Black Rose

145 18 0
                                    

Slm canlarim naber? Ben biraz
kötüyüm aga ya

Bizim resim hocasi dedi 18 Mart için resmi sen yap müftüluklere(?) Gönderecez falan ödüllü modüllü bişi bu yüzden çok gerginim ya olmazsa diye ve HEMEN YARİN GETİR DEDİ? pardonda daha 1 saat önce söyledin be cadaloz! (Bugün ayın 12'si)

Neyse ne işte sinirimi atmak için bölüm atcam

İyi okumalarr 💜💜🌼

0//////////0

Hyunjin'den

"Hayır benim suçum günahım ne onu da bilmiyorum ki! Ben sizi basacak kadar şanssız mıyım abi? Felix de yok zaten. Hem, Felix nereye gitti? Akşam benim yanımdaydı." Kahvaltımızı yaparken bir yandan da konuşuyorduk. Tabi ben daha gördüklerinin şokunu atlatamadığım için konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyordu. İşte bu yüzden de bana 'Drama Queen' diyorlar, Hah!

"Sende ne konuştun, bı dur amına koyayım, yemek ye konuşacağına." Minho hyung onları bastığım için hala sinirliydi bana. Banane kardeşim, ben mi dedim onlara mutfak fantezisi yapın diye! Peçete yemekten de son anda kurtuldum, Hanji sağ olsun.

"Aşkım, tamam gitme çocuğun üstüne ya. Bu arada, Jeongin aradı Felix'i. Onun izin süresi bitmişti ya bu gün, Jeongin'de orada diğer modellerle uğraşırken kafayı yemiş, 'gel beni kurtar bu yılanlardan!' diyip kapatmış telefonu yüzüne. O yüzden erken çıktı Felix." Hanji'nin konuşmasıyla kavramıştım şimdi. Önce Felix, sonra da ben sırayla izin almıştık şirketten iki haftalığına.

Ne yani, şimdi Felix oradayken fotoğrafları diğer fotoğrafçılar mi çekecek? Şimdiye onu üstsüz de görmüşlerd- ne diyorum ben ya! Görürlerse görsünler banane. Ama o benim Felix'im.. o Jeongin'in saçlarını tek tek yolucam!

"Ee, ama Felix'in fotoğrafçısı benim. Çekimleri başkaları mı yapacak? Felix izin vermez ki. Vermez değil mi Hanji? Vermesin izin ya! Off, ne olurdu gitmeden beni de çağırsaydı?" Evet, iflah olmaz bir kıskancım, kabul ediyorum.

"Bu gün çekim yapmayacaklarmış, sadece sıradaki çekimler için bi görüşme yapacak ve kıyafetlere bakacaklardı. Bir de birkaç evrak işi falan mı ne varmış, onu halledeceklermiş. Felix çıkmadan söylemişti bana. Hem, ne bu kıskançlıklar falan? N'oluyoruz bülent?" Hanji yine derdime derman olacak derken yapmıştı yapacağını. Yeter abi ima yapma yeter!

"Minho hyung sen buna çok Aşk-ı Memnu izletmişsin, dikkat et bak psikolojisi falan bozulur mazallah, hiç çekilmez olur bu sefer." Konuyu değiştirmekte üstüme yok, alkışa gerek yok dostlarım!

"Ne alaka şimdi dizi izlemesiyle psikolojisinin bozulmasının?" Dedikleriyle kıkırdadım ve konuşmaya devam ettim. Ah zavallı saf hyungum.

"Çok da alaka yani. Bi kere izlediği diziler Türk dizisi, bu başlıca en büyük nedeni bir kere!" Hızlıca konuştuktan sonra masadan kalkmadan son bir lokma attım ağzıma. Bundan da yırttım!

Yüzüme 'bu mal ne diyor?' der gibi bakıyordu Minho hyung. Aman, o ne anlasın bunlardan. Bu haline gülüp göz devirdim ve mutfaktan çıkmadan son kez konuştum.

"Ben atölyedeyim, bir şey olursa seslenirsiniz. Mümkünse de rahatsız etmeyin beni. Eline sağlık Hanji~" Daha sonra da koşarak atölyeme ilerledim, hızlıca açtığım kapıyı aynı hızla geri kapattım ve sırtımı kapıya yasladım. Az önce gülen yüzüm, tekrar eski hüzünlü halini aldı. Şimdi iç sesimle baş başaydım. Bir saatliğine de olsa uzak kaldığım bütün şeyler teker teker beynimi işgal etmeye başlıyordu.

Gerçekler ortada kendini daha fazla kandırma.

Bir gün bunun olacağını biliyordun.

İbne olduğunu düşünüyordur şimdi, ne de olsa senden önceki tüm sevgilileri kızdı.

Aptal bir aşıksın sadece, daha fazlası değil.

Kim bir ayda tanıştığı kişiye sonsuz güven duyabilir ki? Tabiki de senin gibi aptallar!

Derin bir nefes alıp şövalenin üzerinde duran yarısı tamamlanmamış tabloyu kaldırıp boş bir tanesini yerleştirdim. Boyalarım zaten şövalenin etrafında diziliydi, sadece kapakları kapalıydı. Tabureme oturup elime en kalın uçlu fırçamı aldım. Siyah boyayı açıp birazını paletime döktüm. Sanırım bugün ki eserim, sadece karanlığı yani bilinmezliği temsil edecekti. Ve resmine başlamadan önce aklımda olan tek şey şuydu;

Beni aldattı...

^⁠_⁠_⁠_⁠_⁠_⁠_⁠_⁠_⁠_⁠^

Saatler geçmiş, gün batımı atölyemin penceresinden sızmya ve güzel bir atmosfer oluşturmaya başlamıştı. Önünde durduğum tuval, içimdekileri yansıtıyordu. Konuşamadıklarımı, boşver diyip boş veremediklerimi, kaçtığım hatalarımı ve en çokta aldatılmış olupta aşkı unuttuğumu yüzüme bir tokat gibi çarpıyordu eserim.

Simsiyah bir tuval; üzerinde dans eden beyaz, kırmızı ve yeşil renkleriyle ruhu harekete geçiriyor. Yeşil dikenli sap yukarıya doğru kıvrımlıca ilerlerken, kırmızı sıvı tam tersine aşağıya doğru damlıyordu. Beyaz hatlar, siyah tuvalin üzerinde ince çizgilerle siyah gül'ü ortaya çıkarıyordu. Kırmızı lekeler ise beyaz hatların iç kısımlarında oluşturduğu yaprakların üzerinde duruyor, bazıları ise yaprağın kenarında asılı duruyordu. Düşmeyi bekleyen kan damlaları..

Sessizliğimde o kadar boğulmuştum ki, arkadan belime sarılan kollar ile yerimden sıçramıştım resmen. Burnuma gelen parfüm kokusu ile onun Felix olduğunu anladım. Ağır kokuları sevmediğim için ona aldığım hafif kokulu parfümü kullanırdı hep. Daha ben arkamı dönmeden konuştu.

"Bir sincap bana kahvaltıdan beri birşey yemediğini söyledi, doğru mudur?"

Belki birazcık doğru olabilirdi ama onun bunu bilmesine gerek yok, değil mi?

Arkamı döndüğümde belimdeki ellerini gevşetti ve biraz geri çekildi. Bu yakınlıktan dolayı kalbim fazla hızlıydı, nedenini anlaymıyorum. O yakınlarımda iken kendimi gereksiz kasmaya başlamıştım şu son zamanlarda. Şimdilik bunları düşünmeyi kenara atıyorum, vermem gereken bir cevap var.

"Felix-shii~ her tarafım boyalı, üzerine bulaşır. Biraz bekle banyo yapayım önce. Hep boya kokuyorum." Aferin lan sana, yine konuyu çevirdin!

"Senin güzel kokunun yanında boya kokusunu hissetmedim ben ama rahat hissedeceksen banyo yap Jinnie. Sonra da mutfağa gel, yemek yedireceğim sana. Hayır deme şansın yok, o yüzden hızlıca git banyoya hadi~"
Hızlıca yanağıma bir öpücük bırakıp ayrıldı benden ve çıktı atölyeden.

O çıktıktan sonra olduğum yere çivilenmiştim resmen. Kalbim çok hızlı atıyor, kan yanaklarıma toplanıyordu. Neden her o geldiğinde içimde hep bir şeyler oluyor? Kendime engel olamıyordum. İki haftadır zaten tuhaf hissediyordum onun yanında. Güvenli alanım olduğu için olabilir mi? Emin değilim.

Daha fazla orada beklemeden çıktım ve hızlı adımlarla üst kattaki banyoya attım kendimi. Sıcak bir duş her şeyi unuttururdu umarım;

Çünkü unutmak istediğim çok şey vardı.

¯⁠\⁠_⁠ʘ⁠‿⁠ʘ⁠_⁠/⁠¯

That's all guys, Thanks for reading!

Ayh bu sabah bir aglamışım uff görseniz bu kız hiç mi agalmadi dersiniz (evet aglamadim .d)

Bakalim bakalim diger bolumde neler olucakk ʕ⁠っ⁠•⁠ᴥ⁠•⁠ʔ⁠っ

Gorusuruz umutsuz aşıklarrr💜🌼💜


WHAT İS LOVE? | Hyunlix / semelix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin