KEYİFLİ OKUMALAR...
.
.
.*2.Bölüm: Kül Olan Bedenlerin İntikam...*
Gözlerim geçmişin küflü anılarında caydırıcı bir yolculuk yaparken bakışlarım, karşımdaki adamın akıl almaz sözlerinin etkisindeydi. Amacı neydi? Neden bu kadar saçmalama ihtiyacı hissetmişti, anlayamıyordum. İntikam diye bahsettiği şeyi, ben ailesinden alacaktım. Bizzat acı çektiklerine şahit olmak için sadist bir zevkle kavrulduğumu gösteriyordum ona her hareketimle oysa, intikamımı onunla birlikte almamdan bahsediyordu...
"Senin ağzından çıkanı kulakların duyuyor mu be adam!" diye feryat ettim dayanamayarak. Gram etkilenmezken aynı kararlılıkla bakıyordu gözlerime. "Benim intikamım ortak bir düşmanımıza değil, senin ailene ve daha nicesine karşı. Ne demeye bunu birlikte yapmak istediğinden bahsediyorsun?" Gözlerimi kapatıp sakinleşmek istedim ancak elimdeki silahı daha sıkı kavrayıp doğrudan yeşil harelerine baktım. "Sen, benimle dalga mı geçiyorsun? Aklın sıra ailene duyduğum kini böyle mi yok edeceksin? İntikamımı almamı böyle mi engelleyeceksin?" Dişlerini sıkıp acı içinde baktı gözlerime.
"Bilmediğin şeyler var Devrim, bilmediğin o kadar çok şey var ki; şu an da söylediklerim sana sırf bu yüzden komik bir şaka gibi geliyor. Yaşadıklarımı ve yaşatanları bilseydin böyle konuşuyor olmazdın..." diye mırıldandı içten bir ses tonuyla. Ayrıca, bana Devrim diye seslenmesi de bütün mantıklı yanımı götürüyordu çünkü bu ismin, benim için ne kadar kıymetli olduğunu ve onun ağzından çıkışının bana iyi hissettirmediğini bilmiyordu.
"Bunları bilmiyor olmam sence de normal değil mi? Daha dün tanıştığım bir adamdan ibaretsin, senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum ancak sen, benim hakkımda oldukça fazla ve önemli bilgilere sahipsin." dedim kaşlarımı kaldırarak. Nasıl tepkiler vermem gerektiğini şaşırmıştım. Çünkü söyledikleri basit gibi görünse de, hafızamı sildirmediğim gerçeğini sır gibi saklıyordum. Bir tek annem ve Fırat'lar biliyordu bu gerçeği. Tabi bir de karşımdaki adam...
"Madem öyle..." dedim bir anda değişen tavrımla. Tuna da anlam veremeyerek kaşlarını çatıp bana baktı. "Evet, senin ailen benim ailemin ölümüne sebep olan piyonlardan biri... Abimin çektiği eziyetlerin arkasında çok daha ensesi kalın kişiler var ancak bu, abimin ve ailesinin acı çekerek ölmesine sebep olan kişilerin ailen olduğu gerçeğini değiştirmiyor." Bir adım atıp yaklaştım ona doğru. Gözlerimden yaşlar süzülüyor ve her geçen saniye öfkem biraz daha harlanıyordu. Yalnız en büyük sıkıntı, Tuna'nın da aynı keder ve acıyla gözlerimin içerisine bakıyor ve gözyaşı döküyor olmasıydı. İşte bu durum beni tam anlamıyla dumura uğratmıştı.
Bir erkeğin ağlaması büyük oranda gerçek ve içten olurdu ancak Tuna'nın bakışlarından bile samimiyeti okunabiliyordu.
"Sevdiklerimin katillerini bulma yolunda ilk harcayacağım kişiler ailen olacak. Bize yaşatılanların kat be kat fazlasını bedenlerine kazımadan pes etmeyeceğim. Onlara öyle şeyler yaşatacağım ki ruhları bile benim ızdırabımla yanacak. Ben yemin ettim ve bu yeminimi bozmaya kimsenin gücü yetmez." diyerek biraz daha yaklaştım. Her bir cümlemle adım atmış ve elimdeki silahın namlusunun karşımdaki adamın kalbinin tam üzerinde durmasına neden olmuştum.
"Şimdi sen söyle Tuna, ailene çektireceğim acılar karşısında benimle yürüyebilir misin? Ya da benim sana inanmam, güvenmem için ne kadar büyük bir nedenin olabilir? Söylesene, düşmanımın oğluyla işbirliği yapabilmem için bana ne sunabilirsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİM KIZI
General Fiction"Seni her gün dizlerimde uyutabilir, göğsümde sakinleştirip omzumda dinlendirebilirim. Çünkü bunu karşılıksız yapabilecek kadar büyük bir aşk besliyorum sana karşı. Fakat bunlardan daha büyük bir sey varsa da sevgilim, içimdeki yaralı çocuğun gözler...