III.

2K 197 83
                                    

Tae kafasını kaldırdı ve gözlerini karşısındaki adamdan kaçırarak Eunhwi'ye yöneltti. Bir şey yapmayacak mıydı? her şey gayet sakin ve normaldi. Tae, Jeon'un en azından yanında birkaç adamı ile geleceğini düşünmüştü. Çünkü mesajında gayet sert bir dil kullanmıştı. Sonuçta o bir mafyaydı, silahı falan olması gerekmiyor muydu?

Tae hayal dünyasında her şeyi biraz büyüttüğünü anladığında boğazını hafifçe temizledi ve sessizliği bozarak konuşmaya başladı. "Şey, en başından beri Eunhwi'ye zarar verme gibi bir niyetim yoktu. Birkaç gün önce rastgele tanışıp parkta beraber oynamıştık. Bugün de görünce yanına gittim ve eve davet ettim... bu kadar büyük bir şeye sebebiyet vereceğini düşünmemiştim, üzgünüm..."

Jeon, onun açıklamasını dinlerken bakışları hâlâ üzerindeydi. Tae'nin gözlerini kaçırdığını fark etmişti. Keskin bakışları ve çatık kaşları ile ona bakmaya devam ederken birkaç adım atarak ona yaklaştı, yavaşça eğildi ve Eunhwi'yi kucağına alarak tekrar geri çekildi.

Eunhwi abisinin boynuna kollarını dolayıp uyku moduna geçerken kafasını omzuna yasladı. Jeon, bir elini onun sırtına koydu ve yavaşça sırtını okşadı. Gözleri tekrar direkt olarak onunkilere bakıyordu. "Parkta beraber oynadılar demek. çocuk mu lan bu?" diye düşündü Jeon.

Tae yutkundu ve bakışlarını ona çevirdi, neden cevap vermiyordu? Tae tırnaklarını gergince avucuna geçirirken garip bir sessizlik vardı. Sonunda Jeon konuşmaya başladığında Tae pür dikkat kesilmişti.

"Gördüğün her çocukla oynayıp evine mi çağırıyorsun? çocuk musun sen? bu kadar aptal olabileceğini düşünmemiştim doğrusu."

Tae'nin gözleri şaşkınlıkla açılırken tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki Jeon onun konuşmasına fırsat bile vermeden arkasını dönerek evden çıktı.

Tae olduğu yerde donup kalmıştı. Bir süre öylece bekledikten sonra yavaş adımlarla kapıya yürüdü ve kapıyı kapattı. Her ihtimale karşı kilitlemeyi de unutmadı.

Az önce yaşananlar gerçek miydi? Mafyanın teki evine gelmiş, onu çocuk gibi azarlayıp gitmişti. Tae durumun absürtlüğüne gülmeye başlarken sakin adımlarla salona yürüdü. İlk önce televizyonu kapattı ve ardından kendini yatak odasına attı.

Hâlâ az önce yaşanan olayı düşünüyordu. Bir mafya ile konuşmanın bu kadar kolay ve abes olacağını hiç düşünmemişti. En azından sertçe ona bağırmasını, hatta pataklamasını falan beklemişti. Yine de sorunsuz bir şekilde atlatmasına sevinerek dolabına yöneldi ve üzerini değişmeye başladı.

———————————————————————————

Jeon, kucağına aldığı Eunhwi ile birlikte arabasına doğru yürüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Jeon, kucağına aldığı Eunhwi ile birlikte arabasına doğru yürüyordu. Eunhwi kucağında hafifçe hareketlenip konuşmaya başladığında dikkatini ona yöneltti.

"Abi, arkadaşımı sevdin mi? çok iyi birisi, değil miii? eğer sen de onunla arkadaş olursan sana da çikolata verebilir hem! Onu görmeye tekrar gideliimm..." Eunhwi neşeyle konuşurken abisinin boynuna sıkıca sarılıyordu.

Jeon gülümseyerek konuşmaya başladığında ses tonu oldukça yumuşaktı. Kimseye göstermediği bir yanıydı.Gardını düşürdüğü tek kişi kardeşiydi. "O abi ile bir daha görüşmeyeceksin, Eunhwi. Tamam mı? onu tanımıyorum ve konuşmanı kesinlikle istemiyorum."

Eunhwi'nin yüzü aniden düşerken abisine üzgün gözlerle bakmaya başladı. Ardından ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Ama o çok iyi biri! Onu tekrar görmek istiyorum, lütfen..."

