~3~

1.3K 74 38
                                    

3cü bölüm sizlerle...

Buraya kadar geldiyseniz beğenmişsinizdir..😻
O zaman oy ve yorumları unutmuyoruzzzz.. Sizi seviyorummm..♡

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~Alsu~

İlk önce duyduğum uğultular sonradan anlayabildiğim sözlere dönüşdü. Kalın sesli birisi daha az kalın sesli birisine doktoru soruyordu. Daha sonra biraz daha sesleri geldi ve birisi odadan çıktı. Peki diğeri? Hastanede miydim acaba? Ama uzanmış olduğum yatak hastane yatağı olmayacak kadar rahattı. Derince nefes aldığımda küçük ağrı hiss ettim. Son olaylar aklıma dolduğunda gözlerimi açmak için kendimi zorladım. Kısıkca açtığım gözlerim ilk önce tavanda gezindi. Klassik, sıkıcı olmayan kahve tonlarındaydı.

"Kendine gelmene sevindim. İyisin umarım. Ama yaran için doktor geliyor, sağ kolunu çok da zorlama." Duyduğum sesle kafamı soluma dönderdim ve deri tekli koltukda onu gördüm. Beni zorla doktora götürmek isteyen pakhan. Sol kolumun yardımıyla doğrulup yönümü ona dönderip oturdum. Şimdi yalnızdık ve sakince konuşa bilirdik.

"Beni zorla arabana bindirdin. Şu yaşlı ördek dediğine kadınlarla nasıl davranması gerekdiğini bilmediği için kızdıkdan sonra hem de." Diye sakince konuşdum ingilisce. Gözleri üstümde gezindi birkaç dakika. Sonra sarıları gözlerime kalkdı. Hiç bir zaman hiç kimsede böyle sarı gözler görmedim ve o gözler biraz ürkütücüydü. Öyle bir baktı ki, içimi, kalbimi, düşüncelerimi görecek diye bir an şübhe ettim.

"Haklısın." Bir kaç dakika sessizlikden sonra söylediği söz bu oldu ama yine dakikalarca sessiz kaldıkdan sonra konuşdu. Sanki gözleri bana bakıyor ama kafasında kendisiyle yoğun bir konuşmada gibi. "Endişelendim sadece." Elinde bir içki olduğunu bardağı kafasına dikdiği an gördüm.

"Kendim hall ede bilirdim. Ve, beni tanımıyorsun bile, benim için neden endişe edesin ki?" Ne yapmağa çalışdığını ve neden yaptığını anlayamıyordum. Yüzünde mimik oynamasa da sarılarına çökmüş karanlıkda birçok duygular geçiyordu.

"Bilmiyorum." Boğazını temizleyip yine konuşdu. "Bilmiyorum." Ellerini ve omuzlarını da bilmiyorum der gibi haraket ettirdi. Birkaç dakika daha geçti ama biz sanki bir yarış içerisindeymişiz gibi gözlerimizi bir birimizin gözlerinden ayırmamışdık hala. Sanki ilk kim gözünü kaçırırsa o kaybeder.

Kapı tıkladıldığında istemsizce gözlerim kapıya kaydı. Önümdeki paxan tok sesiyle gel dediğinde, odaya barda onunla beraber olan adam geldi.

"Doktor geldi." Diye rusca konuşdu. Gözlerim yeniden paxana döndüğünde hala da üzerimden çekmemişdi sarılarını.

"Hadi." Diye ayağa kalktı ve önümde durup elini kalkmama yardım etmesi için bana uzattı. "Doktor gelmiş." İngilisce bana açıklama yaptı. Gözlerimi devirerek elini es geçip kendim kalktım. Yere bırakılmış spor ayakkabılarımı gördüm ama giymeden odanın kapısına doğru adımladım çıplak ayaklarımla.

Koyu renkler salonda da hakim idi. Yatak odasından çıktığımda önümde salon, sağ tarafda mutfak vardı. Sol duvar boylu boyuna kütüphane idi ve büyük bir terasa açılan kapılar vardı. Giriş kapısının da hemen sağında çalışma masası vardı.

"Kanepeye geç." Omzuma dokuna elle irkilsem de belli etmedim. Beni oturmam için kanepeye yönlendirdi.

Sehpanın üstüne ilk yardım çantası ve lazım olucak bir kase su ve havlu da vardı. Kapının önünde 2 koruma, onların da önünde hizmetçi olduğu anlaşılan 50li yaşlarından bir kadın duruyordu. Pakhan da kanepeye oturduğunda yanından ayrılmayan diğer koruması hemen yanıbaşındaydı. Pakhan odaya geçtiklerinde doktor dahil herkes baş selamı verdi saygıyla.

KAUDUPULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin