3.BÖLÜM:SONU OLMAYAN BAŞLANGIÇ

22 2 0
                                    




Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki,aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok.(Jean Paul Sartre)

Duyduğum acıyı göstermemek yetmiyordu.Acı duymamak gerekiyordu.(Jean Paul Sartre)

Acı çektiğini göstermemek için kim bilir ne kadar acı çekiyor olmalısın...(Jean Paul Sartre)





20 Kasım 2017 Pazartesi

Bu sınıftakilerin,ciddili beyninde bir problem vardı.Yoksa boş derste bu kadar ses yapıp hocayı ders işlemeye ikna etmelerinin başka bir açıklaması olamazdı."İlerdeyiz dedim,3 saatlik matematik dersinden çıkmışlar yazıktır kafaları allak bullak olmuştur dedim ama beni buna siz zorladınız.Açın kitapları.Size iyilik falan da yaramıyor."bilgisayarını açarken sinirini kusmaya devam etti Seyit Ali Hoca."Tenefüse de çıkmıyorsunuz.Blok ders yapacam.Ses çıkaran ya da uyuyan birini görürsem beden dersiniz de iptal.Bizzat hocanızdan rica ederim,3 saat matematiğin ardından 4 saat coğrafya işlersiniz."dedi.

Kimse korkusundan"Ama hocam,ya hocam,olmaz hocam..."gibisinden saçma salak serzenişlerde de bulunmadığı için çenelerini kapatıp korkuyla tahtaya baktı sınıftaki hayvanatlar.

Ben aslında sayısalcıydım yani bu sınıfa çok sonradan dahil oldum.12'nin başı gibi.Aldığım en kaliteli karar olmuş.İlgi alanımın bu alanda olduğunu çok sonradan fark ettim.

Aslında beni sevindiren şeylerden biri de en azından takıntılı manyağımı ders işlerken görmeyeceğim oluşuydu.Nereden bilebilirdim ki bu ruh hastasının da benimle birlikte eşit ağırlığa geçecek oluşunu.Düşün şimdi.Aşırı iyi bir sayısalcısın kağıt kalem kullanmadan fizik sorusu çözüyorsun ama eşit ağırlığa geçiyorsun.Maldı işte bu Utkan şahsı.Ben fizik yapamıyorum diye alan değiştirdim bu manyak da ben geldim diye peşimden geldi.İşte baban zengin olunca okumak gibi bir derdin de olmuyor.Nasıl olsa başına geçecek bir şirketi vardı ya.Peh!

Çaprazımda tamamen derse konsatre olmuş ruh hastasına göz ucuyla baktım.Bu çocukta değişik bir radar vardı.Baktığımı anında hissediyordu.Kafasını hızla bana çevirip,suratında aptal bir sırıtışla ufak bir öpücük yolladı.Bu hareketine yüzümü buruşturup kusuyormuş gibi bir hareket yaptım.Yaptığım bu ifadeye gülümseyip önüne döndü.

Yeni insanlara karşı sert değildim aslında.Yani evet erkeklere karşı bir tık belki mesafeli olabilirim.Bu da  hayatımda güvenebileceğim bir erkek figürüyle karşılaşmamış olmamdan mütevellit.Öyle bir erkekle karşılaşmayınca sanki o mükemmel erkek karakterin asla varolamayacağını düşünüyorsunuz.Bu yaşıma kadar hep böyle düşünmüştüm.Bu fikrimi kısa süreliğine de değiştirebilecek biriyle karşılaşana dek.4 ay öncesine kadar yani.Peki bu kısa süreli şok dalgasını yaratan şahıs kimdi?Çaprazımda oturan ve şu an varlığına sövdüğüm,imalat hatası Utkan Saraçoğlu.

"Üniversite sınavının adının değişmesi umarım ki çalışma azminizi etkilememiştir.Sadece adı değişti çünkü.Ha YGS olmuş ha YKS!Sadece bir harf değiştirildi ama temel aynı temel.Şimdi,kullanmaya kullanmaya yosunlaşmış beyinlerinizi tahtaya çevirin ve pür dikkat konuya odaklanın.Sözüm meclisten dışarı."Utkan ve beni parmağıyla gösterip bizi ne kadar sevdiğini bir kez daha belli etti Seyit Ali Hoca."Siz ikiniz hariç çocuklar,üstünüze alınmayın."Ağlamaklı bir ifadeyle derin bir iç çekti canım hocamız."Denemelerde parlayan iki kişi var.Çok iç açıcı bir tablo gerçekten.Hocalarınız övgüyle(!)bahsediyor sizden.Göğsüm bir kabardı bir kabardı anlatamam öğretmenler odasında."diyip eski sinirli haline hızla geri dönüş yaptı."Ne diyeceğimi bilemedim sınıf hocanız olarak.Bir silkelenin artık yoksa ben çarpacağım.Nasıl sınav öğrencisisiniz siz?Böyle değil sınav öğrencisi,öğrenci bile olmaz."eliyle kapıyı gösterdi,kırıldığı için kapanamamış sınıf kapısını."Bu ne?Nasıl becerdiniz.Tek amacı..."diyip derin bir nefes daha aldı.

GEÇMİŞTEN BİRiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin