Bölüm 23: Yi-Yine Mi Balo?!!

2.1K 184 12
                                    

İyi okumlara:)

...

Larissa Blue Norvas:

Bitkin bir şekilde eve dönmüştüm. Luna ve Mariana hiçbir şey demeden beni odama kadar takip ettiler. Sonra odama girip kapıyı kilitledim ve kapıya yaslanarak yere oturdum.

Kral Agustus ile yakınlaştık sanmıştım ama o ihtiyar beni kandırdı! Çok safsın Melek! Kadere inanmakmış! Diğer dünyadaki arkadaşların haklıymış! Sen sadece hayalperest bir aptalsın!

Off~

...

Ertesi Gün:

Sabah olsa bile yine de yataktan kalkmadım. Yorgun hissediyorum ve üşüyorum. Üstelik hiç iştahım da yok...en iyisi bu günlük tatil yapayım...

1 Hafta Sonra:

( Luna) " -şesim! Düşesim!!!"

Gözlerimi alan güneş yüzünden yorganı yüzüme kadar çektim:

( Larissa) " Luna perdeyi kapat!"

" Olmaz! Çok fazla iş birikti düşesim! Bir haftadır yataktan g*tünüzü kaldırmadınız! Artık çıkın oradan!!"

( Larissa) " Luna! Terbiyeli konuş! Ben düşesim!!"

( Luna) " Off~"

Yatağıma oturan Luna bir süre sessizce durdu sonra da direkt konuya geldi:

( Luna) " Düşesim, sorun ne bilmiyorum ama size inanıyorum. Zehirlendiniz, iftiraya uğradınız, savaşa gittiniz, hatta vuruldunuz yine de ayağa kalkmayı hep başardınız. Şimdi de başaracaksınız!"

( Larissa) " Neden? Neden kalkmak zorundayım ki Luna? Kimse bana inanmıyor! Onlar için yaptığım onca şeyden sonra...tam bir aptal gibi hissediyorum!!"

( Luna) " Biz size inanıyoruz düşesim. Ben, Mariana, komutanların ve birlikte omuz omuza savaştığın ordun size inanıyor. Yeni müttefiklerimiz Aşına kabilesi bile size inanıyorlar düşesim. Sözü açılmışken Aşına Lideri Moyen Yabgu ve yanında çevirmenlik yapan kız geldiler. Sizi soruyorlar."

Bir anda yataktan doğruldum. " NE?!! NEDEN DAHA ÖNCE SÖYLEMEDİN?!!"

Hızla yatağımdan fırlayıp banyoya koştum. Ardından dolabımdan seçtiğim elbisemi hemen üzerime geçirdim ve nefes nefese saçlarımı bağlamakla uğraştım:

( Luna) " Pfffft~"

Sakin söyleme!

( Larissa) " Luna! Beni kandırdın değil mi?!!"

( Luna) " Niahahahaha~~~"

Luna gittikçe beni korkutmaya başlıyor. Önce terbiyesiz bir şekilde konuşmaya başladı şimdi de yalan söylüyor. *Tck* Luna'ya bile güvenemiyorsam ben kime güveneceğim.

Bu sefer de Mariana içeri girdi. " Daha ne kadar tembellik etmeye devam edeceksin?"

Bakın işte bu kadına güvenebilirim. Lafını hiç esirgemeyor. Sert ve dürüst.

( Larissa) " Mariana, sen de mi? Bir salın beni artık."

Sözümün bitmesiyle Mariana kollarımdan tutup beni silkeledi:

( Mariana) " Kendine gel!! Herkese ben bir düşesim diyerek hava atıyordun. Ama şimdi makamının altında eziliyorsun. Sen bir düşessin, sana güvenen bir halkın sana muhtaç olan insanların var! Tembellik edecek zamanın da hakkın da yok! Her fırsatta payladığın Felix'ten bile daha beter durumdasın şu an, görmüyor musun?!"

Lânet olsun haklı!

