12.01.2019
Çocuktum. Nasıl büyütüyordum her şeyi, nasıl sığamıyordum kabıma, kaynar kazana atsalar kendime oyun yaratıyordum, seviyordum, seviniyordum.
Çocuktum. Daha önce kimse terk etmemişti beni, tadı acıymış, bilmiyordum.
Ev sessizdi, sabahtan beri odamda durup resim çizmekten gına gelmişti. Odadan çıkıp kıvrımlı merdivenlerden aşağı indiğimde büyük salonda yine hiç kimse yoktu. Boştu. Bomboş. Üzerimdeki kırmızı kazağın eteklerini çekiştirmeye başlarken ufak adımlarla her tarafa bakındım, sağa sola, yukarı veya aşağı. Kimseyi bulamadım.
"Anne?" Sesim yankı yaptı. Kendi sesimden bile ürkerken, bu sessizliğin içinde bir benim sesimin yankı yapmasından daha da çok ürktüm. "Baba?"
Ahşap mobilyaların üzeri yine tozluydu. Annem, hizmetli kadını kovduğundan beri yeni biri gelmemiş, kendi de hiçbir iş ile alakadar olmamıştı. Camlar, sehpa, lavabo, yatak odaları ve geriye kalan her yer. Her yer dağınıktı. Kimse topalarmaya vakit ayırmıyor, ben ise toparlamaya çekiniyordum.
Annem, hizmetli kadına kızdığı gibi bana da kızar, bağırırsa?
Düşüncesi bile korkunçtu.
Kazağın eteklerini çekiştirmeye devam ederken mutfağa ilerledim. Her adımımda ahşap gıcırdadı, evin ürpertici boşluğu etrafıma surlar çekti ve beni kucağına alıp içine hapsetti.
Mutfak da boş ve kirliydi.
Yemek masasında içi boş üst üste
dizilmiş pizza kutuları, lavabo ve tezgahta yıkanmayı bekleyen pis bulaşıklar, yerde alışveriş poşetleri, bir köşede içi boş bir damacana ve damacanın yanına bırakılmış büyük bir pasta kutusu.Pasta kutusu!
Kalbim hızlanırken bugün doğum günüm olduğunu unutmamış oldukları için anne ve babama içtenlikle minnet duydum. Hoş, babam zaten unutmazdı ama annem... Bu defa annem de unutmamıştı!
"Unutmamışlar..." Heyecanla siyah renkli pasta kutusuna yaklaştım, yere oturdum ve ağır kutuyu kucağıma çektim. "Çilekli? Ya da çikolata?" Anne? Ya da baba? Hangisi almıştı pastamı? Ve en önemlisi pastam buradayken onlar nerelerdeydiler? Başka bir süpriz daha mı vardı? Onu mu hazır etme derdindeydiler?
Bu düşünceyle pasta kutusunu aldığım yere geri bıraktım ve ayağa kalktım. Süprizlerini bozmak istemiyordum, eğer ortada bir süpriz varsa tabi... Ve buna inanmak istiyordum. Babam ve annemin birlikte hazırladığı bir süprize inanmak.
Büyükçe sırıttığımı çenem ağırmaya başlarken anladığımda son kez pasta kutusuna bakıp mutfaktan çıktım. Anne ve babamı beklemem gerekti. Geçtim koltuğa, açtım televizyonu, başladım rastgele önüme çıkan ilk çizgi filmi izlemeye. Yer yer güldüm, yer yer düşündüm, sık sık duvardaki saati ve büyük camdan dışarıdaki havayı kontrol ettim.
Uzun kahve saçlarımı açtım yeniden topladım, tüm çizgi film kanallarını sar baştan dolaştım, sıkıldım, bir yemek programı bile izledim, çilekli kek yapmayı öğrendim, koltukta iki büklüm durmaktan da sıkıldım, geçtim halının üzerine yattım, bacaklarımı bir o yana bir bu yana salladım, saçlarım bozuldu umursamadım, kendi kendime yerlerde yuvarlandım, yemek programı bitti geri çizgi film açtım, halının üzerinde bir sağa bir sola döndüm, gök gürledi yağmur yağacağını anlayıp saati kontrol ettim, dışarıyı, gelen giden olmadı, birazdan yağmur başlardı, ben ise halıdan sıkılıp sehpanın üzerine geçtim, bağdaş kurdum ve dirseklerimi dizlerime yaslayıp kaldığım yerden televizyon seyretmeye devam ettim, hava kararıyor gibi gözüküyordu, açtım saçımı at kuyruğu yapmak yerine örmeye başladım, yamuk oldu beğenmedim geri açıp salık bıraktım, yanımdaki vazodan solmaya yüz tutmuş kırmızı gülü alıp kulağımın arkasına taktım, güzel olduğum düşüncesiyle biraz havalara girdim, şımardım, sehpanın üzerine konulmuş dergileri inceledim, moda dergileri, annemin sevdiği türden dergilerdi, ben de severim sanıp içini karıştırdım, yok sevemedim, çizgi film izlemeye devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZELLİĞİN KORKUTMADI (gxg)
Teen FictionKırmızı... Sen nasıl hissedersen hisset, sana nasıl hissettirirlerse hissettirsinler sen kırmızısın. Seni dinliyor olacağım. Görüyor, anlıyor, biliyor ve hissediyor olacağım. Olacağım Kırmızı, yanında olacağım. Korkuyorsun biliyorum, korkuyorum bili...