Jungkook, Tae'nin isteğini reddetmek için ağzını açtmıştı ki Tae'nin bakışlarını gördüğünde yalnızca kafasını salladı. Boncuk boncuk terlemiş alnına saçları yapışmıştı ama Tae bunun pek farkında değil gibiydi.
Jungkook Tae'ye yaklaştı ve hafifçe üzerine eğildi. Elini onun alnına doğru uzattı ve yapışan saçlarını geriye taradı. Tae ise gözlerini kapatmış bir şekilde bekliyordu. Jungkook'un saçlarını geriye attığını hissettiğinde bir süre daha gözlerini kapalı tuttu. Kalbinin durduğuna bahse girebilirdi.
Jungkook geri çekildiğinde konuşmaya başladı. "Hazır çorba vardır umarım?" Tae gözlerini aralayıp ona baktı ve konuşmak yerine başparmağını yukarı kaldırarak olumlu yanıt verdi. Boğazı yanıyordu.
Jungkook onun yanıtı üzerine derin bir nefes alarak mutfağa yöneldi. İlk önce ocağın üzerine baktı, ama hiçbir şey yoktu. Ardından yavaşça dolaba yöneldi. Küçük bir tencerede duran çorbayı çıkardı ve ocağın üzerine yerleştirdi. Çorbayı ısıtmak için ocağın altını yaktı.
***
"Taehyung, çorbayı getirdim." Tae, Jungkook'un sesini duyduğunda yavaşça kanepede doğruldu ve oturur pozisyona geldi. Battaniyeyi bacaklarına indirerek beklemeye başladı.
Jungkook kanepenin köşesine yavaşça oturdu, tepsiyi sehpanın üzerine bıraktı ve çorba tabağını eline aldı. Bu yaptığına her ne kadar inanamasa da kaşığı çorbaya daldırdı, ardından yavaşça dudağına yaklaştırdı ve üfledi. Bu sırada Tae onu izliyordu. Jungkook kaşığı ona uzattığında Tae hızla çorbayı içmeye başladı.
"Teşekkür ederim Bay Jeon, sizi de yorduğum için özür dilerim..." Tae utana sıkıla konuşurken çorbasını çoktan bitirmişti. Jungkook ise hâlâ aynı yerde oturuyor ve Tae'yi dinliyordu. "Yormadın, sorun değil. Daha iyi misin?"
Tae kafasını olumlu anlamda salladığında Jungkook ona doğru yeltendi ve battaniyeyi onun üzerine daha sıkı örttü. Tae şaşkın gözlerle ona bakıyordu, Jungkook ise ona bakmamak için direniyor gibiydi. İkisinin arasında garip bir sessizlik oluştuğunda Jungkook konuşmaya başladı. "İyice dinlenmeye çalış. Kendini tamamen iyi hissedene kadar burada kalacağım. Tamam mı?"
"Mhm." Tae hiçbir şey söylemeden sadece mırıldandı, ardından kafasını yastığa koyarak uyumaya çalıştı. Jungkook buradaydı, güvende hissediyordu ve bu sayede rahat rahat dinlenebilirdi. Gözlerini sıkıca kapatıp battaniyenin altında mayışmaya başlarken Jungkook'un kanepeden kalktığını fark etti.
***
Yaklaşık 2 saat olmuştu, Tae hâlâ uyuyordu. Jungkook ise gözlerini onun üstünden ayırmadan başında bekliyordu. Uyurken ne kadar masum göründüğünü düşündü, pürüzsüz cildi led ışıkların altında parlıyordu. Jungkook onun yüzüne dokunma arzusu ile yanıp tutuşuyordu ama bunu yapamazdı, yapmazdı. İçindeki ses onu daha yakından tanımak istediğini söylüyordu ama Jungkook bunu yapacak kadar cesur değildi. Tae'nin erkeklerden hoşlanma ihtimali var mıydı ki? Onu korkutmak istemiyordu. Derin bir nefes aldı ve koltuktan kalkarak kanepede uyuyan Tae'ye yaklaştı. Elini ilk olarak uyandırmak için ona doğru uzattı ama vazgeçerek geri çekti. Bunun yerine sessizce konuştu. "Taehyung, ilaç getireceğim."
Tae gözlerini hafifçe araladığında Jungkook'un başında dikildiğini gördü. Yüzünü buruşturarak kafasını hafifçe hareket ettirdi ve halsiz bir şekilde konuşmaya başladı.
"Mutfakta, tezgahın altındaki küçük çekmecede." Jungkook hızlı adımlarla ilaçları almak için mutfağa girdi, aradığı ilacı bulduğunda hızla bir bardak su ile tekrar salona döndü. Yavaşça Tae'nin eline bırakırken bardağı onun ağzına yaklaştırdı ve suyu içirdi. Ardından elini alnına yaslayarak ateşine baktı. Dişlerinin arasından belli belirsiz mırıldandı. "Düşmüş."Tae tekrar geriye yaslanırken Jungkook koltuğa oturmak için hareket etti. Ama tam bu sırada Tae, Jungkook'un elini tutarak onu durdurdu. Fısıldadı. "Yanımda durmanızı istiyorum, Bay Jeon. Lütfen..."
Jungkook'un gözleri şaşkınlıkla açılırken bakışları onun elini tutan Tae'nin ellerine kaydı. Parmak uçları güçsüzce onunkilere tutunmuşken elinin sıcaklığı Jungkook'un soğuk ellerini ısıtıyordu. Jungkook elini geri çekti ve kanepenin köşesine oturdu. Konuştuğunda Tae'nin yüzüne bakmıyordu. "Bana bir kez daha "Bay Jeon" dersen dün söylediğim şeyi harfi harfine yaparım."
Tae baygın gözlerle onun yan profiline bakarken yorganı çenesinin üzerine kadar çekti. Yanakları ısınıyordu. Her zamankinden daha fazla. Kısık bir sesle konuşmaya başladığında Jungkook gözlerini ona çevirdi. "Ne dememi istiyorsunuz ki?"
"İsmimle seslenmeyi deneyebilirsin, sana kızacağımı falan düşünüyorsan yanılıyorsun." Jungkook onun gözlerine bakarken ağır ağır cevap verdi. Onun yüzüne baktıkça içinde garip bir duygu yeşeriyordu. Anlam veremediği bu duygu ile boğuşurken Tae'nin sesi kulaklarına ulaştı. "Peki o zaman, Jungkook."
***
KISA OLDU BİLİYORUM😔😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lil bro
FanfictionGüney Kore'nin en ünlü mafyalarından birinin kardeşi olan Eunhwi arkadaşını görmek için evden gizlice kaçar ve onun evine gider.