( Larissa) " Ben...özür dilerim."

Bir anda bana sarılan Mariana'ya bir kez daha şaşırmıştım:

( Mariana) " Sende bir insansın. Çok yalnız hissettiğini ve her şeyden bıktığını anlıyorum. İnsanlar yorucu olabilir, dinlenmek sesnin de hakkın ama görevlerini yerine getirmelisin. Sen bizim başımızda olmalısın. Yoksa biz yolumuzu bulamayız."

Sonlara doğru sesi titriyordu. Ben ise konuşamıyordum çünkü boğazım düğümlenmişti. Hüngür hüngür ağlayarak ikimize de sarılan Luna'nın etkisiyle bende kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. Çok geçmeden Mariana'da bizimle birlikte ağladı...

...

Ağladıktan sonra kendimi yenilenmiş hissettim. Çok daha açık bir şekilde düşünebiliyordum ve duygusal açıdan da hafiflemiştim. Adeta kalbimdeki ağırlıktan kurtulmuştum.

Ama sadece rahani açıdan ağırlıktan kurtulmuştum çünkü şu anda TAM BİR HAFTALIK İŞİM BİRİKMİŞTİ!!!

...

Önümde duran belge yığını bitirdikten sonra bir toplantı yaptım:

( Vikont Lancelot) " Düşesim, altın madenini satmak konusu-"

" Satmaktan vaz geçtim Vikont Lancelot, onun yerine bir takım kurup madeni işleyeceğiz."

Sevinçle yerinden zıplayan şişman adama karşı gülümsedim. " Evet öyle."

( 1. Komutan Albert) " Surları yeniden inşa ettik düşesim ve uzunca bir süre canavar saldırısı beklemiyoruz."

( Larissa) " Aşına'larla durumlar nasıl?"

( 1. Komutan Albert) " Berşey yolunda, Moritanya Ormanlarının yanındaki göl kenarında duran büyük ovaya yerleştiler. Toprağın bereketli olduğunu ve şu sıkıntısı da çekmediklerini söylediler. Herşey için minnettarlar."

" Asıl biz minnettar olmalıyız."

( Kâhya Cohan) " Efendiiim~"

" Sorun nedir Cohan?"

Titreyen elleriyle bana bir zarf uzatmasıyla gözlerimi kocaman açtım ve korktuğum şey olmaması için içimden dua ederek mektubu elime aldım. Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra üzerindeki mühre baktım:

!!!!!!!!

Öfkeyle ayağa kalktım:

" OLAMAZ YİNE Mİ?!!"

( Herkes) " Sorun nedir düşesim?!!"

" Y-yine...bir..bir...KRALİYET DAVETİ!!!"

( Herkes) " NEE?!!"

( 1. Komutan Albert) " Bu sefer gidemezsiniz düşesim!!!"

( Vikont Lancelot) " Ne zaman oraya gitseniz başınıza bir iş geliyor!!"

Titreyen bir sesle konuşan Cohan korktuğunu çok belli ederek konuştu:

( Kâhya Cohan) " Evet ama bu bir kraliyet davetiyesi yani...yi-yine de gitmek zorundasınız düşesim."

" Ahh! Beni neden bunlarla sınıyorsun Tanrım! Bunu hak etmek için ne yaptım?!"

( 1. Komutan Albert) " Düşesim sizi korumak için bizzat baloya katılmak istiyorum! Lütfen izin verin!"

" Olmaz komutan, sana bir şey olursa orduma kumanda edecek senin kadar iyi bir komutanı nereden bulacağım?!! Hem bu sefer Dylan'ı yanımda getireceğim."

( Vikont Lancelot) " Ben de size eşlik edeceğim düşesim! Sizin kadar büyük bir unvanım olmasa da soylu olduğum için yanınızda durabilirim."

" Teşekkür ederim Vikont Lancelot. Bundan çok memnun olurum."

...

Sonraki bölümde görüşmek üzere:)

...

Kötü Kadın Kahraman Olursa?!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin