Pregnant Diary | Hyunlix ﴾ Omegaverse ﴿ ✓

"19. Hafta"

✧

19 hafta

Normal bir hamilelikle eş değer devam eden hamileliğim, şimdi değişiyordu. Bunun sebebi de erkek bir omega olmamdı. Yani normal insanlar gibi 38-40 hafta arasında doğum gerçekleşmeyecekti.

Doğumuma yaklaşık 6 hafta kadar kalmıştı. Asıl problemler, şimdi başlıyordu yani. Bebek, normalde olmasından iki kat hızlı büyüyordu. Küçük doğması, çileli doğum öncesi gibi ufak problemler olabilirdi, tabi daha büyük problemler de...

Ama hala neredeyse bir buçuk ay vardı, şimdiden bunları düşünmeye gerek yoktu.

✧

19 hafta, 1 gün

Babanla şakalaşarak, gülüp eğlenerek kahvaltı hazırlıyorduk. Öyle ki, her günümüz böyleydi artık. Birbirini seven eşlerin canım cicim ayları nasılsa, bizim de öyleydi kısacası.

Bir anda başımın dönmesiyle tezgaha yaslandım. Benden önce büyümüş karnım yaslanmıştı tabi, orası ayrı.

Hyunjin hemen yaptığı işi bırakıp yanıma fırladı, elimi sırtına koydu. "İyi misin? Ne oldu?"

"Tansiyonum düştü yine sanırım. Başım döndü de."

Telaşe anonim şirketi CEO'su baban, hemen kucağına aldı beni. Hızla salondaki koltuğa yatırdı. Ayaklarımın altına bir yastık koyup yukarıda durmasını sağladıktan sonra mutfağa döndü.

Geri yanıma geldiğinde, elinde tuzluk vardı. Avucunun içine döktü, ağzıma doğru yaklaştırdı. Onu anlıyordum, doktorun tansiyon düşüklüğü durumlarında yapılması gereken olarak söylediği şeyleri harfiyen uyguluyordu.

Babanın avucunu yalarken, dışarıdan biraz garip görünüyordu elbette durum. Aslında tuz yiyordum ama...

"Gıdıklandın mı?" Diye sordum, avucunu yalarken kızarmış kocama bakarken.

"Yok."

Yavaşça geri çekildim, avucundaki tüm tuzu yalamıştım. "Yeter bence. Birazdan yemek yiyince iyice kendime gelirim."

Hyunjin salyalı elini eşofmanına silerken, tuzu masaya bırakıp temiz eliyle karnıma dokundu. "İyice hızlı büyümeye başladı."

"Evet... Neredeyse bir mango kadar oldu oğlumuz..." Elimi Hyunjin'in elinin üstüne koydum. "Hala bir isim düşünmedik."

"Kahvaltıdan sonra düşünelim."

Baban geri döndü, kalan işleri bitirdi. Sonrasında da beraber kahvaltı masasına oturduk.

Yemekten sonra, sıcak çaylarımızı almış balkondaki ılık havada karşılıklı oturuyorduk. Hyunjin'in önünde bir defter, daha önce yazılmış isimlerin üzerine tik atıyordu.

İlgiyle Hyunjin'in önüne eğildim, deftere baktım. "Bu ne?"

"Annem, isim listesi yapmıştı." Dedi şakağıma ufak bir öpücük kondururken. "Verdiğini unutmuşum, sen bugün isim konusunu açınca aklıma geldi."

"E hepsini çizmişsin." Dedim gülerek.

"Mükemmel bir isim seçmek istiyorum. Güzel ya da hoş değil, mükemmel, kusursuz. Kusursuz oğlumuza yakışması gerekiyor."

"Pekala..." Hyunjin'in omzuna yumuşak bir dokunuş verdim. "Kimse kusursuz değildir Hyunjin... Onu böyle şeylerle zorlamak istemeyiz, değil mi?"

"Elbette... Ona kusursuz olması için baskı yapacağımdan endişelenme, zaten kusursuz olacak."