1.4

161 10 6
                                    

Arkama bakmadan koşuyordum, bakmama gerek yoktu çünkü emindim beni takip ettiğinden. Sizi neyin kovaladığını bildiğinizde kesinlikle çok hızlı koşuyordunuz.

Ara sokaklardan birine daldım. Kolumdaki sargılara gözüm kaydı. Yüzümde de birkaç morluk olduğundan emindim. Hepsi onun suçuydu. Keşke hiç var olmasaydı. Küçüklüğümden beri onun varlığı yüzünden, baskısı yüzünden kendimi bulamadım. Ama bu kadarı yeterliydi. Bundan sonra kendim olacaktım, baba dediğim herifin ölçülerinden kurtulmanın bir yolunu bulacaktım. Arkamdan bağırıyordu. Ama benden hızlı olamazdı.

"GERİ DÖN DEDİM SANA RYOKO! DERSLERE DEVAM EDECEĞİZ VE İLERİDE BAŞARILI OLDUĞUNDA BENİM GİBİ BİR BABAYA SAHİP OLDUĞUN İÇİN TANRIYA ŞÜKREDECEKSİN!"

"SENİN GİBİ BİR BABAM OLDUĞU İÇİN HAYATIMDAN NEFRET EDİYORUM!" öfkeyle bağırdım koşarken. Sokağın bitiminde geniş bir bulvar vardı. Babama izimi kaybettirmeyi başarabilirdim bu kalabalığın arasında. Aralardan sıyrılarak kaçmaya çalışırken arkama baktım. Babam peşimde değildi artık. Sanırım rahattım. Önümü dönmüştüm ki o anki hızımla birine çarptım. Gözlerimiz buluştuğunda biri kahverengi diğeri mavi olan gözlerine baktım çocuğun. Mavi gözünün etrafında kırmızı bir yara izi vardı. Saçları da gözleri gibi farklı renkti. Tam yürüyüp gidecektim ki sargılı kolumu tuttu ve sargılarıma baktı. Gözleri tekrar gözlerime değerken konuştu.

"İyi misin? Bir şeyden mi kaçıyorsun?" korkarak ona baktım. Yaşadıklarımı tanımadığım birine anlatacak değildim ya. O anda babamın bağırışlarını duydum.

"RYOKO! HEMEN BURAYA GEL!" gözlerim dehşetle açılmıştı. Peşimden geliyordu hala. Çarptığım çocuk bunu anlamış olacak ki kolumdan çekerek benimle beraber koşmaya başladı. Nereye koştuğumuzu bilmiyordum, babamdan uzak herhangi bir yer güvenliydi benim için. Bir arabaya yaklaştığımızı fark ettiğimde bu arabanın o çocuğun arabası olduğunu anladım. Arabaya bindik ve çalıştırdı. Babamı dikiz aynasından görebiliyordum. Neyse ki o beni buradan görmemişti. Olduğumuz bulvardan uzaklaşırken ona baktım. Sanırım artık bir şeyler söylemem gerekiyordu.

"Teşekkür ederim."

"Sorun değil. Başın dertteyse tabi ki yardım edeceğim. Tekrar sormak istemiyorum ama, o sargılar ve yüzündeki morluklar.. o adam mı yaptı?"

"O adam benim babam. Babam olduğu için de utanıyorum. Evet babam yaptı hepsini. Kafayı bozmuş güçle, beni de kendisine benzetmeye çalışıyor." çocuk hafifçe güldüğünde bunun komik olduğu için değil sinirlendiği için olduğu her halinden belliydi.

"Benim babalık da öyle." ben de güldüm. 

"Ne çektiğimi biliyorsundur o zaman. Nereye gidiyoruz bu arada?"

"Hastaneye. En azından sargılarını değiştirsinler."

"Oh, tamam. Sağ ol."

"Rica ederim. Ne yapmayı planlıyorsun, geri mi döneceksin eve?"

"Bakarım bi çaresine. Her zaman baktım." her zaman bakmıştım gerçekten de.

"Yardım edebilirim istersen. Babam işlerinden eve uğramıyor, kardeşlerim de burada değiller bir süre. Bir şey ayarlayamazsan ayarlayana kadar gelebilirsin."

"Ayak bağı olmak istemem, teşekkür ederim yine de."

"Ayak bağı olmazsın emin ol. Gerçekten sorun olmaz."

"Teşekkür ederim, zorunda kalırsam eğer değerlendiririm." dedim sakince. Tamam yakışıklısın anladık da tanımadığım insanın evine neden gideyim?

Hastaneye varana kadar uzun bir yolumuz vardı sanırım. Ve sessiz kalmak istemiyordum. Acaba tanışsak mı diye düşünürken sanırım o benden önce düşündü.

MHA Characters x Reader (oneshots)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin