~7~

973 61 16
                                    

Hellooo

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hellooo.. Yeni bölümle karşınızdayımm..
Bu kitabı daha çok sevdim, umarım diğer kitaplarım benden küsmez. 🥺

Diğer kitaplarımı da görmüşmüydünüz? Çok güzeller onlar da..😻

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Parmakları yüzümdeki yaralarda gezinmeye başladığında ne yapacağımı şaşırmışdım. Son söylediği sözlerse tamamen kafamın donmasına neden oluyordu. Nasıl olur da 2 günde bana bu kadar bağlanıyor? Bu yaptıkları neden? Neden bırakmak istemiyor beni? Gerçekten bana ilk görüşde aşık ola bilir mi? Kafamdaki sorulara o kadar dalmışım ki, yüzümdeki yaralarda dudaklarını hiss ettiğimde kendime geldim. Alnımdaki yaradan sonra yanağımdaki yaraya yavaşca dudaklarını bastırdı. Biraz daha eğildiğinde dudağımdaki yaranı öpeceğini anlayıp hemen geri durdum.

"Bu kadar yeter!" Kollarından çıkıp yatağın diğer tarafına gittim. Gözleri çaresizce bana bakıyordu. "Güller için teşekkür ederim ama al diye değil, rengi anla diye öyle demişdim. Ve her şey iyiyse beni evime götürmeni istiyorum. Hem de hemen." Sözlerimi bitirdiğimde gözlerini kapayıp parmaklarıyla burun kemiğini sıktı.

"Başka bir şey istesen olur mu?" O kadar rahattı ki, ve o kadar anlamsız davranıyordu ki, sinrim her geçen dakika daha da artıyordu.

"Olmaz tabiki de! Eve gitmek istiyorum. Bitti her şey. O duruma düşmeme neden olduğuna rağmen beni kurtardığın için ben de seni kurtardım. Artık çık hayatımdan." Sonlara doğru sesim kısılmışdı. Gerkeçten artık sıkılmışdım. Eve gitmek istiyordum. Takıntılı biri olduğu belliydi ve bu beni korkutuyordu. Kurtulmak istiyordum ondan.

Hiçbir şey demeden kalktı ve odadan çıktı. Elimdeki buketi yatağa bırakıp ben de arkasıyca gittim. Ceketini kanepeye fırlatıp mutfak tezgahına adımladı ve bardağa viski doldurub kafasına dikdi. Sonra bir bardak daha. Bir bardak daha.

"Lütfen. Beni evime götürür müsün?" Sesimi duymasıyla bardağı bırakıp viski şişesini kafasına dikdi. Birkaç büyük yudum alıp şişeyi önündeki duvara fırlattı. Aniden yaptığı şeyle çığlık atıp zıplamışdım korkudan.

"Her şeye sahipim. Hem de her şeye." Boğuk sesini duymamla ona döndüm. "İstediğim yeni şeyler olursa onlara da anında sahip olurum." Bana dönüp yavaş adımlarla önüme geldi. Aramızdaki hatrı sayılır boy farkından yüzünü görmem için kafamı kaldırdım. "Peki.. neden sana sahip olamıyorum, hm? Söylesene. Seni o kadar çok istiyorum ki.. Peki neden sana sahip olmama izin vermiyorsun?!" Sona doğru bağırmaya başladı. Öyle çok korkmaya başladım ki, tüm vucudum titriyordu. "Söyle! Neden? Neden benden gitmek istiyorsun? Sana dokunamıyorum, zarar vermiyorum! Sana yaklaşamıyorum bile korkarsın diye, neden bu kadar gitmek istiyorsun benden?!" Bu kez sesi kısılsa da artık çok geçti. Nefes alış verişlerim çokdan düzensiz hal almış ve ciğerlerim daha çok hava için bana yalvarmaya başlamışlardı bile. "Cevap ver bana!" Yeniden sesini yükseltti ve son cümleyi bir kaç kez tekrar ederek üstüme doğru gelmeye başladığında istemsizce geriye adımladım hızla. Sırtım duvara yaslandığında tamamen nefesiz kalmış gibi hızlıca nefes almaya çalışıyordum. Ve bunu fark etmiş olucak ki, sanki tüm sinri uçdu biranda. Yüz hatları yumuşadı. Aradaki 2 adımlık mesafeyi hızla kapattığında korkuyla daha da geri gitmek istedim ama nafile. Sıkışmıştım. Hızlıca beni kucağına aldığında ondan kurtulmaya çalıştım. Yatağa oturup kucağında beni tutmaya çalışarak komodinden astım ilacımı alıp hızlıca dudaklarıma dayadı.

KAUDUPULHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin