Gözlerimi açtığımda saat 07:17'ydi. Hemen Shoto'yu uyandırdım. Hazırlanıp kahvaltı yaptık. Sonra evden çıktık. Midoriya'yı da alıp yürümeye başladık. Derslerin başlamasına daha vardı bu yüzden yakındaki parka gidip banklara oturduk. Sohbet ederken zaman çok hızlı geçti. Okula yetişmek için koşmak zorunda kaldık. Benim telekinezi yeteneğimle bizi uçurup okula doğru götürdüm ve 15 dakikalık yol 5 dakika oldu. Neyse ki derse yetişmiştik ama burnum kanıyordu. Kafama gelen bir peçeteyle etrafıma baktım. Midoriya gülüyordu.
"Lan manyak herif kafama peçete mi fırlattın!"
Midoriya gülmeye devam ediyordu. Ben de gülmeye başladım. Sonra yerlerimizde oturduk. Burnum hala kanamaya devam ediyordu, durmaması garipti. Öğretmen daha gelmemişti. Tam bunu düşünürken içeriye- dur lan bir dakika OHA ERASER HEAD LAN! OHA EBESİNE MİYAVLADIĞIM! VAY ANASINI SAYIN SEYİRCİLER!
"Günaydın. Adım Eraser Head ama siz bana Aizawa sensei de diyebilirsiniz. Şimdi beni rahatsız etmediğiniz sürece istediğinizi yapın."
Bu neydi lan şimdi? Olm kafayı mı yedin kalk ders anlat lan! Bu sırada kanla kaplanan peçeteyi atıp yenisini burnuma tuttum. Aizawa sensei beni fark etmiş olacak ki lavaboya gitmeme izin verdi. Koşarak lavaboya gittim. Burnumdaki kanların akmasına izin verdim. Bir süre sonra durmuştu ama bu kadar fazla kanaması normal değildi. Tam o sırada sirenler çalmaya başladı. Neden çaldığını bilmiyordum. Takmayıp burnumu silmeye devam ettim. Ama birden yanımda bir portal açıldı ve içinden- lan!
"Aa bakın kimler gelmiş. Naber oç? "
Shigaraki gözlerini devirdi ve bana baktı.
"Küfür etmesen daha çok 'çekilebilir' olabilirsin aslında. Ablan nasıl?"
Bu kelimeler karşısında deliye dönmüştüm. Ona saldırmaya başladım. Eskisinden daha güçlü olduğu belliydi. Dişlerimi sıktım. Saldırmaya devam ediyordum. Duran burnum tekrar kanamaya başladı ama pek de umurumda değildi, sadece saldırmaya devam ediyordum. Bir kaç saniye sonra onu yere düşürmüştüm. Üstüne çıktım ve zıpladım.
"SEN HANGİ YÜZLE BURAYA GELİYORSUN LAN!"
Shigaraki bana baktı ve güldü. Çok sinir bozucu bir gülüşü vardı.
"Bilmem belki de seni öldürmeye gelmişimdir."
"Rüyanda bile göremezsin. Şimdi düştün elime."
Kafasına tekmeyi geçirirken o kadar keyifliydim ki anlatamam. Bir süre sonra Shoto ve İzuku yanıma geldi.
"Hey Ryoko- LAN NE OLDU BURADA?!"
Midoriya bağırmıştı. Shoto ise Shigaraki'ye kilitlenmişti. Gözlerini ayırmadan konuştu.
"Ryoko, git."
"Hayır sizi onunla baş başa-"
"Ryoko git dedim!"
İlk defa Shoto'nun bağırdığını duyuyordum. Dışarı çıktım ve sınıfa geri döndüm. Aizawa sensei'ye haber verdim. O da tuvalete koşarken ben sırama çökmüştüm. Birden kafamda keskin bir acı hissettim ve başımı kaldırdım.
"NE YAPIYORSUN LAN EBESİNE MİYAVLADIĞIM?!"
Sarı saçlı bir çocuk bana bakıyordu.
"Ah, şey... Kusura bakma acıdıysa, şu manyak arkadaş onu bana atacaktı da ben çekilince sana geldi. Bu arada, ebesine miyavladığım mı? Ne güzel küfür be!"
Güldüm.
"Teşekkür ederim. Patenti bende."
O da gülmüştü. Adı Denki olan çocuğun arkadaşları da yanıma geldi.
"Bu Mina, bu Momo, bu Jirou ve bu da Kirishima. Genelde biz beşimiz takılırız."
Onlara bakarak tanıştığıma memnun oldum dedim. O sırada Shoto ve Midoriya yanıma gelmişti.
"Bunlar da Shoto ve Midoriya. Biz de çocukluğumuzdan beri arkadaşız."
Midoriya gülümseyerek selam verdi. Shoto da başını eğdi. Denki gülümsedi.
"Tanıştığıma memnun oldum. Umarım iyi arkadaş oluruz."
"Umarım."
Bu sırada Bakugou arkasını döndü ve bağırdı.
"Bİ KESİN SESİNİZİ BE BEYNİM UYUŞTU!"
Hemen dönüp cevap verdim.
"OLMAYAN BİR ŞEY NASIL UYUŞSUN LAN KİRPİ!"
Bakugou birden ayağa fırladı. Ben de ayağa kalktım ve birbirimize doğru yürümeye başladık. Shoto ve Midoriya araya girecekken özgünlüğümle onları kenarda tuttum. Bakugou'yla karşı karşıya gelince gözlerinin kırmızı olduğunu gördüm. Birden saldırdı. Her hareketine karşılık olarak blok alıyordum ama atak yapmıyordum. Bu çocuğun bilmediği bir şey vardı, benim yakın dövüşüm çok iyiydi! Bakugou yorulmaya başladığında konuştum.
"Hey, yorulduysan kısa kesmeye çalışırım kirpi çocuk."
Bunu duyan Bakugou daha çok öfkelendi ve sağ eliyle bir yumruk atmaya çalıştı. Ama yumruğunu yakaladım ve omzumun üstünden geçirip onu yere çarptım. Ağzından bir inleme sesi çıktı. Gülümsedim ve ellerimi cebine sokup arkadaşlarımın yanına yürüdüm. Ağzı açık bakıyorlardı. Son dersin zili çalmış, Bakugou ayağa kalkmıştı.
"Merak etme Kamei, tekrar görüşeceğiz.."
"Arayı çok açmayalım, özlerim yoksa!"
Gözlerini devirip sınıftan çıktı. Sinirine bakılırsa attığı adımlardan alevler çıkıyordu. Amaan banane. YER Mİ ULAN ANADOLU ÇOCUĞU? YEMEZ TABİ."Hey, artık eve dönsek iyi olur." Dedi Shoto.
"Katılıyorum, hadi gidelim."
Çantalarımızı alıp sınıftan çıktık. Eve doğru yürüdük, önce Midoriya'yı bıraktık ve sonra Shoto beni bıraktı ve böylece bugün de sona ermiş, miydi acaba.
Gece yatmaya hazırlanırken evde yalnız olduğum için bağırarak şarkı söylüyordum. Birden şarkı değişti. Ve hüzünlü bir şarkı başladı. Benim de birden ruh halim değişti. Ve yatağıma uzandım.
Cigarattes After S3x - Apocalypse dinleyin bence çok iyi müzik ^^
Aklıma birden Shoto geldi. Ve nedense tüm taşlar yerine o zaman oturdu. Gözlerim kocaman açıktı ve ağlıyordum. Ben bu zamana kadar bunu nasıl farkedememiştim... Demek ki zehirlenme hissi o yüzdenmiş.
Yaklaşık 1 saat boyunca söylesem mi söylemesem mi diye düşündüm.Ama en iyisi söylemekti. Böylece içim içimi yemezdi. Ve eğer Shoto da beni sevmiyorsa, ben de duygularımı yok ederdim. Evet, böyle yapacaktım. Shotoya bize gelmesi için mesaj attım. Birkaç dakika sonra kapının zili çalmıştı.
"Hoşgeldin Shoto."
"Selam minik, bir sıkıntı mı var?"
Başımı öne eğdim.
"Sıkıntı mı değil mi ona sen karar ver. Benimle gelir misin?"
"Peki."
Shoto ikiletmeden benimle odama gelmişti.
"Umarım sıkıntı yoktur Ryoko. Anlat bakalım ne oldu?"
"Shoto, direkt konuya gireceğim. Ben-"
"Bekle minik, önce benim sana bir şey söylemem lazım."
"Peki, ilk sen söyle."
"Sana aşığım."
Bunu duymakla donakalmam bir oldu.
"S-sen ciddi misin?"
"Evet. Yani, beni sevmiyorsun diye düşünüyorum ama bilmen iyi olur bence-"
Hiç düşünmeden tutup dudaklarımızı birleştirdim. Shotonun yanakları kızarmıştı. Ben de çok utanıyordum. Ayrıldığımızda birbirimize baktık.
"Sevgilim olur musun yarı-buzlu?"
"Evet minik, olurum."
HIA SONUNDA BİTTİİİİİİ BİRAZ UZUN OLDU HATTA NE BİRAZ MI ÇOK UZUN OLDU NEYSE ÖNEMLİ DEĞİL TADINI ÇIKARIN!
![](https://img.wattpad.com/cover/268595979-288-k179165.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MHA Characters x Reader (oneshots)
Hayran Kurguher bölümde mha karakterlerinden herhangi biriyle vakit geçireceksiniz ^^