Hayır...
Olamazdı demi? Pars kaza yapmış olamazdı demi ?!
Elimden düşen telefonla birlikte kalbimin ağrısı artmıştı. Gözüm elime kaydığında elimin titrediğini farkettim.
Anneme baktım. Bana birşeyler söylüyodu. Ne diyordu? Duyamıyordum. Gözümden akan yaşla birlikte ağzımdan tek bir cümle çıktı.
"Anne. Pars?" Dedim. Ve sonrası karanlıktı.
•••
Duygularımı kontrol edemiyordum.
Bayılmış ve hastaneye gelmiştim. Parsın içinde olduğu hastaneye.
Ama onu görmeme izin vermiyolardı ve ben çıldırıyorum! Çıkmaza girmiştim. Bi ara krize girdiğim için sakinleştirici vermeye çalıştıklarında reddetmiştim. Ama bir şekilde o iğneyi yapmışlardı. Ve uyandığımda ise yinede hala göstermiyordı! NEDENN?
"NEDEN GÖREMİYORUM? NERDE O? NOLDU ONA BİRİNİZ BİR ŞEY SÖYLEYİN ARTIK NOLUR!" Diyerek yere dizlerimin üstüne çöktüm. Dayanamıyordum ve annemde benimle birlikte ağrlıyordu. Ben Pars için o ise benim için.
"Yaa yenge söyledik. Vallahi bilmiyoruz." Emre'nin sesiyle ağlamaya devam ettim.
"Yenge biraz daha sabret çıkacak ameliyattan." Nolduğunu kimse söylemiyo, sadece sakin olmamı söylüyordı.
"Anlamıyorsunuz işte." Diyerek kısılmış olan sesimle duvara yaslanıp ameliyat hanenin önünde dizlerimi kendime çekerek ağlamaya devam ettim.
"Kızım bak nolur yapma böyle. Çıkacak diyolar. Lütfen böyle yapma." Annemin sesiyle kafamı iki yana salladım.
"I-ıh kimse bir şey söylemiyo. Kimse." Sesim iyice kısılmış boğazıma ağrı girmişti.
Herkes benim başımda hem Pars hem de benim için endişeleniyodu.
"Yenge kalk hadi birşeyler ye." Selim'in sesiyle kafamı yine iki yana salladım.
"Yenge Pars seni böyle görsün ister miydin?" Gelen sesle kafamı kaldırdım. Gözyaşımı silip yine kafamı iki yana salladım.
"Hadi kalk o zaman birşeyler ye." Dediler.
"İstemiyorum. Pars ordan çıkana kadar tek bir lokma yemicem." Annemi bi yere oturtmuşlardı. Hepsi bi yanda bana ve anneme endişeyle bakıyo. Üstüne de Pars için endişeleniyolardı.
Kaç saattir oradaydı? Sahi, 6 saatten fazla olmuştu ama hala tek bir haber yoktu.
Hastanelerden nefret ederdim. Kokusunu ve aurası beni dehşete düşürüyordu. Ama Pars için gerekirse burda yıllarca kalırdım.
Umarım kalmak zorunda kalmayız.
Umarım...
Ne kadar geçti bilmiyorum. Ama sonunda bir doktor içerden çıktığında umutla ayağa kalkıp yüzüne baktım.
"Doktor bey?" Sesimle doktor eldiveni çıkarırken bana ve diğerlerine baktı.
"Yakını kim?" Diye sorduğunda ben adımımı attım.
"Nişanlısıyım." Dediğimde hepsi bana şok olmuş şekilde baktı. Sevgiliyiz deseydim bir şey söylemeyebilirdi.
"Anladım. Geçmiş olsun. Hastanın durumu şuan gayet iyi. Sadece omzundaki ve kolundaki dokular biraz fazla zarar görmüş. Üstelik omzunda derin bir yara vardı. Hepsini temizledik ve dikişleri atıldı. Bi süre hastanede kalması gerekiyo. Durumu iyiye gittikten sonra taburcu olabilir." Demesiyle ben kafa salladım ama diğerleri kafasını iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Motor Tutkunu~
ChickLitÖylesine yazılmış bir kurgu değildir! Bazı kısımları (başı sadece benden haberi bile yok 🥲) yazarın hayatındandır. Üstelik kitapta küfür ve +18 olucaktır. Rahatsız olanların bakmadan gitmesi rica (!) olunur😊