~21~

316 27 3
                                    

İyi eğlenceler arkadaşlar.
Hikayeni beğeniyor musunuz gerçekten de?🙃

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

~1 hafta sonra~

Sakin geçen günlerin sonunda gözümü rahatsız eden gün işığı nedeniyle yataktan kalktım. Pencereden dışarıdaki terasda cıvıl cıvıl öten kuşlara bakıyordum.
Viktorun duyduklarımızdan sonra benimle arasına sınır çekeceğinden korksam da aramızda kötülecek hiç bir şey olmadı. Ama bu sıralar o kadar çalışıyordu ki, yüzünü çok az görüyordum. Bir planı olduğunu biliyordum. Bir şey yapacakdı ama ne yapacakdı artık o kadar bilgim yoktu. Sormaya da korkuyordum gerçi. Ama öğrenmeyi de çok istiyordum.

Bu mevzuyla ilgili sadece o geceden sonra uyumaya hazırlanırken bana söylediği bir kaç cümle olmuşdu.

"Alsum, bir ricam olucak. Lütfen ben tüm olacakları önleyene kadar evden çıkmanı istemiyorum. Svetlerle ne zaman görüşmek istersen onları getirtirim buraya. Ne istersen kargoyla sipariş ver. Adamlarım da her zaman emrine amade zaten. Ben de öyle. Bir de şu iş mevzusunu bu olaylar bitene kadar erteleyelim. Lütfen. Olur mu malysh?"

Ben de sadece kabul etmişdim. Başka ne yapa bilirdim ki.. Benim hayatımla oynamak istediklerini duymuşduk. Bundan sonra şu sıralar dışarı çıkmam kendi hayatım için tehlikeli olur. Üf ya, benim şu dünyaya karışmamam gerekiyordu. Gün işığıyla parıltısı dikkatimi çeken yüzüğüme baktığımda ise artık bu düşünce için geç kaldığımı anladım.

Saate baktığımda 7ni 20 geçiyordu. En son bir saat önce Viktor kalkıp çalışma odasına indiğinde saate bakmışdım. Hiç kalkmak istemiyordum. Üstümde öyle bir halsizlik ve yorgunluk vardı ki, anlatamam. Reglim de yaklaşıyordu. Çok da uykuluydum. Biraz daha uyusam çok güzel olurdu. Bir sabah da herkesle beraber kahvaltı yapmayayım nolucak sanki.

Kendimi yeniden yatağa atmak isterken ağzıma kadar gelen mide suyumla kendimi zor tutup yataktan inerek banyoya koşdum. Halsiz vucudum mümkünmüş gibi daha da halsizleşirken oradaca düşüp kalmak istiyordum. Ama kendimi toparlayıp elimi yüzümü yıkadım. Naneli diş macunu ile çokca ağzımı yakaladım. Midemdeki bulantı beni daha çok rahatsız ederken en iyisi inip bir şeyler yemem olduğunu düşünüyordum. Hiç üstümdeki pijamaları da çıkarmak istemiyordum. Hastalıklı hiss ediyordum kendimi. Geçen gün de tansiyonum düşmüşdü. Grip mi oluyorum, garip bir virus mu kapmışım anlayamadım. Telefonu açıp Mariaya bana sade bir kahvaltı yapıp odaya çıkarmasını istedim. Telefonu bırakıp su içmek için bardağa uzandığım sırada gözlerimin bulanıklaşmasıyla tutunacak bir yer bulamadan sırtım ve kafam sertçe döşemeye çarptı. Göz kapaklarım ağırlaşırken bir karanlığa çekiliyormuş gibi hiss ediyordum kendimi..

~~~~

"Kendine geliyor galiba." Yatakda olduğumu anlamışdım. Ama duyduğum sesin kime ait olduğunu anlayamamışdım. Bir erkek sesiydi. Belki de 40larında gibi.

Saçlarımda birinin dokunuşu vardı. Bu Viktordan başkası değildi, eminim. İri eli saçlarımda dolaşıyordu. Bana birisinin böyle dokunmasına izin vermezdi biliyorum.

Parmaklarımı kıpırdattım. Göz kapaklarımı kaldırmak istiyordum, etrafımdakilere bakmak istiyordum ama üstümdeki ağırlıkla bu mümkün değildi.

"Ne oldu ki birden, kim buldu onu?" Bu Vasilinin sesiydi. Sesindeki endişe nerden baksan anlaşılırdı. Hep şakacı halde konuşan sesi, şimdi oldukca ciddi tonlamada idi.

KAUDUPULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin