"12. Hafta."

2.3K 267 198
                                    


12 hafta

Pekala, sanırım hamileliğin bir mucize olmasıyla ilk tanıştığım hafta buydu.

Mide bulantım geçmiş, kış uykumdan uyanmıştım. Daha enerjik hissetmemin yanısıra, bir de yeterince tatmin olmuştum. Şey konusunda...

Yatak hapsimin bitmesi, evet.

Henüz bitmemişti elbette. Ancak ilk trimesteri, yani işkence gibi geçen ilk üç ayın son haftasına gelmiştim.

Kaslarım erimişti. Zaten zayıf bir vücudum olduğundan, birazcık dahi olsa çıkan karnım göze batıyordu. Hafif bir karın çizgim bile oluşmuştu.

Bugünü atlatırsam, yarın doktora gidecek, bebeğimin tutunup tutunmadığını öğrenecektim. Eğer tutunduysa, özgür yaşamıma geri dönebilirdim.

Bu gün, çok hızlı geçmeliydi...

12 hafta, 1 gün

Babanın koluna girip hastaneden içeri girerken, yüzümde çok aptal bir gülümseme vardı.

İki yıldır evli olduğum ve karnımda bebeğini taşıdığım o adam artık çok değişmişti, aynı ben gibi. Aramızdaki soğuk duvarları yavaş yavaş yıkmıştık. O bu samimiyetten sıkılmış mıydı bilmiyordum ama ben çok keyif alıyordum.

Babanın biricik omegası olmak güzeldi.

Ama bendeki sonsuz şanssızlık bitmez ya, o gün kendini göstermedin. Bu yüzden tutunup tutunmadığını öğrenemedik. Doktor her ihtimale karşı dinlenmeye devam etmemi söyleyerek iki gün sonrası için tekrar kontrole çağırdı.

Yine de, sağlıklı olduğunu biliyorduk, bu yeterliydi. Senin için iki gün daha yatabilirdim, minik oğluşum. Minik eriğim...

12 hafta, 2 gün

Yaz geliyordu artık. Mayıs ayı, tüm ağaçlar çiçek açıyordu. Dışarı çıkmak, gezmek için inanılmaz bir sabırsızlık gösteriyordum. İki gün geç de olsa, dışarı çıkacak ve babanın elini tutarak gezecektim, bundan emindim.

Kasık ve karnımdaki kramplar azalmıştı, ama ara ara bastıran keskin sızılar hissediyordum. Rahmim genişlemeye devam ettikçe de, bu ağrılar devam edecekmiş. Ama dediğim gibi, eskisinden daha rahattı her şey.

Öğlen uykumdan uyandığımda, ayağıma tavşanlı terliklerimi geçirip pıtı pıtı aşağıya indim. Üstümde beyaz bir sabahlık, açık camdan tenimi gıdıklayan sıcak rüzgara aldırmadan salona gittim.

Babanın koltukta oturmuş, tabletinden işle ilgili bir belge okuduğunu düşünüyordum. Arkasından yaklaştığımdaysa, baktığı şeyin bir bebek odası takımı olduğunu görmüştüm.

Beni fark ettiğinde, gülümseyerek arkasını döndü. "Neden seslenmedin? Uyandığını fark etmemiştim."

"Geldim işte..."

Benim tarafımda kalan kolunu komple belime doladı, yanına oturmam için çekiştirdi.

Pekala, evdeki en rahat şey onun kucağıyken neden rahatsız bir koltuğa oturmalıydım ki?

Rotasını değiştirdim. Koltuğa değil, kucağına oturdum. Bir yandan bana gülümsediğini hissederken, öbür yandan elindeki tablete bakıyordum. "Bebek odası mı bakıyorsun?"

"Hı-hm." Diye mırıldandı, tableti ikimizin görebileceği şekilde aramıza getirirken. "Şimdiye kadar hiçbir şey almadık ama artık onun için bir şeyler almamız gerekiyor."

Pregnant Diary | Hyunlix ﴾ Omegaverse ﴿ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin