"Ben bu hayatı istemedim.."
"Üzgünüm malysh, seni ben yanımda istedim.."
"Sen katilsin.."
"Bir tek senin olmayacağım.."
"Senden nefret ediyorum!"
"Seni sonsuz bir aşkla seviyorum lyubov moya!"
OKUNULMASI GEREK!
NOT1: Hikayenin isminin anlamını geçti...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yeniden hello, ve bir daha hellooo.. İyiokumalar.....
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
~Alsu~
"Ne?" Şaşkınlıkdan ağzım bir karış açık kalmışdı. Evlenmek mi? Benimle evlenmek mi istiyor? Salak mı bu? Ağzımı kapayıp biraz daha öne oturdum. Birkaç saniyelik gözlerimi kapayıp kendime gelmeye çalışdım.
"Evet evlilik. Şu iki insanın hayatlarını birleştirmesi hani. Aşklar, öpücükler, seviş.."
"Tamam.. tamam. Biliyorum evliliğin ne olduğunu." Dalga geçiyor bir de benimle manyak. "Evlenmek nerden çıktı ki? Neden evlenmek?" Rahatlığını bozmadan eğilip bardağını aldı ve suyunu yudumlamaya başladı. Rahat gözüküyordu ama hiç de öğle değildi. İşim insanların mimik ve hisleri üzerine olduğu için onun mimiklerini ve haraketlerini anlaya biliyordum. Heyecanlıydı. Evet, heyecanlı ve endişeli. Yeniden geriye yaslandı rahatca.
"Açık konuşalım malysh. Ben sana benim ol dersem, kabul etmeyeceksin. Çünkü sizin dininizde bu günah." Ne diyordu, ne dini ya, konu nereye varacak böyle.. "O yüzden en iyi yolla hem bana hem de sana yarayacak bir sözleşme hazırladım. İsmi de evlilik sözleşmesi oluyor. Bu sözleşmeyle hem benim istediğim olucak, yani tamamen bana aid olucaksın. Hem de senin istediğin olucak. Hem arkadaşının çocuğu yaşayacak, hem de.. " dikkatle ona bakıyordum sözünü tamamlaması için. Cümlesini yarım bırakıp öne eğildi "hem de, ben ve adamlarım emrinde olucak. Benim imperatorluğumda koroleva* olucaksın."
"Bana büyük şeyler veriyorsun. Hem 1 milyon dolar, hem imperatorluğunun hanımı olmak. Bana nasıl bu kadar güvene biliyorsun?" Sorumdan sonra birkaç dakika sessiz kalmışdı.
"Sana, sadece güvenmek istiyorum."
"Ve karşılığında yalnız beni istiyorsun."
"Senin hayatını istiyorum. Benim olmanı, benimle yaşamanı, benimle yaşlanmanı istiyorum. Senden sadece bir aile istiyorum. Ve bana asla ihanet etmemeni istiyorum. Bence senden istediklerim daha zor şeyler." Haklı gibi duruyordu ama haklı mıydı?
"Peki sana ait olucam derken?" Sorumla dudakları kıvrılmışdı. Beklediği soru galiba.
"Yani bebeğim, ruhun da vucudun da benim olucak." Cevabıyla istemsizce hızlıca kollarımı kendime sardım.
"Nasıl ya.."
"Evet bebeğim. Öyle. Tam da düşündüğün gibi. Karı koca olucağız. Düğün gecemiz olucak. İhtiyaçlarımızı karşılayacayız." Utanma yok mu bunda? Hele sırıtıyordu da. Manyak adam. Kendi ihtiyaçları için istiyor resmen ya.
"Bir birimizi yeni tanıyoruz. Ve aramızda bundan başka da bir ilişki yok. Benim, öyle hemen kendimi sana açacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun. Bizim ilk önce bir birimizi tanımamız, bir birimize alışmamız çok zaman alıcak. Zorluklar olucak. Bunlardan emin misin?" Kendimi bozmadan konuşdum.
