Neredeyse bir aydır hastanede yaşıyordu Efe savcı başkomiseri ile nöbetleşe kalsalar da ikisi de geceleyin evlerine gitmek yerine arabada yatıyordu.
Bu akşam nöbet sırası başkomiserdeydi ancak o da gitmeyecekti, Tuğçe'nin arkadaşı Parla ısrar etmiş bu gece kız kıza takılacaklardı.
Başkomiser bu akşam için arkadaşı ile plan yapmıştı. Efeyi de davet etmişler ancak o gitmek istememişti.
Adliyeden çıkıp arabasına bindi. Bugün sevgilisi ile pek fazla konuşamamıştı, işleri yoğundu.
Onu son aradığında sevgilisi telefonun ucundan ona 'İş beklemiyor sayın savcım' demişti.
Doğruydu. Baktığı dosya hayli karışıktı, ilk başlarda basit bir okul zehirlenmesi olarak düşünse de işin içine eski okul çalışanları dahil olmuş bir intikam mevzusuna dönmüştü.
Buna çocukların alet edilmesi gerçekten can sıkıcıydı. Yol boyunca bunu düşünecekti ama aklı yine sevgilisine kaydı.
Arkadaşı ile zaman geçirmek istemesi çok normaldi. Çınar yanına geldiğinde onun gözlerindeki mutluluğu görmekte öyle
Tuğçesi öyle bir insandı ki herkes onu çok seviyordu. Hastanede bekledikleri ilk günler aklına geldi.
Hemen koşa koşa gelen Ilgaz ve Ceylin benzer bir korku yaşamışlardı küçük kızlarında, başkomiseri sarıp sarmalamışlar hem arkadaşları hem de Tuğçe için gözyaşları dökmüşlerdi.
Ardından bir kaç aydır tanıdığını bildiği komiser gelmişti.
Belki suçluluk hissediyordu ama adamın korkusu da aşikardı.
Hep ters düştüklerini bildiği mesai arkadaşı koskoca adam belki yol boyunca ağlamıştı.
Tuğçe'nin hep 'bizim tanışma hikayemiz çok farklı' dediği Umut komiserde hayli üzgündü. Hatta bir kaç gün o da hastanede sabahlamıştı.
Haberi alır almaz hastaneye büyük bir kalabalık doluşmuştu mesela, seksenli yaşlarında olan beyaz saçlı adam uyumadan dualarla sabahladı Tuğçe için
Her zaman makyajlı ve sert görünümlü olan sarı saçlı kadın, makyajsız şiş gözleri ile bekledi.
'Kendi kızım gibidir' diyen Osman, bir gün olsun ayrılmamıştı hastaneden hem Tuğçe için hem de Efe için, ona zorla su içirmiş uyuması için çeşitli yollar denemişti.
Minik bir kız çocuğu olan Mercan, en güzel oyuncaklardan birini göndermişti ona
İlk kez adliyede gördüğü Defne Tuğçeyi anlatmıştı Efe'ye
''Tuğçe aslandır'' demişti ergen lügatı ile
Tuğçe uyandığı günden itibaren hastaneye kap kap yemek taşıyan yaşlı kadın, Tuğçeye bir anne edası ile yaklaşıyordu.
Her şeyi bırakıp onlarla birlikte hastanede yaşayan Parla, Tuğçe ile olan ilişkilerini bir türlü çözemediğini düşünürdü Efe hep
Belki de arkadaşlık böyle bir şeydi. Doğrusunu da yanlışını da açıkça yüzüne vurmaktı.
Herkesin kalbine dokunan bir sevgilisi vardı Efe'nin herkesin sevdiği, herkesin kıymet verdiği biriydi.
Tuğçenin iki yıl önce kaybettiği annesini düşündü. Şimdi yanında olsa, o da kızını sarıp sarmalasaydı.
Annenin yerini biri alabilir miydi bilmiyordu Efe tek bildiği şey Tuğçeye bunu asla hissettirmeyecek oluşuydu.
Evinin önüne gelince park etti arabasını şimdi eve çıkacaktı, önce bir duş alacak sonra da üzerini değiştirip hastaneye gidecekti.