KEYİFLİ OKUMALAR...
.
.
."4.Bölüm: Küf Tutmuş Gerçeklerin Yansıması..."
Ciddiyetle kurduğu cümle ve bakışlarındaki hırsla vücuduma dolan adrenalinin arsız sesini işittim. Erdem, bu yoldaki piyondan ibaretti. Bir nevi oyalama stratejisiydi, esas oyuna an itibarıyla giriş yapıyorduk. Zihnimdeki düşünce tufanının arasında dolaşan ilk tilkiyi, kuyruğundan yakalayıp dilimin ucuna getirdim.
"Her şeyden önce bulmamız gereken bir isim var..." Bilerek durduğumda Tuna, Oğuz Efe'ye baktı. "Dikkatli dinle, bu iş sende!" Demesiyle Oğuz kafasını kaldırmadan onayladı ve parmaklarını klavyede gezdirmeye başladı.
"Gönder gelsin patron." Tuna'nın bana dönmesiyle devam etmem gerektiğini anladım. "Hakim Sarı..." Masanın üzerinde duran çantamdan telefonumu çıkarttım. Galerideki bir fotoğrafı açtığımda babam ve yanında duran kır saçlı bir adamın görüntüsü vardı. Masadakilere gösterip yerimden kalkarak Oğuz'a verdim telefonu. Ardından yerime geçtiğimde, "Bu adam iki sene öncesine kadar babamın uşaklarından biriydi. Fakat yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi." diye devam ettim. Kısa bir duraklamayla devam ettim. Herkes pür dikkat beni izliyordu.
"Öyle sıradan adamı gibi değildi, pis işlerini temizleyende yaptığı her hamleden haberi olan da oydu. Kısaca babamın görünen yüzüydü." Bakışlarım düşünceli bir hâl alırken Tuna, "Ama..." diye mırıldandı. Arkasından gelecek şeyi merak ediyordu. "Ama her ne olduysa..." dedim. "Bir an da babama sırtını döndü ve onu yolunda tek başına bıraktığını açıkladı. Bunları babam, annemle konuşurken duymuştum. Nasıl bir ifade vardı yüzünde şu an bile hatırlayabiliyorum. Herkesten her şeyi beklerdi ancak Hakim denen adamdan asla diye düşünürdü."
"Aralarında geçen olay, tam da devrimden hemen önce olduğuna göre bununla bir alakası olmalı?" diye araya girdi Ebrar. Babamın gerçekleştirmiş olduğu devrimi bilmelerine şaşırmamıştım çünkü bu öyle büyük bir sarsıntıydı ki devlet bile nasibini almıştı. "Aynen öyle..." dedim gözlerim masada takılı kalırken.
"Sen de bunun sebebini öğrenmek için mi bulmak istiyorsun bu adamı, yoksa başka düşüncelerin de mi var?" diye sordu bu kez Kuzey.
"İlk sebep bu ancak elinde olduğunu düşündüğüm bir video kaydı var ki, belki de bundan daha önemli çok az şey var..." Sözlerimle herkes düşünceli bir hâl alırken, "Video da ne olduğunu biliyor musun peki?" diye sordu Asel.
"Tahminlerim var..." diye mırıldandım. "Babamın devrimden önce tek tek eski taşıyıcılarla görüştüğünü ve bunu videoya aldığını düşünüyorum. Bunu neden yaptığı hakkında bir fikrim yok ancak eğer bu kayda ulaşabilirsek nişanları da görmüş oluruz. Ne aradığımızı bile bilmiyoruz şu an." Başımı sallayıp düşünceleri dağıttım. "Ayrıca Hakim'in, bize babamın devrimi nerelerde gerçekleştirdiğini anlatmasını da istiyorum. Böylelikle bu insanların saklandıkları yerler hakkında ve hareketlerinden çıkarabileceğimiz kadarıyla ipuçları yakalayabiliriz." Cümlelerimin ardından arkama yaslandım.
"O zaman öncelikle bu işi, bu gece halletmemiz gerek." dedi Tuna. "Yarın şirketle ilgilenmemiz gerekecek, bütün gün ortalıktan kaybolamayız." Aynen öyle dercesine kafamı salladım. Yiğit Ali, bir an da aklına bir şey gelmiş gibi heyecanla elini masaya vurup, "Şirket demişken aklıma geldi. Neler yaptınız öyle be! Kafamı magazinden kaldıramaz oldum resmen!" diye bağırdı. Bütün ciddiyeti kuş olup uçmuştu resmen. Karşısında oturan Ebrar sesiyle birlikte yerinden sıçradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİM KIZI
Ficción General"Seni her gün dizlerimde uyutabilir, göğsümde sakinleştirip omzumda dinlendirebilirim. Çünkü bunu karşılıksız yapabilecek kadar büyük bir aşk besliyorum sana karşı. Fakat bunlardan daha büyük bir sey varsa da sevgilim, içimdeki yaralı çocuğun gözler...