Bölüm 3: Sınıf Arkadaşı

63.7K 1K 496
                                    



Selam canımıniçleri!

Hemen kendinize sessiz bir köşe bulun ve hikayemize kaldığı yerden devam edin :,)

Keyifli Okumalar!

Satır aralarına bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen ⭐️

*

BÖLÜM 3:

S I N I F
A R K A D A Ş I

*

Geçmiş sandığımız çoğu şey hayatımızdan öylece geçip gitmez aslında. İnsanlar geçer, günler geçer de daima izleri kalır. İzler geçmişi hep hatırlatır.

*

Annemin sesi kulaklarımda yankılanıyordu. Çok değil, daha dün gece adam olmakla ilgili iki saat boyunca benimle konuşmuştu. Bense aynı günün sabahında başımı belaya sokmanın yolunu bulup kendi ayaklarımla idareye gelmiştim.

Müdürün odasında karşılaştığım manzara ilk günden idarenin gözünün üzerimde olacağının habercisiydi. Sabah okula gelirken kelimenin tam anlamıyla beyinsiz olan erkek grubuna saldırmıştım. İçlerinden birini öyle bir haklamıştım ki yüksek ihtimalle burnunu kırmıştım.

"Eden," dedi sıkı topuzlu, sıkıcı takım elbiseli despot müdür yardımcısı. "İçeri gelip kapıyı kapatır mısın lütfen?"

Sabah kavga ettiğim çocuktan gözlerimi ayırmadan odanın bana ayrılan boş köşesine geçtim. Böyle durumlarda mahcup olup ona göre bir tavır takınmam gerekiyordu. Her seferinde kendime bunu hatırlatıyor ama hiç uygulamıyordum.

Bense daha çok yaptığı şeyden gurur duyuyor gibi görünüyordum. Arsız ve umursamaz. En sevdiğim yönümdü.

Sessiz bekleyiş daha ne kadar sürerdi, bilmiyorum. Ayakta dikilmekten sıkılıp ellerimi arkamda bağlarken kenardaki dört beyinsize ters ters baktım.

Böyle giderse ilk derse geç kalıp öğretmenlerin gözünde de mimlenecektim. Sanırım bu benim kaderimdi, görünmez olamıyordum. Uzun boyumun da bunda epey etkisi vardı tabii.

"Sorun nedir?" Müdür yardımcısının konuşmasıyla sessizlik dağıldı ama sorusunu üzerime alınmadığım için bakışlarım sağ taraftaki çiçeklerin üzerinde dolaşmaya devam etti.

Bir süre kimse cevap vermeyip de sessizlik yeniden odayı ele geçirdiğinde başımı çevirip koltuğunda oturan gergin müdür yardımcısına baktım. Soru bana sorulmuş meğer...

"Bana mı soruyorsunuz?" diye soruyla karşılık verdim.

"Evet," dedi kemik çerçeveli gözlüğünü yukarı iterek. "Sorun nedir?"

"Ne konuda?" diye bir soru daha yönelttiğimde kadın sabırla iç çekti. "Benim bir sorunum olduğunu düşünmüyorum. Belki çiçeklerin topraklarını değiştirebilirsiniz, solmak üzereler." Bunu neden söylediğimi bilmiyordum.

Çiçeklerden bahsetmek olumlu enerji yayar derler ama böyle bir ortamda işe yarayacak gibi görünmüyordu. Yine de şansımı denemek istemiştim.

Masadaki isimlikten isminin Neslihan olduğunu öğrendiğim müdür yardımcısı göz ucuyla çiçeklerine baktı. Onlara sandığımdan fazla değer veriyor olmalı ki bu söylediğim onu sinirlendirmişti.

ÇÜNKÜ BURADA KALMALIYDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin