Yarınlar hep güzel olacak denir. Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir?(Victor Hugo)Gerçek kişi,kurum ve kuruluşlarla hiçbir ilgisi olmayıp tamamen kurgudur.
*******************
Yanımdan gelip geçen insanların,yarım saattir kapıyla bakışmamı tuhaf bulmasıyla artık içeri girmeye karar verdim.Normalde de her şeye aşırı gereksiz heyecanlanan bir insanım.E tabi.İnsanın adını ve soyadını kapıda görünce heyecanlanması normal bence."Kızım sanki kurayla isim çektiler de o şekil savcı oldun.Delirme de bir kendine gel.Ne kadar uğraştın bunun için."diye ufak bir hatırlatma yapıp odanın kaapısını kapattım.
Aşırı büyük bir oda değildi ama ferahtı.Dışarıdan bu kadar büyük gözüken bir yapının küçük bir odasının olabileceğini insan içinde olunca fark ediyor.Acı bir gerçek.Odanın içinde bir adet masa,askılık ve küçük bir adet giyinme dolabı vardı.Masanın sol yanına konuşlanmış ve dava dosyalarını koymam için orada bulunan kitaplıktan bozma dolabı atlasam da olur bence.
Odanın tek iç açan yanı pencereleri.Odaya giren birisinin ilk gözüne çarpan şey pencereler olur çünkü kapının tam karşısındaydı.Muhtemelen masayı da bu yüzden pencerenin önüne koymuşlardı.
Çantamın içine sokuşturduğum cübbemi çıkardım vakit kaybetmeden.Masanın arkasında duran askılığa güzelce astım.Şu cübbeye sadece bakmak bile ne kadar güzel bir meslek ya dedirtirdi adama.O derece!
Asma ve bakınma işlemlerimi tamamladıktan sonra adeta döner sandalyeme kendimi fırlattım.Gerginlik yormuştu bile şimdiden.Kafamı şimdilik boş olan kitaplıklıktan bozma dolaba çevirdim."Dolduğun günleri sabırsızlıkla bekliyor olacağım."dedim otuz iki diş sırıtırken.
Koca bir iç çekip sevgi patlaması aşamamı sürdürdüm öyle ki masamda bulunan kalem,ajanda hatta aklınıza ne gelirse hepsini öpmüş olabilirim.Ama siz çok şey etmeyin sonuçta insan hayatında bir kere savcı oluyor.Tam öpme aşamamı bitirdiğimde kapı iki kez tıklatıldı.Normalde annem olsa ve evde olsak o kapı değil tıklatılmak ya da insanca açılmak,şafak operasyonu yapan özel harekat gibi dalmıştı içeri"Sanki gizlin saklın var.Devlet sırrı saklıyor sanırsın.Şundaki havalara bak."diyen bakışları eşliğinde bir de kahkaha atardı üstüne üstlük.
İşte medeniyet dediğimiz şey.Saçımı başımı sağ tarafımda asılı aynadan kontrol edip,İstanbul trafiğinde koşuşturmaktan şaftı kaymış gömleğimin yakalarını düzeltip"Gel."dedim.Kapının açılmasıyla orta boylarda sarışın bir kadın girdi içeriye.Saçlarını ensesinde at kuyruğu yapmıştı.Üzerindeki uzun kalem eteği ve blazzer ceketiyle benden daha ciddi bile gözüktüğünü söyleyebilirim."Sayın savcım,Melek ben.Göreviniz süresince dilediğiniz görüşmeleri ve istediğiniz herhangi bir şeyi ben temin etmekle yükümlüyüm.Şimdiden hoş geldiniz."
Şimdi bu Melek olmasa mesela ufak bir çığlık ve kahkaha eşliğinde oynardım sayın savcım dedi lan!" Diyerek ama ne yapmıyoruz masaya çıkıp oynamıyoruz.Sayın savcım lafını da duydum ya artık ölçen de gam yemem bunu da ekleyeyim.
Bogazımı temizleyip yüzüme en içten gülümsememi yerleştirdim."Teşekkürler." Melek de benim gülümsememe karşılık verdi."Atilla başsavcım sizi bekliyor.İsterseniz size eşlik edeyim sayın savcım."
Elimle kapıyı gösterip sadece onu onaylar derecede kafa salladım.Çıktığımız uzun koridoru merdiven eşliğinde sonlandırıp bir üst kata çıktık.Binanın içi harbi iyiydi.Haksızlık etmeyeyim şimdi o küçük diye.Üst kata çıktığımızda ise bizi ilk karşılayan kapı Atilla baş savcının odasıydı.Yine heyecanlanmıştım.Derin bir nefes aldım sakinleşmek için.Eğer sakinleşemezsem içeriden sadece el ayak titremesi değil ses titremesi de yaşardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞTEN BİRi
General FictionMevsim Atay,İstanbul'a yeni atanmış bir cumhuriyet savcısıydı ve geçmişiyle ilgili gereksiz olarak gördüğü ne varsa gömüp yeni bir sayfa açmıştı ya da o öyle zannediyordu.Geçmişinden bir parça olan Utkan Saraçoğlu'yla tekrardan karşılaşana dek. Kad...