"Doktor Kaya mısın? Kimsin? O kadar sene seni aradım neden ortada yoktun? Bana bir cevap ver!"
Söylediğim cümleler bunlardı. Her bir cümle de merdivenlere daha çok yaklaşıyordum. Elimi havaya kaldırıyor sesimi yükseltiyordum. Kendime hakim olmam lazımdı. Söylediğim cümleler bitmişti. Doktor diye hitap ettiğim Kaya, kollarını açmış merdivenlerden aşağı iniyordu.
"Ne çok sorun birikmiş. Hepsini cevaplayacağım tamam. Ama önce karnın acıkmıştır diye tahmin ediyordum. Mutfağa gidelim."
Sol eliyle sağ tarafı gösterdi. Kız önden gitti biz ise arkadan ilerledik.
Kokusunu tam kestiremedeğim garip bir yemek kokusu salata ve ayran vardı masanın üzerinde.Yemeklere baktığımı gördüğünde Doktor Kaya:
"Tanıdık geldi mi?"
diye sordu elini omzuma koyarak. Başım ağrımaya başladı ağrısını tüm vücudumda hissediyordum."+Çek şu elini canımı yakıyorsun!
-Bu kadar çabuk mu başladı bu? Vaktimiz sınırlı, otur konuşmamız gerekiyor.
+Neyden bahsediyo-?"
Sözümü bitirmeme izin vermedi, masaya oturdu ve koyduğu yemekten çatalla yemeye başladı.
Yemek kokusu, yemek kokusu, yemek kokusu.. Kabak Graten.
Bir dakika ben bu yemeğin adını nerden biliyorum?"+Bu anılar nerden geldi birden?
-Ne anısından bahsediyorsun?
+Yemeğin adına kadar biliyorum ve kafamda bana ait olmayan anılar geziyor. Bana ne yapıyorsunuz, bu iki oldu."
Doktor elinde ki çatalı bırakıp yüzünde ki garip bir ifade ile anlatmaya başladı.
"-Bu normal değil. Bu yaşında hiç normal değil.
+Ne normal değil? Düzgünce anlat şunu!
- Büyük ihtimalle defterimde yazdıklarımı okumuşsundur. Doğum detayına girmeyeceğim, bir an önce olayları anlatıp kafanda ki soruları cevaplamam gerekiyor.
15 Mart 2000 yılında sen doğdun. Annenin odasından çıktım, kapının ilerisinde baban bekliyordu. Bana gel işaret yaptı ve yanına gittim.
"Bana herşeyi baştan anlatıyorsun, çocuğun doğacağı saati nasıl biliyorsun" dedim, o ise "benimle gel" dedi. Onu takip ettim. Dışarıya çıktık, banklara oturduk ve anlatmaya başladı."Biliyorum kafan çok karışık. Anlatmama izin ver ve sorularını sona sakla. Öncelikle benim adım Yaser, Yaser Özyaman. Eşimin adı ise Eslem Özyaman. Yıl 1989 günlerden 15 Mart. Eşim ile evli değilken ve eşim 15 yaşındayken babasının "Benim güzel kızım, Eslem'im bize ileride ki bakkaldan iki ekmek alıp gelir misin?" demesiyle başlıyor tüm olaylar. Eslem evden çıkıyor ve pekte uzak olmayan bakkala doğru ilerliyor. Önüne onun da yüzünü hatırlamadığı bir genç çıkıyor. Eslem'in anlattığına göre o zaman için kendisinden büyük ve eli yüzü düzgün bir çocuk. Herneyse. Eslem gitmeye çalışıyor fakat çocuk izin vermiyor. Çocuk konuşmaya başlıyor. "6 sene sonra Yaser adında bir adam ile evleneceksin. Çok mutlu olucaksın. Bu adamdan bir çocuğun olucak ve adını babası koyacak." konuşması bitiyor ve çocuk uzaklaşmaya başlıyor. Eslem çocuğu soru yağmuruna tutuyor.
"Sen ne anlatıyorsun be çocuk? Yurtdışı hayalimin olduğunu nerden biliyorsun? Neden gidemeyecek mişim? Görüceksin gideceğim ve istediğim hayatı elde edeceğim.
- Hiç bir yere gidemiyorsun. Bu senin bilmediğin zamandan beridir kararlaştırılan birşey. Dediğimi istesen de istemesende uymak zorundasın. Bu olaydan kimseye bahsetme. Ta ki sana aynı haber verilene dek."
Aralarında bu konuşmalar geçiyor, Eslem yere bakan yüzünü yukarı kaldırdığında çocuk oradan gitmiş oluyor. Ekmek almaya gidiyor, eve geliyor günler geçiyor asla bu olaydan kimseye bahsetmiyor. Yıl 1990 günlerden 15 Mart. Annemden dışarıda arkadaşlarım ile gezmek için izin aldım. Okulun bahçesine gidecek ve top oynayacaktık. Eşim ile konuşan çocuk olduğundan şüphelendiğimiz bir çocuk geliyordu aşağıdan. Ayakkabımı giydim ve hadi gidelim dememe varmadan evimin önünde bekleyen arkadaşlarım ortadan kaybolmuştu. Aynı kişi olduğundan şüphelendiğimiz o çocuk ise bana geldi yüzüme baktı ve konuşmaya başladı.
"-Yaser bu diyeceklerimi iyi dinle. Pek bir hayalin yok. Tek hayalin kendi namusunu koruyup eşine ve çocuğuna iyi davranan, parmak ile gösterilen bir baba figürü olmak. Bence de en doğrusu bu. Bundan 5 yıl sonra bir kız ile tanışacaksın. Kızın adı Eslem. O kız ile evleneceksin ve bir tane de çocuğunuz olacak. Doğumhane de bir doktor size yardım edecek. Eşin ile doktora gidip bu dediklerimi söyleyeceksin
"Bu çocuk 11.05 geçe doğacak. Eşimin doktoru sen olacaksın."
Çocuğunuzun ismini Kayra koyacaksın. Bunu annesi değil sen yapacaksın. Bu ismi koymanın sebebi o doktorun sana yardım etmesi."
Eşim kadar soru yağmuruna tutmadım. Yüzünü inceledim tek bir sakalı dahi olmayan ve bebek gibi bir cilde sahipti.
"+Dediklerinden pek bir şey anlamadım. Ama dediklerin doğruysa pekte birşey yapmama gerek yok. Umarım yalan söylemiyorsundur.
-Bu dediklerimi anlaman bile çok güzel bir şey. Kendine dikkat et Yaser ve asla hedefinden şaşma. Hayatında mutlu ol ve bu söylediklerimden kimseye bahsetme."
Başımı yerden kaldırdığımda benimle konuşan çocuk kaybolmuş ve arkadaşlarım aşağıdan bağırıyordu.
"Hadisene oğlum seni bekliyoruz.Ağaç olduk be Yaser.
Bir ayakkabını giyemedin mi lan!"
Dediklerini yaptım o gün ne arkadaşlarıma ne de bir başkasına olanlardan bahsetmiştim."
Bunlar babanın bana anlattığı şeyler. Annen ile tanışmalarını hatırlıyor musun, anlattılar mı sana?
+Hayır.
-Anlatma mı ister misin?
+Dinliyorum
Ama önce bir bardak su içmem lazım"
Ayağa kalktı bardağa suyu doldurdu ve içti. Yanımda oturan kıza baktığımda gözlerini benden ayırmıyordu.
Doktor yerine oturdu bir çatal daha yemeğinden yedi ve gözleriyle bana baktı.
"-Anlatıyorum o zaman.
+Dinliyorum o zaman."
Devam edecek..
Hikayeyi ve olay örgüsünü yorumlamayı unutmayın. Beğendiyseniz favorileyebilirsiniz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANDA KAYBOLAN BİR GENÇ
Fiksi RemajaBen Kayra. Bu kitabı kendini zaman kavramının içinde kaybedenlere hediye ediyorum. Umarım bir gün "Hayatımın en güzel zamanıydı" dediğiniz günler gelir. Benim hayatımın en güzel zamanı sizi bulmaktı..