Selam canim, ben amcanim!
JsjsjhshsbejisiejenksieiejBu gün yenibolum aticam cunku bu gün 11 Mart, doğum günüm (dogmasaydim da olurdu ama neyse)
Hadi bölüme geçelimmm🌼
İyi okumalarr 💜🌼💜
0/////////0
Hyunjin'den
Gözlerimi açtığımda karşımda duran beyaz bina ile şaşırdım. Bu binayı en son gördüğum zamanki ile aynıydı, hiç bir şey değişmemişdi. Üç katlı bina, ön tarafındaki her kat balkonunda bulunan mavi camları ile çok asil duruyor, ihtişamını gözler önüne seriyordu. Her zamanki gibi giriş kapısının önünde duran iki yuvarlak sütunun orada iki kişi konuşuyor. Yüzleri çok silik ama yine de çok tanıdık duruyorlardı.
Etrafımda dönüp başka insanlar varmı diye kontrol etmek istedim, ama her zaman trafik olan yolun bile boş olması beni tedirgin etmişti. Yavaş adımlar ile yeşil bahçeden binaya doğru ilerledim. Kapının orada konuşan kişilere yaklaştım, yaklaştım ama hala yüzleri net değildi. Bu bir sorun değildi, şimdilik. Turuncu sweat giyenin omzuna dokundum ama tepki yoktu.
"Şey..merhaba? Beni duyabiliyor musunuz?"
Tepki yok. Kendi aralarında konuşmaya devam ediyorlardı ve istemeden kulak misafiri oluyorum.
"Sarışın çok hata yaptı, biliyorsun. Akıllanacak mı dersin?" Mavi üstlü konuştu. Sarışın da kim?
"En yakınındakinin farkına varamıyor ise gerçekten kör olmalı. Çocuk ona aşık ama o hep yanlış kişiyi seçti. Tabii, son olanlardan sonra hala seçermi bilemem. Seçer ise cidden aptaldır. Umarım diğeri bu şansı iyi değerlendirir." Turunculu da son kez konuştu sonra ikisi de bir anda toza dönüşmeye başladı. Korkuyla bir-iki adım geriye gittim.
Onlar tamamen toz olurken, külleri(?) Havada değişik desenler oluşturuyordu. Yutkundum ve yavaş adımlarla cam kapıya ilerledim ve itmeden önce içeriye bir göz gezdirdim. Herşey normal gibi duruyordu. İçeriye girdiğimde yine tedirgin adımlarla da olsa ilerledim merdivenlere doğru.
Üst kattan sesler geliyor gibiydi. Hızlıca çıktım merdivenleri. Bulunan sınıflardan 19 numaralı olandan sesler geliyordu. Kapıyı hızlıca açtığımda içerideki birkaç kişi kafasını benden tarafa çevirmişti. Sağ taraftaki hoca ise 'içeri gir' der gibi bakıyordu. Hissettiğim baskı ile hızlıca kapıyı kapattım ve en arka sıraya geçip oturdum. Yaklaşık bi beş dakika kadar oturdum orada ve sınıfın içini inceledim. Genel olarak normal bir sınıf gibiydi, tek fark ise duvarda bulunan yağlı boya tablosuydu. İlgimi çekmesine rağmen kendimi önüme dönmek zorunda hissederek tahtaya baktım. Hoca ders anlatıyor gibiydi ama hiç bir ses duymuyordum. Sadece alt kattan gelen sesler vardı.
Daha demin resepsiyon bile yoktu, şimdi ses gelmesi ne kadar normaldi? Kimsenin benimle ilgilenmediğini fark edince ayağa kalktım ve koşarak sınıftan çıktım. Aşağıya giden merdivenlerden giderken sesleri daha net duyabiliyordum.
"Minik bebeğim hediyelere bayılır. En çok da manevi değeri olan şeyleri sever. Bu çiçekler, onun favorisi olan vanilya çiçekleri, kendisi gibi çok güzel kokuyor. Sadeliğiyle özel benim güzelim. Birazdan burada olur, bunları çok beğenecek. Sizce teklifimi kabul edecek mi?"
Şimdi daha çok meraklanmıştım çünkü gelen ses çok derin ve tanıdıktı. Merdivenlerin oraya gittiğimde kolumdan çekildim bu yüzden güçlü bir çığlık attım. Arkamı döndüğümde gördüğüm kişi ile gözlerim kocaman açıldı. Sınıftaki öğretmenin kıyafetleri içinde Minho hyung'u gördüm. Ve duyduğum son şey ise onun sesi oldu..
"Henüz öğrenmek için çok erken. Dikkatli ol, dikkatli bakarsan daha net kavrayacaksın olanları."
....
"Hyunie, uyan artık sabah oldu."
Yanı başımdan gelen ses ile irkilerek dikleştim yatakta. Hala daha rüyanın etkisi geçmiş değildi. Yanıma oturan Hanji ile ondan tarafa döndüm. Bu rüyayı unutmak istemiyordum o yüzden bir süre konuşmadan hatırlamaya çalıştım detaylarını rüyanın. Uzun süre düşünmüş olmalıyım ki, Hanji'yi omzuma dokunduğunda duymuştum.
"Hyunjin, dünden beri çok sessizsin. Konuşmak ister misin? Seni her daim dinleyeceğimi biliyorsun." O benim hiçbir zaman sahip olmadığım küçük erkek kardeşimdi. Her ne kadar Felix'e her şeyimi anlatsam da, bazen çekinip anlatamıyordum. Burada ise Hanji devreye giriyordu. Her zaman yanımda oluyor, beni desteklemekten geri kalmıyordu. Ona çokça minnettarım.
Yanıma oturan bedene gülmüş, sıkıca sarılmıştım. Sarılmak, bizim aramızda duygu aktarımı yapmaktı.
"Hep yanımda olduğun için teşekkür ederim Hanji. Seni çok seviyorum."
Oda bana sıkıca sarıldı ve konuştu."Hyunjin, biz bir söz verdik değil mi? Hep birbirimizi kollayacağız, bizi düşman etmeye çalışanlara inanmayacağız ve ne olursa olsun her konuyu birbirimize açacağız. Bu hayatta tabii ki kırılacağız, zor zamanlar yaşayacağız. Önemli olan, bunları beraber aşmak değil mi? Bunu bana sen öğrettin. Bu yüzden, elbette yanında olacağım, seni dinleyeceğim. Bende seni çok seviyorum Hyunie."
Bu sözleri beni çok duygulandırmıştı. İşte gerçek dostluğu, gerçek kardeşliği bana hissettiren kişi oydu. Biraz daha böyle kalırsak ağlayacaktım. Geri çekildim ve gülümseyerek baktım karşımdaki sincaba.
"Hadi kalk, yemekler soğuyacak ve bu olursa da yemek değil peçete yiyeceksin." Dedi ayağa kalkarken. Minho hyung ona da istediği zaman peçete kullanmasını söylüyordu. Bıktım bu adamdan ya!
"Niye hep ben acıların çocuğu oluyorum? Sen Minho hyung ile sevgili olduğundan beri onun gibi ötekileştiriyorsun beni! Hani nerede adalet ya!" Evet, her zamanki ben geri dönmüştü. Eh, lakabımızı hak etmemiz gerekiyor değil mi?
"Tamaam, eski sende geri döndüğüne göre sofraya gidelim hadi. Önce bı banyoya git elini yüzünü yıka, çapaklı seni." Gülerek odadan çıktı. Bende yataktan kalkarak odamın tam karşısında olan banyoya gittim.
İşlerimi halledip banyodan çıktım ve aşağıya indim. O sırada dank etti, Felix sabahtan beri yoktu. Nerede olabilir ki? Çok düşünmedim, belki mutfaktadır diye. Ama içimden nedense evde değilmiş gibi geçiyordu.
Mutfağa girdiğimde görmek istediğim görüntü kesinlikle bu değildi. Jisung, tezgah ve Minho hyung arasında duruyor, Minho hyung'un bir eli onun tişörtünün içinde diğeri kalçasında iken onun elleri boynunda ve saçlarının arasında geziyorken öpüşüyorlardı.
Tanrım, bunu görecek kadar ne günah işlemiş olabilirdim ki!
¯\_ʘ‿ʘ_/¯
Selamm ben geldim yine 😅
Kendi gördüğüm rüyayı biraz değiştirerek yazdım çünkü benimki dahq çok korku filmi gibiydi bjfyfydtcyhj yine de güzeldi 😝Ya bu kitapta texting de yapıcam ama ben hiç ondan yapamiyorum zaten komiklik deseniz o hiç yok ama bir şekilde halledeceğim bakalım
Umarım severek okuyorsunuzdur çünkü ben çok severek yazıyorum bunu (diğer kitabimdan da çok)
Bolumler geç gelebilir ama yine de 😅Hatam varsa kusura bakmayın telefonum baya baya eski ve klavyenin olduğu kısım kiriklarla dolu A harfini yazicam diye can çekişiyorum valla
İyi Ramazanlar dilerim hepinize Allah oruclarinizi kabul etsin
Gorusuruzz 💜🌼💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHAT İS LOVE? | Hyunlix / semelix
FanfictionAşk neydi? aşk karşındaki kişiye olan sonsuz güvendi. Ama o, yanındakine güvenemiyordu ki. Aşka olan inancını yitiriyordu. Ama kendini yanında mutlu hissettiği, güvendiği kişiden bihaberdi. ^_________^ Semelix/ukehyun 💜 Other ships Minsun...