13.BÖLÜM

8 4 13
                                    

Çılgın fikirlerin pençesinde eğlence uğruna debelenen kopuk kişiliklerdik. Evet, tam anlamıyla açıklaması bu olurdu, marjinal, kopuk ya da uyumsuz. Duman Kırık tam da soyadına yakışırcasına kırıktı. Büyülü bir anın içene hapsolan sorunlular gibi ellerimizde benzin bidonuyla Seyit Vural'a ait büyük bir işletmenin önünde duruyorduk. Akşam serinliği bize eşlik eden nazik bir el gibi tenlerimizi okşarken içimde özgürleşmeyi bekleyen psikopatı salmak üzereydim.

"Müzik açmamız gerekiyor mu?" Bakışlarımı binadan çekmeden cümlemi kurarken Duman'ın iç çektiğini duydum. Bıkkın ya da sıkıntıda değildi, daha çok düşünür gibi bir tavrı vardı. O kadar doğal duruyordu ki sanki her gün elinde benzin bidonuyla mekânları dolaşıp ateşe veriyordu. Kafama çöreklenen şüphe gözlerimi kısmamı sağlarken ya gerçekten öyleyse, diye düşündüm. Tehlikeli, güçlü ve oyuncu bir kadındı öyle değil mi? Pek tabii bir yerleri kundaklamış, bunu hobi haline getirmiş olabilirdi.

"Klasik mi yoksa rock mı olsun?" Eğlenen ses tonunu duyduğumda kafamı sol tarafa çevirip dimdik duran bedenini inceledim. Çabuk toparlanmıştı ve söylemeliyim ki bu haliyle Albayın kız versiyonuna benziyordu. Tıpkı küçük, sevimli bir askerdi. Sırıttım, babama benzetmem bile yeterince iticiyken nedense eğlenmiştim.

"Belki de rap." Dudaklarımı büzüp binaya baktım. Tek katlı, geniş bir binaydı. Dış cephesi beyaz renge boyanmıştı ve pencereleri normalden daha küçüktü. Üretim yeri olduğu her halinden belli oluyordu.

"Ceza dinlemeyeli uzun zaman oldu." Diye söylendim. Kafama kapüşonumu geçirirken Duman'a dönüp taktığı siyah kepi önüne çekiştirdim. Hoşuna gitmeyen bir edayla homurdanıp kepi düzeltti. "İyi bir tercih." Dediğinde hareketlenip içeri doğru ilerledim. Duman'ın varlığını arkamda hissedebiliyordum. Ben binanın soluna dönerken o sağ tarafa dönmüştü. Her tarafa, bolca, masraftan kaçınmadan benzin dökerek girişe kadar sürdürdükten sonra bekledim. Duman da yol çizerek yanıma yetişmişti. Elindeki bidonu fırlatarak bana doğru döndüğünde elindeki çakmağı sallıyordu.

"Açılışı yapmak ister misin?"

Uzanıp çakmağı aldıktan sonra, omuz silktim ve binaya uzun uzun baktım. "Sanırım kutlamaya kimse gelmeyecek." Dedim. Omzuma vurup arkasına dönmeden önce, "Bu kadar saçmalık yeter, budala." Demeyi ihmal etmemişti. Gidişine aldırış etmeden iç çekerek acı acı binaya baktım. Belki de yakmak yerine dinamit döşeyip patlatmalıydım. Çakmağı çakıp çıkan ateşi hipnoz olmuş gibi izledim. İçinde ben vardım, çakmağın ucundaki ateş benim öfkem ve gazabımdı. Yüzüme yayılan sırıtışı genişleterek çakmağı yere bıraktım ve tutuşarak yol almasını izledikten sonra arkama dönüp Duman'a katıldım. Az ileride, gözden uzak bir yer vardı ve sık ağaçlardan dolayı orada duran kişi görülemezdi. Dumanın yanında bekleyip ağacın gövdesine yaslandım. Duman gözlerini alev alan binadan ayırmıyordu. Ben ise sadece ona odaklanmıştım. Tamam, şimdi de aklınızdan neden onu izlediğim gibi bir soru geçmiş olabilir ancak nedenini sormayın çünkü bu duruma verebilecek mantıklı bir cevabım yok sevgili arkadaşlarım.

"Yakmak yerine dinamitle patlatsa mıydık?" aniden kafasını arkaya çevirip boş gözlerle beni süzdü ve ciddiye almadığını belli edercesine önüne geri döndü. İşte tam da bu tepkiler yüzünden dikkatim hep ondaydı. Sizce de bazen ama çok az sevimli olmuyor muydu? 

"Kısasa kısas." Usulca adımlayıp tam yanında durdum. Sakin, kendinden emin tavırları içimde merak uyandırıyor, ciddiyetle gizlediği benliğini merak ediyordum. Evet, bu kısımda da sanırım sizlere neden sorusunun cevabını vermiş oldum. Bu da çok can sıkıcı.

"Sen kimsin?" fısıldayarak sormuştum ancak beni duymuş, kafasını yana doğru çevirerek keskin gözlerini gözlerimle buluşturmuştu. Yüzünde birden fazla ifade geziniyor, gölgelere karışarak kayboluyordu.

LEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin