20

210 31 40
                                    

Medya: Kelime sayısının şerefine

"ULAN ALFA BOZUNTUSU BENİ RAHAT BIRAK!" en sonunda yanında onunla uğraşıp duran bedene karşı sabır gösteremedi manolya kokulu omega. Alfa ise onun dedikleriyle sırıtıp kolunu omzuna attı ve dudaklarını büzdü.

"Manolyam senin yanında olmadığım zamanlarda alfaların üzerindeki bakışlarını hissediyorsun değil mi? Ben varken en azından yabancı alfalar sana bakmıyor ve daha rahat davranabiliyorsun?"

Chan bunu kabul etmek istemese bile gerçek buydu. Hyunjin'in yanında kendini aşırı derecede güvende hissetme nedenini anlayamıyordu. Diğer alfaların bakışlarını çekmemek onu mutlu ediyordu.

"Ne alakası var şapşal alfa?" dedi utana sıkıla. Hyunjin tatlı omeganın tatlı tepkisine nasıl bir yanıt vermesi gerektiğini şaşırdı. O kadar hoşuna gidiyordu ki bu çocuk onu sabaha kadar öpmek istiyordu. Her bir noktasını öpmek...

"Chris..." dedi, omega ona döndü "çok güzelsin." karşısındakinin güzelliğinde kaybolduğunu hissediyordu.

Chan alfanın kendisine olan bakışlarını o kadar samimi bulmuştu ki ne diyeceğini bilemedi. Masum bir gülümseme ile okyanus kokulu alfaya teşekkür etti. Eğer güzel olmadığını düşünüyor olsaydı kesinlikle şu an çok güzel olduğunu söylerdi kendine.

"Teşekkürler." dedi ve kendine gelerek önüne döndü.

"Hadi artık sınıfına gitsene!" diyerek hareketlendi ve kendi sınıfına gitti. Alfa arkasından ona bakarken gülümsüyordu. Çok seviyordu bu omegayı, çok.

"Sen nasıl istersen leylağım..." ve yüzündeki gülümsemeyi hiç silmeden kendi sınıfına doğru hareket etmeye başladı.

"Jisung hyung, şu soruya bakabilir misin?"

Şu an öğle arasındalardı ve ikili ders çalışıyorlardı okulun kütüphanesinde. Minho'nun anlamadığı bir soru olduğu zaman Jisung ilgileniyordu onunla.

"Bak güzelim bu ve bundan önce sorduklarını ancak molü bilirsen yapabilirsin. Bence kitaptaki soruları harcamak yerine biraz daha konu çalış."

Minho oflayarak arkasına yaslandı. Sevmiyordu işte konu tekrarı yapmayı!

"Nefret ediyorum tekrar yapmaktan! Zaten anlamıyorum da bir şey." dedi kaşlarını çatıp dudaklarını büzerken. Jisung yüksek sesle konuşan omegayı belinden tutarak oturdukları küçük koltukta kendisine doğru çekti.

"Biraz daha sessiz ol bebeğim. Benim sana anlatmamı ister misin?"

Minho kafasını iki yana sallayarak reddetti hyungunu. Kendisi de yapabilirdi sonuçta. Başkalarını yormaya da şımarıklık yapmaya da gerek yoktu.

"Hayır hyungum, ben hallederim. Sen de çalışmalısın hem. Hadi tekrar dönelim derse." dedi ve sınıftaki çantasından getirdiği defterini çıkartarak çalışmaya başladı. Jisung da ona gülümseyerek kendi dersine odaklanmaya çalıştı.

Öğle arasının bitmesine beş dakika kala ikili oradan çıktı. Daha sonra da kendi sınıflarına doğru ilerlemeye başladılar ki Jisung aklına gelen soruyu sordu.

"Şu olayı yayan kişiler hakkında şüphelerim var."

Minho olayın dikkatini çekmesiyle yanındakine döndü.

"Seni sevmeyen insanlardan biri olduğunu düşünüyorum haliyle. Biz konuşurken ya da sen o odadayken biri duymuş olabilir. Biz konuşurken orada kimsenin olmadığına eminim. Bu yüzden muhtemelen sen babalarınla konuşurken duydu."

"Kimden şüpheleniyorsun?"

Jisung derin bir nefesi içine çekti ve artık gerçekten çizgiyi aştığını düşündüğü kişinin kim olduğunu söyledi.

Hate - LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin