Üstten üsten baktığı Ankara'nın o kasfetli yapısına bir kez daha hayran oldu Serap.Yorucuydu,iç boğardı yokuşları ama bir o kadar etkileyiciydi bu güzel şehir.Etrafta işten yeni çıkıp koşturarak toplu taşımaya yetişmeye çalışan tonlarca insan vardı.Bu insanlar o kadar küçük gözüküyorlardı ki sanki bir karınca yuvasına bakıyormuş gibi hissetti bir an için.Ayaklarının altından akıp giden trafik ise bal ya da reçel bulunca uçuşarak hedefe kitlenen arılar gibiydi.Bazen hızlı bazen yavaş ama sonu asla bitmeyen bir trafikti.
Oturduğu banka biraz daha yaslandı.İçinde bir endişe hali vardı ama bunu asla dışarıya vurmuyordu."Ne hissedersen hisset asla dışarıya vurma hislerini!"diye bir kez daha dile getirdi belli belirsiz.Böyle yetiştirilmişti çünkü.Korkusuz,soğukkanlı ve duygusuz ama kendi benliğinden atamadığı tek şey duygularıydı.Zaten eksikti.Kötü yıllar geçirmişti.Ne bebekliği ne çocukluğu ne de gençliğinde huzuru bulabilmişti.Aile sevgisini hiç hissetmemişti çünkü.Mutluluk ya da neşe nedir bilmiyordu.Hâlâ dibine kadar hissetiği tek duyguydu öfke.Normal bir geçmişinin olmasını istiyordu sadece.
Hiç tanımadığı anne babasının belki de yanından geçip gitmişti ama bilmiyordu mesela.İlk onlara başlamıştı öfkesi.Onların yüzünden 8 yıl sokaklarda kalmıştı.Çocuk olamadan büyümek zorunda kalmıştı.Sonra insanlara öfke duydu yıllarca.Hiç tanımadığı hiç bilmediği insanlara hemde.En sonunda ise bu yaşadığı olaylarda kendisi hariç kimsenin suçlu olmadığını anladı.Doğmayabilirdi.Kendisi seçmemişti doğmayı ama bir seçim hakkı olsaydı kesinlikle ölü olmayı seçerdi.22 yaşına kadar bir hayatı yoktu Serap'ın.Mevsim doğana kadar.Yaşamak istemediği,göçüp gitmek istediği bu Dünya onun için bir cennet olmuştu çoktan.Hamile olduğunu gizledi herkesten.Mevsim doğmadan da herkese izini kaybettirdi.26 yıldır da kimseyle görüşmemişti,kurtarıcısı hariç.
Manevi annesiydi Meral.Yaşadığı sokak hayatından kurtarıp onu yetiştiren kadındı.Annesinin yapamadığı anneliği yapmıştı.Çok şey borçluydu ona.Bu kadar yaptığı fedakarlıktan sonra da kızına anneannelik yapmasını istemişti.Meral için muazzam bir şeydi bu teklif.Hep hayalini kurduğu ama işi dolayısıyla asla tecrübe edemediği şey istenmişti ondan.Havada kapmıştı o yüzden.Zaten bu Dünya'da birbirleri dışında tanıdıkları yoktu,güvenebilecekleri kimse de.
Mevsim doğana kadar gündüzleri hayalini kurduğu avukatlık için hukuk fakültesine giderdi,kasvetli gece çöktüğünde ise bir hayatı yokmuşçasına çalışırdı.Tek farkı yaptığı işin normal bir iş olmamasıydı.Herkesin yapacağı türden bir iş değildi bu.Katildi Serap geçmişinde.O kan eline çok küçükken bulaşmıştı ve bir daha da o kandan kurtulamamıştı.Karabasan gibi çökmüştü üzerine.Nereye gitse ne tarafa dönse karanlık bir el boğazına yapışıyordu.Onu bu karanlıktan çekip çıkaran kişi olmuştu Meral.Ona güvenli ve başını sokacağı bir ev vermişti.Hatta bir yaşam şansı bahşetmişti.Bu bencil dünya onun yaşamasını istemese de inatla hayata tutunmayı başardı ve isteyerek yapmamıştı bunu.
Ellerine bulaşan kanı temizleyip eğitmişti Meral.Bir kızı olmamıştı o zamana kadar.Sadece öğrencileri olurdu.O öğrencileri eğiterek kendi askerlerine çevirirdi birlikleri için ama Serap onun öğrencisi değil kızı olmuştu.Kendini görmüştü belki de onda.
Kendini korumayı gösterdi Meral ona.Bu güvenilmez dünyada insanların kendini korumaya ihtiyacı vardı ama en çok da kadın ve çocukların.Nereye giderseniz gidin kimse kesinlikle güvende değildi ama kadın veya çocuklar için bu durum iki katıydı.Etrafta sırf erkek olduğu için ya da zengin olduğu için kendine her şeyi hak olarak gören tonlarca şerefsiz vardı.İstediği her şeyi yapıp ortalıkta dolanan insan müsfetteleriyle doluydu bu dünya.Tek amacı oturduğu yerden para kazanmak olan dolandırcılar vardı mesela.Durumu olmayan tonlarca masumu kandıranlar vardı.Hırsız çeteleri vardı.Yıllardır yakalanamamış seri katiller vardı mesela.Zevk için adam öldürenler,magandalık yapanlar...Bu liste böyle uzayıp giderdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞTEN BİRi
Ficción GeneralMevsim Atay,İstanbul'a yeni atanmış bir cumhuriyet savcısıydı ve geçmişiyle ilgili gereksiz olarak gördüğü ne varsa gömüp yeni bir sayfa açmıştı ya da o öyle zannediyordu.Geçmişinden bir parça olan Utkan Saraçoğlu'yla tekrardan karşılaşana dek. Kad...