Gözlerini yavaş yavaş araladığında başının ağrıdığını anladı. Yanlış bir saatte uyumuştu.
Akşam olmadan uyumuş akşam uyanmıştı. Elini yüzünün altından çekip başına koymak istediğinde parmağı saçlarına takıldı.
Kıvırcık saçlarına buna alışamamıştı. Saçını çekiştirdiği için canı biraz yanmıştı.
Diğer eli ile saçını kurtarıp elini gözünün önüne getirdi.
Evin sarı ışığında parlıyordu, gündüzleri güneşte de parlıyordu. Bu yüzük hep parlıyordu.
İki haftayı geçkin bir süredir yüzüğü ile yaşamaya alışmaya çalışıyordu.
Her ne kadar yüzüğü parmağında olsa da aklı kolyesindeydi.
O kolyenin hissettirdiği şeyleri seviyordu. Onu özlüyordu.
Babası da Efe de onu almak için çok uğraşmıştı ama bitmek bilmeyen prosedürler vardı. Hala bekliyordu.
Gözleri ışıktan acımıştı. Bahar gelmiş olmasına rağmen muhtemelen Efe'nin üzerine örttüğü kalın örtüyü açtı.
Sıcaktı. Eli ile yüzün kapatıp sıvazladı yüzüğün soğuk metali yüzüne temas etmişti.
Aklına gelen bazı büyük konuşmaları ile kendini tutamamış gülmeye başlamıştı.
Mutfaktan sesleri duyup içeri gelen Efe ile göz göze geldi.
Efenin tuhaf bakışlarını görünce daha da gülmüştü.
"Delirmedim merak etme, aklıma komik bir şey geldi."
Yattığı yerden doğrulup bu defa başını koltuğa yasladı.
Efe yavaş adımlarla yanına gelip kalın örtüyü iyice kenara çekti.
"Neymiş o çok komik şey?"
Tuğçe yeniden gülmeye başlamıştı. Efe onun gülüşünü yine en güzel bakışı ile izliyordu.
"Çok değil bir kaç ay önce bizimkilerin nişanını kutlarken bir cümle kurmuştum"
Efe Tuğçenin yüzüne düşen kıvırcıklarını yüzünden çekti.
"Nasıl bir cümle?"
Tuğçe gülmesini bitirmeden girdi cümleye
"Otuzumdan önce yüzük falan takmam, diye bir cümleydi. Az önce parmağımdaki yüzükle kavga ettim resmen"
Gülen taraf bu defa Efe olmuştu. Elini kızın sağ elini alıp yüzüğünü sevdi.
Yüzündeki munzur gülümseme ile kızın gözlerine baktı.
"Peki, size bu sözünüzü yutturmuş olmam iyi bir şey mi?"
Tuğçe diğer elini kaldırıp Efe'nin yüzüne koydu. Şu an konuşamayacaktı.
Dolu gözleri ile başını salladı. Efe hemen buğulanan gözleri görünce uzanıp tuttuğu eli öptü.
"Seni ilk gördüğüm anda anlamıştım"
"Neyi?"
"Hayatımdan hiç çıkmayacağını, yani sen beni görmesen bile bilmeden benim hayatımda olurdun."
Tuğçe yüzünü sevdiği adama uzun uzun baktı.
"Bende emindim, elini tuttuğumda asla ellerimizin ayrılmayacağından"
İkisi de başlarını yasladığı koltukta birbirlerine bakıyordu.
Efe kızın gözlerinden gözlerini çekemiyordu. Sabahtan beri bir şey yememiş olduğunu bildiği için ona harika şeyler hazırlamıştı.