Adam daha önce gördüğü bu kızı şimdi daha yakından görüyordu.
Eren Başkomiserin kızı Tuğçe ismini sıkça duyuyordu.
Bulduğu ince ipuçları gerçekten takdir edilecek tarzdaydı.
Peki bir kız bu kadar zeki olduğu için mi Efe'nin aklından çıkmıyordu. Onu bu denli merak ediyordu.
Bugün onu izlemişti. Yanındaki savcılar, polisler onları umursamadan sadece onu izlemişti.
Zekasına mı hayran kalmıştı? Yoksa yeşil gözlerine mi?
O kadar çok izlemişti ki kızı tepkilerini, yüz ifadelerini neredeyse ezberlemişti.
Hep toplu olan saçları bugün açıktı. Neredeyse beline kadar iniyordu.
Kendini toparlayıp uyumaya çalıştı. Yarın yine kızı görecekti.
Hayır sadece kız polisti ve onun yarın orada olması gerekiyordu.
Sabah olduğunda Ilgaz savcıdan gelen telefon ile direk emniyete geçmişti.
Gözleri kızı arıyordu ama bir yandan da yaşadığını öğrendikleri küçük kızı bulmak için uğraşıyorlardı.
Tuğçe heyecanla içeri girdi. Kesin yine bi ipucu yakalamıştı.
"Savcım buldum"
Tuğçe'nin kurduğu cümle ile herkes onun peşine takıldı.
Nihayet bir iz bulmuşlardı. Saatler geçmişti.
Zor bir süreçti ve nihayet Ilgaz ve Ceylin kızları ile geliyordu.
Eren, Efe savcının yanına gelip yakalanan süpheliye dair bilgi vermişti.
Onu aşağıya götürmelerini söyleyip beklemeye başladı.
Kulağına gelen gülme sesi ile Tuğçe'den geldiğini anlamıştı. Kendi kendine gülümsedi.
Arkasını döndü. Tuğçe Heyecanlıydı çünkü gözlerini tek bir noktaya sabitlemiş ve dudağını dişinin arasına sıkıştırmıştı.
Efe kıza bakarken ne ara bu kadar çok onu ezberleyebildiğini düşündü.
Kızın arkaya doğru döneceğini farkedince hemen yüzünü çevirdi.
Olaylar durmak bilmiyordu. Ertesi gün Efe yine Başkomiserin odasındaydı.
Karşısındaki meslektaşının ifadesini alıyordu. Birazdan olay aydınlığa kavuşacaktı. Delil yoldaydı.
Kapı sesini duyunca arkasını bile dönmemişti. Delili getiren memur gelmiştir diye düşündü
Tuğçe'nin heyecanlı sesini duyar duymaz başını çevirdi ve onunla göz göze geldi.
Heyecanla kurduğu yanlış cümleler hoşuna gitmişti. Bakışlarını kızdan çekemiyordu.
Tuğçe bir hata yaptığının farkına varınca derhal oradan uzaklaşmıştı.
Efe'de böylece işine odaklanabilecekti. Tuğçe ile çalışmayı sevmişti yani herhalde öyleydi.
Yine eve gittiğinde yatağına uzanmış kızı düşünüyordu.
Günlerdir uzaktan her halini izlediği kızı gözlerinin önüne getiriyordu.
Onu gerçekten günlerdir uzaktan izliyordu.
Yaklaşmak istese de onu kendi ağzından tanımak iste de Efe böyle şeylere alışkın değildi.
Sadece sevgi evinde köşede ağlayan küçük çocuklara yaklaşabiliyordu.