Jeon biraz daha ciddileşerek eskisine göre daha sert bir sesle konuştu. Bu sırada arabaya yaklaşmışlardı. "Görmeyeceksin dedim ve bitti. Uzatmanı istemiyorum." Arabanın arka kapısını açtı ve ilk önce Eunhwi'yi yerleştirdi. Daha sonra kendisi de yanına oturdu.

Şoför arabayı sürmeye başlarken Eunhwi abisine yapışmış, onu ikna etmeye çalışıyordu. Jeon ise ısrarla onu görmeyeceğini söyleyerek onu durdurmaya çalışıyordu. "Başka arkadaşın yok mu senin abicim? Kendini çocuk sanan herifin tekiyle arkadaş olmana izin veremem." Ardından telefonunu çıkararak Eunhwi'ye uzattı, bununla dikkatinin dağılmasını umdu. "Eve gidene kadar oyalan, gittiğimizde de uyuyacaksın zaten."

Eunhwi telefonu alıp kendince oynamaya başladığında Jeon bakışlarını camdan dışarıya çevirdi. Kollarını birleştirdi ve koltuğuna daha çok yerleşti. Kafasını koltuğun başlığına yasladı ve gözlerini kapatarak yorgunluğunu dindirmeye çalıştı. Ama aklına Tae denilen o herif geldiğinde gözlerini açarak tekrar dışarıya çevirdi. "Delinin teki olmalı. Kim küçük bir çocuğu arkadaşı diye evine götürür ki? bu tür adamların var olduğuna inanamıyorum..."

Bir süre sonra şoför durduğunda Jeon inmesi için Eunhwi'ye seslenecekti ki uyuduğunu gördü. Dudakları şefkatle yukarı kıvrılırken onu yavaşça kucağına aldı ve uyandırmamaya dikkat ederek arabadan indi. Bahçeye girer girmez korumalar etrafını sarmıştı.

"Efendim, iyi misiniz? kaçıran kişi kimmiş? işini hallettiniz mi?" Korumalar art arda sorular sorarken Jeon sert bir sesle konuştu ve eve doğru yürümeye devam etti.

"Endişelenecek bir şey yok, çocuğun teki ile oynuyordu. Bu defalık bir şey demiyorum ama eğer bir daha böyle bir şey yaşanırsa gözünüzün yaşına bakmam."

***

Jeon eve girdiğinde direkt Eunhwi'nin odasına çıktı, dikkatli ve sessiz bir şekilde kapıyı açtı ve odaya girdi. Yatağına yaklaştığında küçük kardeşini yavaşça yatağa bıraktı, üzerini örttü ve alnını öperek odadan çıktı.

Sonunda rahat bir nefes alabilmişti. Hızla odasına girdi ve günün yorgunluğunu atlatmak için duş almaya karar verdi. Banyoya girdiğinde aynanın karşısında durdu, ellerini lavabonun kenarına yaslayarak aynaya doğru hafifçe eğildi. "Bar keyfimin bir aptal yüzünden yarım kalması beni çıldırtıyor. Elimde olsaydı o suratına yumruğu geçirirdim..." Diye düşündü.

***

Su bedenine temas ettikçe kasları gevşiyordu. Gözlerini kapatmış, akan sıcak suyun altında günün yorgunluğunu üzerinden atıyordu. Yeterli bir süre beklediğine kanaat getirdikten sonra suyu kapattı ve hızla duştan çıktı.

Dolabından siyah bir tişört ve bol bir eşofman çıkarırken beline sarılı olan havlu yavaşça ıslanıyordu. Jeon, havluyu yavaşça sıyırdı ve kıyafetlerini hızlıca üzerine geçirdi. Saçını durulamakla uğraşamayacak kadar yorgundu. Bu yüzden onu kendi haline bırakırken mutfağa doğru yöneldi.

Mutfağa girdiğinde ilk iş loş ışık ile aydınlanan tezgaha yaklaştı, bir bardak su doldururken nefesi ağırlaşmıştı. Bardak dolduğunda ağır yudumlarla suyu içti. Ardından tekrar odasına yürümeye başladı.

Odasına girdiğinde yavaşça çalışma masasına kuruldu. Bilgisayarını açtı, mesaj uygulamasına girdi ve o adamın numarasını silmek için mouse'u hareket ettirdi. Fakat "Numarayı sil" tuşu ekranda belirdiğinde köşedeki küçük "X" işaretine basarak iptal etti. "Neyse, daha sonra bir işime yarar belki..." diye düşündü ve derin bir nefes alarak sandalyesinden kalktı.

Kalan son gücüyle ağırlığını yatağa bıraktığında gözlerini kapattı. Bir süre öylece bekledikten sonra yavaşça uykuya daldı.

***

2. bir fic daha yazıyorum, ona da göz atabilirsiniz.😔

lil broHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin