Selam bebeksular,YENİ BÖLÜME GEÇMEDEN ÖNCE EĞER OY VERMEDİYSEN ÇOK KISA VAKTİNİ AYIRIP ÖNCEKİ BÖLÜMLERİ BEĞENİR MİSİN LÜTFENNN❤️
Keyifli Okumalar!
Satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen⭐️
*
BÖLÜM 25:
K Ö T Ü
K I Z L A R
V E
K Ö T Ü
Ç O C U K L A R*
Sevilmemiş her insan biraz kötüdür. Çünkü onlar kötülüğü kalkan olarak kullanır, sevgiden gelen iyiliğe karşı.
*
Okul saati için Melin'in telefonunda kurduğu alarm berbat bir gürültüyle sessizliği bölene kadar her şey yolunda sayılırdı. Odayı inleten sesle Melin kollarımın arasında uyandı ve sakince uzanıp telefonunu eline alarak, kelimenin tam anlamıyla kulaklarımı siken alarmı kapattı.
Melin'in defterini bulduğumdan beri kendi zihnimle kavga ediyor, okuduklarımı idrak etmeye çalışıyordum. İki saat geçmişti ama ben bir an bile uyumamıştım. Nasıl uyuyabilirdim ki?
Melin Erbay beni hatırlıyordu.
Yılların eskitemediği ve benden çalamadığı tek kişi oydu ve beni unutmamıştı. Bu hem bok gibi hissettiriyor hem de sevindiriyordu. Onun hafızasından silinmemek hayatım boyunca elde edebileceğim en güzel şeylerden biriydi.
"Günaydın."
Uykulu sesiyle beni zihnime dolanan zehirli düşüncelerin pençesinden kurtarırken tamamen benden tarafa dönüp gülümsedi. Öyle bir gülümsedi ki güneş, onun dudaklarında doğdu.
"Günaydın." Kolum başının altında olduğu için elimi kaldırıp uyurken dağılan saçlarını okşadım. İpek gibi yumuşacıktı ve bahar kokuyordu. Derin bir nefes çekerek fark ettirmeden ciğerlerimi onun kokusuyla doldurdum.
Gülümsemesi yavaş yavaş solarken güçlükle araladığı gözlerini birden açıp önce bana baktı. Sonrasında odayı kolaçan ederken, "Buraya nasıl geldik?" diye sordu. "En son salonda film izliyorduk."
"Dizlerinde uyuyup kalmışım," dediğimde neredeyse gülmek üzereyken kendimi son anda durdurup yanaklarımı dişledim.
"Evet," dedi sanki ben söyleyince hatırlamış gibi. "Hatta ben de saçlarınla oynuyordum ama sen uyuyunca ben de dalıp gitmişim."
Melin'i dinlerken ben de onun güzelliğine dalıp gitmiştim. Sahiden bu kız sabahları uyandığında bile kusursuz muydu bu kadar?
"Biliyorum. Boynun tutulmasın diye buraya taşıdım seni." Saçından bir tutam alıp işaret parmağıma doladım. "Göründüğünden de ağırmışsın!" Melin hışımla doğrulup yatağındaki pelüş yastıklardan biriyle kafama vurduğunda kıkırdadım. "Kaç kilosun sen ya?" diyerek sinirlendirmeye devam ettim.
Başka bir yastıkla kafama bir darbe daha indirdikten sonra, "Kilodan değil, kalbimde seni taşıyorum. Ondan bu kadar ağır gelmişimdir," demesiyle donup kaldım.
Hiç beklemiyordum. Hem de böyle bir şeyi bu kadar ciddi bir tavırla söylemesine ihtimal bile vermezdim. Ama söylemişti.
"Ne demek bu?" diye sordum neredeyse kekeleyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜNKÜ BURADA KALMALIYDI
Teen FictionBu yüzdendir ki öğrenecekleriniz, size anlatacağım son hikayem olacak. Çünkü size, nasıl öldüğümü anlatacağım. Ben kim miyim? Ben ne bir yalancıyım ne de bir yabancı. Sadece canı yananlardanım. Ya da yalnızca can yakanlardan biri. * Yalancılar ve Ya...