Maybe..

393 27 18
                                    

Minific tarzı bir kitap olacak bu yüzden pekte bir şey beklemeyin

İyi okumalarr 💜

0////////0

Hyunjin'den (13.30)

"Aşkım, ne zaman geleceksin? Ona göre evden çıkacağım."

Kulağımdaki telefonla konuşurken, bir yandan da yüzüme güneş kremini sürüyordum. Bu gün sevgilim ile 1. yılımızı kutlayacaktık, her ne kadar o çok istemesede.

"Uh, yarım saat içerisinde kapıya çıkarsaan iyi olur bebeğim."
Bıkkın bir ses tonuyla konuşmasına karşın derin bir nefes alıp 'tamam' diyip telefonu kapattım.

Bana karşı olan davranışlarının günden güne değişmesi, içimde kötü bir yara izi bırakıyordu. Ona olduğunca sevgimi belli etmeye çalışmama rağmen mutlu olmuyor gibi bir hali vardı. Güven vermiyordu artık bana eskisi kadar. Onu zorla tutuyormuşum gibi davranıyor, ona bundan bahsedince de 'her zamanki gibi abartıyorsun Jin' diyip kesiyordu beni.

Düşüncelerimden sıyrılıp alt kata inmek için ayağa kalktım. Son kez aynadan kıyafetlerimi kontrol edip kapıya ilerlememle kapının çalması bir oldu. Hızla kapıya ilerleyip açınca Felix'i görmüştüm.

"Ooo, Felix bey, siz yanıma uğrarmıydınız yaa~"  gülerek konuşmama karşın oda gülmüş ve konuşmuştu.

"Bunu diyende dün 'yanımda kal' diye yalvarıyordu ama neyse. Şey diyecektim, geçen bilekliğin benim odamda kalmış. Onu getirdim. Bir de,"
Elini cebine atıp ufak bir paket çıkardı.

"Bunu görünce aklıma lise zamanlarımız geldi. İkimiz içinde aldım." Elindeki paketi bana uzattı.

Hala lise anılarımızı hatırlaması eşsiz bir şeydi. Cidden, iyi ki onunla arkadaş olmuştum.

"Yaa~ teşekkürler Lixie~ çok merak ettim, hadi bakalım ne çıkacak acabaa." Çok heyecanlanmıştım şimdi.

Küçük sarı paketi açıp, içindeki şeyleri elime döktüm. Elime gelen şey ile gözlerim doldu.

"Lix, hala hatırlıyorsun.. çok teşekkür ederim." Hızla boynuna sarıldım onun. Bu tüy kolyeler, lisede beraber yazdığımız kitabın bir parçasıydı. Hatta en önemli parçası.

"Tabiki de hatırlıyorum Jinnie, biz o kitap için neler neler yapmıştık. İnternetten aradığımız şehir isimlerini bile hatırlıyorum gelincik." Oda bana sıkıca sarıldığında, kendimi gerçekten güvende hissettim.

Güvende hissettiğim nadir yerlerden biriydi Lix'in sıcak göğsü. Ailem dışındaki ikinci evim gibiydi o. Belkide şimdi bilemiyordum ama o benim tek evim olacak gibiydi.

"Tamam bu kadar duygusallık yeter. Hadi, dön arkanı. Kolyeyi takayım." Benden yavaşça ayrılmasıyla gerçek dünyaya dönmüştüm.

Gülümseyerek arkamı döndüm ve kolyelerden birini ona uzattım. Kolyeyi dikkatlice açıp arkamdan daha da yaklaştı bana. İstemsizce kalbim hızlanmıştı. Kolyeyi boynuma koyduktan sonra, uzun saçlarımı yana kaydırdı ve kolyeyi taktı. Ah, acaba nasıl durdu! Çok merak etmiştim nasıl olduğunu ama bekleyecektim. Önce Felix'in kolyesini takmalıydım. Sonra birlikte bakardık ne de olsa.

"Olduu~, hadi şimdi sen arkanı dön, sıra bendee~" onun yanında neden böyle konuştuğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama yine de onunda hoşuna gittiği belliydi. Bu yüzden, aynen böyle devam!

