Selam canlarrr 💜
Ehem sinavlar baslamadan bolum kaydedecem taslaklarda
Sınav haftasi biraz zorlanabilirim de hehe
sayısal seçen kafami seveyimNeyse bölüme geçebilirsinizzz 💜🌼💜
0/////////0
Hyunjin'den
(İki hafta sonra)
Karşımda oturan arkadaşım biraz gergin duruyordu. Geçen gün bana müsait olup olmadığımı, önemli bir konudan bahsetmesi gerektiğini, mesajlarla yazamayacağını söyleyip beni şirketin yakınlarında Belle Féé Cafe'ye çağırmıştı. Şu anda ise elleriyle oynuyor, söyleyceği şeyleri düşünüyor gibiydi.
Benim tanıdığım Kim Seungmin bu değildi. O hep cıvıl cıvıl, neşeli, çocuk ruhlu bir o kadar da sakin biriydi. Hiç böyle gergin görmemiştim onu. Dışarıya çıkmak için ailesinden nasıl izin aldı onu bile bilmiyordum. Çünkü ailesi onu asla tek başına dışarıya çıkmasına izin vermez, ya abisi ile ya da korumalarıyla çıkarırlardı.
Bunun sebebi, onun küçükken iki kere kaçırılmasıydı. Bir kez evlerinin yakınındaki parkta, ilk okula giderken kaçırılmıştı. Diğeri ise lisede arkadaşlarıyla lunaparka gittiklerinde olmuştu. Ailesi, Kim S.M. Holding'in sahipleriydi ve çok ama çok zenginlerdi. Seungmin'i fidye için kacırmışlardı küçükken. Kendisi de korkuyor zaten yalnız olmaktan. Kaçırıldığında işkence de etmişlerdi o küçücük çocuğa..
Onunla üniversitenin ilk yılında tanışmış, kısa sürede yakın arkadaşlar, daha sonra ise kardeş olmuştuk. Birbirimizin hep yanında olmuştuk, hep de olacağız. Aslında, bu gün konuşacağı şeyleri az çok tahmin edebiliyorum. Konu abisiydi, Kim Seungkwan.
Yanımız gelen garsona hafifçe gülümseyip başımla teşekkür etmiştim. Önümde favori içeceğim olan Ice Americano ve tiramisu dilimi vardı. Seung ise limonata ve cheesecake almıştı. Derin bir nefes aldım ve ondan önce konuştum.
"Min, sorun yok kendini zorlama. Tahmin edebiliyorum konuyu ama..."
Sonunda benimle göz teması kurduğunda yerimde dikleştim ve konuşmasını bekledim. Gözlerini sıkıca kapatıp tekrar açtı ve en sonunda konuştu.
"Özür dilerim Hyun, senden bunu saklamayı asla i-istemedim. Bende sonradan öğrendim, söylemeyi denedim a-ama abim öğrendiğimi fark edince, telefonumu aldı, annemlere yalan söyleyip bir daha dışarı çıkmamamı sağlayacağını söyleyerek tehdit etti. B-bir daha dışarı çıkamamak çok korkunç olurdu. Ö-zür dilerim gerçekten sana bunu söylemeliydim."
O kadar hızlı konuşuyordu ki, en sonunda nefesi tükenmişti. Elleriyle yüzünü kapattı, hıçkırıkları artıyordu. Gergindi ve üzgündü, hal böyle olunca da hıçkırık tutardı onu. Ellerimi yüzüne götürdüm ve ellerini yüzünden çektim. Kıpkırmızı olmuştu yüzü kendini sıkmaktan.
"Seungmin, senin suçun değildi hiç bir şey. Ama tam olarak neyi söylemen gerekiyor? Hala dediklerinden bir şey anlayamadım. Sorun ne?"
Derin nefesler alırken limonatasından uzattım ona. Biraz yudumladıktan sonra bardağını masaya bıraktı. O sırada telefonum çaldı, Felix arıyordu.
"Alo, efendim Lix?"
"Jinnie nerdesin? Bizim işimiz erken bitti. Hâlâ Seung'la dışarıdaysanız gelelim diyecektim."
"Ah, evet. Şirketin arkasındaki Belle Féé Cafe'deyiz."
"Tamam bebeğim, geliyoruz Jeongin'le bay bay."
"Bekliyoruz, görüşürüz."
Telefonu kapatıp masaya bıraktım ve Seungmin'e döndüm. Kimin aradığını anlamıştı zaten. Ama yine de Jeongin de geleceği için ona söylemeye karar verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHAT İS LOVE? | Hyunlix / semelix
FanfictionAşk neydi? aşk karşındaki kişiye olan sonsuz güvendi. Ama o, yanındakine güvenemiyordu ki. Aşka olan inancını yitiriyordu. Ama kendini yanında mutlu hissettiği, güvendiği kişiden bihaberdi. ^_________^ Semelix/ukehyun 💜 Other ships Minsun...