Kitabın devamı burda olacak!
Arifin ismi: arda
Cenanın ismi: çetin
Olarak değiştirildi.İyi okumalar.
_
Uzun zaman sonra okula gelip hocalarımı görmeye gelmiştim. Çok heyecanlıydım fakat o mal matematikçiyi görmek istemiyorum. Gördüğüm an çarparım ağzına bana şaşırarak 'aaa oğlum sen çarpmayı nasıl öğrendin' diye şaşırır. Şirret kadın.
Hızlı adımlarla merdivenleri çıkıp öğretmenler odasının kapısını çaldım. Kapı kolunu indirip içeriye girecekken... Dakika bir gol bir amk matematikçi.
Geri kapıyı kapatacakken bana seslendi, "arda." dedi. Sal beni karı.
Kadına bakıp, "biriyle karıştırdınız sanırım beni?" diye diksiyonumu düzeltip konuştum.
Kadın yanıma gelip tam dibimde durdu. Kadın kadın içime gir birde!!!
"Sen eskiden 12. Sınıfta ki arda korkmaz değil misin?" diye sordu.
Yok arifim. Sabır...
"İsim benzerliği tek var buse hocam." diyip arkamı dönecekken ağzımdan yanlışlıkla buse ismi çıktı. Hapu yuttum. Arkamı dönüp kadına bakacakken sinirliydi. Ona gülümseyip, "şaka. Nasıl ama şaka mı beğendiniz mi hocam?" diye geciştirdim konuyu.
"Hiç değişmemişsin." dedi.
Haspama bak hele sen... Asıl sen değişmemişsin bir kere, her zaman ki gibi çirkinsin.
"Sizde hocam sizde." dedim. "Kendinize iyi bakın hoca, buraya diğer değerli hocalarımı görmeye geldim." dedim. Eskiden değerli diğer öğrencilerin varken iyiydi.
Bir şey demesini beklemeden hemen müdürün odasının kapısını çaldım ve girdim içeri.
Yusuf müdürüm...
Gülümseyerek içeriye girdim arkamdan kapıyı kapattım. Müdürün yanına giderken oda bana gülümsemişti, "arda buralara gelir miydin sen?" diye sordu. Ne kadar da mal benim hocalarım. Buraya gelmeseydim ne işim var şimdi burda???
Beraber oturup bir şeyler konuştum ve diğer hocalarımla da konuşup okuldan çıkmıştım.
Atölyeye gitmek için hızlı adımlarla gidiyordum. Atölyeme vardığım da cebimde ki anahtarımı çıkartıp kapıyı açtım. İçeri girdim ve atölyemin kokusunu içime çektim.
Ohhh çok kötü kokuyordu bu ne?
Neyse sonra hallederim. Hemen masama geçip oturdum sırtımı yasladım geriye. Çok yorulmuştum.
Başımı masaya koyacakken sürekli çizdiğim resmi görünce boynum kaşınmaya başlamıştı.
İki ağaç ve iki adam karşı karşıyaydı.
Bu görüntüyü sürekli çiziyordum ama her çizdiğimde de boynum alev alıyordu. Koparmak istercesine kaşıntı yapıyordu. Sebebini bilmiyordum ama o görüntüler beni deli ediyordu.
Hemen önümde ki kağıdı buruşturup çöpe attım.
Başımı tekrar yere koyacakken içeri biri gelmişti. Yorgunum ben ya.
Adama gülümseyip ayağa kalktım, "buyrun bir şeye mi baktınız?" diye sordum.
"Öncellikle merhaba. Çizimin başarılı diye duydum ve bize de işle ilgili bir kaç çizim lazımdı. Mesela biz tarif edip siz tarif ettiğimiz şeyi çizebilir misiniz? Eğer bunu yapabiliyorsanız lütfen yardım edin bize. Patronum size fazlasıyla para verir." dedi adam benimle konuşurken.
"Konu para değil. Tabiki isterdim size yardım etmek ama ben artık çalışmıyorum. Bu atölyeyi öylesine açıp kendimce kullanıyorum." diye açıklama yaptım.
Eskisi gibi değildim ben artık.
"O zaman bize yardım edin sadece bu konuda. Patronum dışarda isterseniz onunla da tanıştırabilirim sizi." dedi.
"Yok beyefendi gerek yok. Diyorum ya ben çalışan değilim. Sadece resim çiziyorum ama kendi kendime." dedim.
Adam anlamıyor arkadaş. Ben kendi halimde takılan birisiyim neden benimle iş yapma gereği duyuyorsun ki şimdi sen? Çok sinir oluyorum bu tiplere. Birde siyahlar içinde hiç sevmediğim bir renk.
"Güzelmiş yatak ama rengi güzel değil." diyip gözlerini kapattı.
Off başım ağrıyor artık.
Adam bana bakıp elini cebine atıp birine mesaj attı. Adaam geri bana dönerken, "konuşup anlaştığımıza göre çıkabilirsiniz bence." dedim.
Adam bir şey demedi. Aaaaa çattık ayol buna da.
Yerime geçip oturdum tekrar. Bununla uğraşamam ben. Başımı masaya koyup gözlerimi kapattım.
İçimde ki sesler yatmamı engelliyordu. Karnım acıyordu sanki kanlar akıyor gibiydi. Kusma hissi doğdu içime.
Kalabalık sesler duyunca oflayıp başımı kaldırdım. Ama başım dönüyordu. Gözümü sımsıkı kapatıp geri açtım ve karşımda duran adamlara baktım.
"Ne oluyor ya?" diye sordum.
Kimse bir şey demeyerek arkadan uzun boylu siyahlar içinde adam çıktı. Yüzünü kaldırıp yüz yüze gelince, aklım dağılmıştı.
Daha önce gördüm mü ben bunu acaba?
Az önce ki karşımda duran adam uzun boylunun dibine gidip konuştu.
"Çetin abi hiç bir şekilde kabul etmiyor."
Çetin mi...
"ya çetin şu koyayım da tur at var ya benimle uğraşıyor ona cezaa verelim."
"Çetin ben kilo mu aldım? Sen beni artık taşıyamayacak mısın?"
"Çetin bizim gittiğimiz tepe vardı ya işte oraya gidecez hep birlikte."
"-ardanın çetini seni son kez çok seviyorum."
"-çetinin ardası seni son kez çok seviyorum."
Bu isim bana bir yerden tanıdık gelmişti. Ellerimi hemen boynuma yönelttip kaşıttım. Ama çok acı vericiydi koparmak istiyorum şu an boynumu. Elim boynumdayken karşımda ki adama baktım.
"Bize bir kaç günlüğüne yardım etmen gerekiyor çocuk." dedi çetin.
Off bu seste tanıdık. Midem bulanıyordu, başım dönüyordu. Daha yeni afrk ettiğim titremem de vardı. Elimi boynumdan indirecekken geri boynuma tekrar yönelttim. Kalbim hızlı hızlı atmaya başlıyordu.
Gözlerim onların üstündeyken gözlerim kararmaya başladı. Derin bir nefes alıp, "ş-şey ben çizmiyo-" daha cümlemi bitiremeden gözlerim kapandı. Ve olduğum yere düştüm.
Son hissettiğim şey ise birinin beni taşımasıydı.
_
Bu kitabın devamı daha bir güzel olacak.
Özlediniz mi kitabı?
Ve bölüm nasıldı?
💜
![](https://img.wattpad.com/cover/360975206-288-k788987.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Mafia bxb
Ngẫu nhiênGördüğü görüntüyle kaza yapan çocuk aylarca komada kaldı ve bunun sebebi ise ona çarpan kişinin onunla beraber aylarca komada kalan kişiydi. Rüyalarında gördüğü adamın aşk hayatına gireceğini de bilmiyordu. mafya × psikolog ressam