Gülerek arkasını döndü ve biraz eğildi. Tanrım! Bu çocuk neden bu kadar güzel kokuyor? Bir an bayılacağımı sandım. Kokusunda o kadar mest olmuştum ki, bana seslendiğinde anca kendime gelmiştim.

"Takacak mısın artık? Ah, yoksa kokuma aşık mı oldun minik? Biliyorum, aşık olunmayacak biri değilim." Bu bilmiş tavrı her ne kadar gıcığımada gitse, komikti. Gülmemi engelleyememiştim. Parmak uçlarımda biraz yükselip kolyeyi takarken ona cevap verdim.

"Tabi tabii, sana aşık olmamak elde değil be. Ee ne zaman evleniyoruz? İstersen şimdi bile olur, ha kocacım ne dersinn?" Bu söylediklerime karşın gülmüş ve bana dönüp üzerime eğilmişti.

"Olur tabi karıcım, sen ne dersen o~" bu söylediğinden sonra ikimizde artık kendimizi tutamayıp bi kahkaha patlatmıştık. Her ne kadar ciddi gibi dursa da, benim yanımdayken çok yavşak biriydi. En sonunda gülmeyi ilk durduran ben olmuştum.

"Ayh, uzun zaman olmuş böyle gülmeyeli. Neyse ya, tekrar teşekkür ederim Lixie. Ben şimdi gidiyorum, sevgilimle buluşacam. Seninle eve dönünce daha detaylı konuşalım bunları." Yanağına hızlı bir öpücük bırakıp hızlıca aşağıya indim. "Kaçtım benn~ geç olmadan gelirim. Size de görüşürüz aşk kuşları~"

İçerideki ikiliye de seslendiren sonra, kapıyı açıp çıktım. Kapıyı kapatacağım sırada Felix'in seslenmesiyle gelmesini bekledim.

"Bilekliğini almadın manyak çocuk. Beni de iyice kendine benzettim ha." Bilekliğimi uzattığında konuşmasıyla güldüm. Genelde hep ben 'manyak, ruh hastası, psikopat' gibi cümleler kullanırdım. Eh, benimle yaşadıkları için bunları duymaya alışmışlardı.
Bilekliği koluma geçirince teşekkür ettim ve son kez sarıldım ona. Benden ayrılmadan önce yanağımı öpmüş, tekrar konuşmuştu.

"Eğer bir şey olursa direkt beni arıyorsun. Hemen gelirim yanına. Olabildiğince dikkatli ol ve eğer geç gelecek olursan da haber ver, gecenin bir saati eve tek başına gelmen tehlikeli unutma. İyi eğlenceler gelincik." Demiş ve geri çekilmişti.

"Tamam anne, gelirken almamı istediğin bir şey varmı? Söyle dönüşte getireyim." Onunla dalga geçmek cidden çok güzel bir histi. Bazen, hatta çoğu zaman böyle korumacıydı işte. O yüzden de 'anne' derdim ona ara sıra.

"Sus be küçük velet. Sen bana emanetsin, bizde emanete ihanet yoktur ulan!" Diyerek kendini iyice role kaptırmasıyla gülmüş, son kez veda edip ayrılmıştım yanından.

Tabi nerden bilebirdim ki sevgilimin bütün konuşmalarımızı dinleyip, bizi izlediğini..

¯⁠\⁠_⁠ʘ⁠‿⁠ʘ⁠_⁠/⁠¯

Bakalım bakalım burada kimler varmışş?

Aaa, ben varmışım neuyse hayırlısıyla ilk bölümü bitirdik

Sırf bu foto yüzünden kriz geçirdim abi evde kudurdum ilk gördüğümde

Annemin delimisin bakışları Altında ezildim ama no problemmm

Bu kitap pek fazla soft olmayacak şimdilik taslaklarda durqcak

Sonraki bölümde (eğer atarsam) görüşürüzzz💜💙

WHAT İS LOVE? | Hyunlix / semelix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin