Köprü

270 13 0
                                    

Marketten çıktığı gibi soluğu evine giden yolda alan Leyla, derin düşünceleri ile yürüyordu bu ıssız kasabanın sokaklarını. Her şeyi düşünüyordu. Aklına takılan ne varsa, kendisini huzursuz eden her bir durumu zihninden geçiriyordu. Severdi yürürken hayallere dalmayı. Hatta kimi zaman kurduğu senaryolara gülerdi bile. Bu onun için yoğun ve boğucu dünyasından kaçmak demekti saklanmak demekti. Bazenleri müzikler eşlik ederdi bu hayallerine bazen ise sokağın sesi. Arabaların egzoz sesi, köpeklerin uluma sesi, hastaneye giden ambulans sesi. Bazen de bu sesler ile yuğururdu hayallerini.

İnsan olmayı düşündü. Kendini ölçttü tarttı zihninde. Nasıl bir insandı ve nasıl bir insan olmak istiyordu? Şu an olduğu yerden memnun muydu?

Çoğu zaman eleştirirdi kendini çok acımasızdı kendine karşı. Yaptığı hataları deve yapar gün boyu onun sıkıntısını çekerdi. Hayatta, düştüğünde kimse onu kaldırıp düşmekte normaldir ve  hata yapmakta demediği için hep cezalandırmıştı kendini. Çoğu şeyi sevebilirdi belki, kendini sevmeye çabalaması bile çok uzun bir süreçti.

Düşünceleriyle başbaşa kalmaya devam ederken adımları onu evine yaklaştırıyordu. Yaklaştıkça sokaktaki ışıkta azalıyordu. Bazı lambalar bozulmaya yakındı sanırım. Bir düşüncesi aniden ona kaymıştı. Teğmene.

Sanki onu düşünmek yasaklıymış gibi hemen kafasını salladı ve nefesini bıkkınlıkla dışarı üfledi. Kendi senaryosundan komut vermeden çıkılmamalıydı. Tekrar denedi tam odaklanmışken yine gelmişti zihnine. Ulaş. İsmi Ulaş'tı. Alıkoyamadı kendini zapt edemedi ve girmişti hayal dünyasına onun siması.

Uzun boyluydu. Saçları ince telli ve bakımlı görünüyordu. Gözleri hafiften çekik, elmacık yanakları güldükçe yukarı çıkıp belli ediyordu kendini. Sırıtmasına gitti aklı. Dişlerinin düzeni ilk dikkatini çekiyordu sonra dudaklarının yanındaki çizgiler. Gözleri kısılıyor göz çizgileri de onunla gülüyor gibiydi.

Kafasını iki yana sallayıp kendine sitem etti. " Düşünecek başka insan mı kalmadı sık sık zihnime gelip duruyorsun." diye hayıflandı huysuzca. Aslında kendisiyle problemi yoktu sadece onu sinir etmesine dayanamıyordu. Belki kendisine itiraf etmesede hoşuna gidiyordu onunla uğraşması. " Bazı şakaları komik sadece." diye söylendi sonra marketteki söyledikleri aklına gelince güldü belli belirsiz.

Karanlık sokağa girince biraz daha hızlandırdı adımlarını. Sevmiyordu karanlıkta durmayı. Kulaklarını ıslık sesi doldurdu birden. Arkasında biri vardı ve ıslık çalıyordu. İlk, tüyleri ürpersede ıslık sesinin onu takip etmesinden kalbinin ritmi değişmişti. Arkasına bakmak istiyordu sonra bunun saçma bir kuruntu olduğunu düşündü.

İçinde kendisini tedirgin eden ses aksini söylesede biraz daha hızlandı onu umursamayarak. On dakika vardı evine varmaya belki koşsa daha hızlı varırdı ama ya arkadaki de koşarsa. Sonra aklına Ulaş geldi. En son o kalmıştı markette belki yine onu sinir etmek için peşine takılmıştı olamaz mıydı? Daha fazla dayanamadı ve kendisini takip edene doğru dönüp " Yine mi se-" cümlesini tamamlayamadan dudaklarının üstünü bir el kaplamıştı aniden. Elin büyüklüğü yanaklarına kadar taşmıştı. Sigara kokan bu el ile gözleri kocaman açıldı. Anın şokuyla kaskatı kesilince nefes almayı da unutmuştu.

Arka sokaktan gelen korna sesiyle bilinci yerine oturmuştu adeta. Elleri adamın ellerini indirmeye gidince adam onu gücüyle iterek duvara bastırdı. Kalbi yerinden çıkacak gibi oldu dizleri titreyerek onu taşıyamayaz hale geldi. Sımsıkı yumduğu gözlerini ağır ağır açtı. Karşısında kar maskeli biri vardı.

Gözleri maskenin her bir ayrıtısında geziyordu onu tanımaya çabalar gibi. Adam bir elini koluna değdirince tüyleri sanki yerlerinden çıkacak gibi diken diken oldu. Beyni bunları idrak edemiyordu.

Yıldızlı Gecenin Karanlığı (Askeri Kurgu) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin