanın vakti geldi! Bu heriflerin liderini yakalamadan durmayacaklar anlaşılan!
Önce boşalmış olan manamı kontrol ettim. Tamamen dolmuş durumdaydı ve bedenimde iyileşmişti.
( Larissa) " Ne kadar zamandır uyuyorum?"
" Yaklaşık bir gündür efendim."
Bu da demek oluyor ki yeteri kadar mana depolamışım. O hâlde Haros'tan öğrendiğim büyüyü yapıp o suikastçi büyücüleri bulabilirim.
Dün gece kurtulan suikastçiler muhtemelen bir yerde toplanmışlardır eğer bir arada çok fazla büyücü hissedebilirsem onları buldum demektir.
Hadi bir deneyelim...
...
BİNGO!
Kalan manamla kendime iki silah ve birkaç şarjör oluşturdum ve balkona çıktım:
( Larissa) " Beni bekleme Luna! Gidip şu şerefsizleri öldürüp geleceğim!"
( Luna) " NE?! AMA DAHA İYİLEŞMEDİNİZ!!!"
Luna'nın bağırışlarını görmezden gelerek kendimi balkondan aşağı attım. Düşmeye yakın bir uçma büyüsü yaptım ve yavaşça yere konduktan sonra koşarak atların olduğu yöne doğru ilerledim.
Bu sefer onların liderini hedef alacağım!
Ayrıca silahımı nasıl aldılar ki?! Bekle! İlk balomda silahlarımı evde unutmuştum! Rosetta onları almış olmalı! Ama bekle, eğer Rozetta aldıysa o zaman suikastçilerin eline nasıl geçti?!
Nefes nefese ahıra ulaştığımda zar zor konuşuyordum. " Afeder- afedersiniz. Acaba bana elinizdeki en hızlı atı verebilir misiniz?"
Şövalye kim olduğumu hemen anlamış, lafımı ikiletmeden güzel bir küheylan getirmişti. Hemen alıp bindim ve dört nala sürdüm.
...
Sonunda varmıştım! Kocaman güzel bir malikane ha? Kimin ola ki burası?
Gizlice malikanenin arkasından içeri girdim. En alt katta büyük bir salon bulunuyordu ve bizim suikastçiler de oradaydı. Hepsi yere çökmüş tahtta oturan kızı dinliyordu. Biraz daha yakına gidip izlemeye devam ettim:
!!!!!!!!
Bu Katalon prensesi Mina değil mi?! Bu aptal cahil neden burada?! Böyle vasıfsız biri miydi yani sukastçilerin başı?!!
Böyle güçlü adamlara sahip olup da başaramamasının sebebini şimdi anladım. Sebebi....akılsız bir beyinmiş!
Bir de ülkeyi buna emanet etmeye kalktık! Bu haine! Şu anda onu öldürmek istiyorum! Ama şimdiden manamın çoğunu kullandım! Burayı bulmak için çok geniş bir alan büyüsü yapmak zorunda kaldım.
Şimdilik sadece izlemekle yetineceğim:
( Mina) " Sizi aptallar! İhtiyar bir adamı öldürmekten bile acizsiniz! Size verdiğim onca altına rağmen emrimi yerine getiremediniz!"
" Ama efendim, biliyorsunuz ki kral çok güçlü ve yardımcıları da öyle!"
( Mina) " Kes sesini! Sadece ihtiyyar bir bunak işte! Siz ülkemin en iyi suikastçilerisiniz! Kendinize gelin!"
" Yine de o kadın çok korkutucuydu! Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor."
Benden mi bahsediyor? Ben mi korkutucuyum?
Mina öfkeyle dişlerini sıkarak yerinden kalktı:
( Mina) " Lanet olası Ka*tak! Hepsi onun suçu! Sürekli planlarımı sabote ediyor! Onun yüzdünden prens Felix altınları vermediğimi öğrendi!"
Altınlar mı? Bagthan bölgesine yapılacak yardım için mi? Neden bu vasıfsıza böyle bir görev verdi ki?! Hain olduğunu bilmese bile böyle birine neden güvendi?
Veliaht prensin de bundan aşağı kalır yanı yok gerçi! Yaptığı işin sorumluluğunu üstlenmesi gerekiyor ama o sadece başkasına verip kurtuluyor!!
( Mina) " O o*uspuyu öldürmemiz gerekiyor! Önce onu öldürmeliyiz ki kralı kolayca öldürebilelim!"
" Ama onu öldürmek o kadar da kolay değil efendim."
( Mina) " Bende biliyorum! O yılan kolay kolay ölmeyecektir! Zehirlendi ölmedi! Savaşa gitti ölmedi! Katil olmakla bile suçlandı ama kurtulmayı yine başardı! Kurşun yedi gene ölmedi! İnatçı sü*tük!"
Bak iki de bir küfür ediyor ama bak ben bunu yolarım ha!
Bir anda kapının açılmasıyla içeri siyahlar içinde bir adam girdi. Simsiyah elbiseleri ve gece gibi kara saçları vardı, saçlarının arasında yakut gibi parlayan bir çift göz ve inanılmaz derecede yakışıklı bir yüzü vardı.
Bastığı yerde oluşan sesle hepimiz korkuyla kaplandım. Her adımında yankılanan sesle daha fazla gerilmiştim. İhtişamıyla adeta nefesim kesilmişti. Bu nasıl bir karizma!
Biraz kötü adam havası olan bu adam Mina'nın önünde durmuştu:
( Mina) " Abi?"
Ardından Mina'ya vurmak için elini kaldırmıştı ki ortaya çıkıp o eli tuttum:
( Larissa) " Hey sen! Dur bakalım orada!!"
( Arhon) " Sen de kimsin?"
( Larissa) " Bunun bir önemi yok! Bir kadına el kaldıramazsın!"
Elini indiren adam beni izlemey başladı. Ben ise Mina'ya döndüm:
( Larissa) " Beni öldürmek mi istedin? İşte tam karşındayım! Yapsana hadi!"
Silahımı çıkarmış anlına dayayarak devam ettim. " Bakalım ilk ölen kim olacak?!"
...
Sonraki bölümde görüşmek üzere:)
...
Katalon Veliahtı Prens Arhon Mai Katalon:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Kadın Kahraman Olursa?!!
FantasiaMelek Kaya, 28 yaşında bir şirketin mühendislik bölümünde çalışan sıradan biridir. Ancak bir gün bir kaza sonucu hayatını kaybeder. Ancak o da ne? Uyandığında başka birinin bedenindedir! Hemde sosyetenin baş belası ve veliaht prensin takıntılı aşığı...