11. EV ZİNDANI

108 9 0
                                    

Odamdan hala izinsiz çıkamayalı 3 hafta olmuştu. Bu durum beni iyicene sinirlendirmişken bugün haftalar sonra kapı bir günde yemek dışında iki kez açıldı. Emre. Abisini savunmalıydı tabi haklı olarak.

"Eylem biraz konuşabilir miyiz ?" deyince cevap vermedim. Herkese tavrım netti kusura bakmasınlar. Bana ettiklerinin yanında bir de onlara tabii diyecek halim yoktu. Köşedeki koltukta otururken karşımdaki yatağın ayak kısmına geçip oturdu kapıyı kapattıktan sonra.

"Yıldız abime ilaç vermiş. Kendisi kimyasal bir şirkette çalışıyor. Ney verdi bilmiyoruz ama onu konuşturduk biraz. Verdiği ilaç yan etki yapmış."

Güldüm sessizce duruşumu hiç bozmadan. "Bu sana komik gelebilir. Ama Yıldız iyi bir kimyacı yani böyle şeyler yapabilmesi normal. Abime doktor normal bir antidepresan gibi birşey verdi. 2 haftadır normal neyseki."

Sessizliğimi masum bir cana bozdum. "Bebek nasıl ?" diye sordum. Emre cebinden bir fotoğraf çıkarttı. Bana uzatınca elinden alıp fotoğrafa baktım. Bebeğin ultrason görüntüsüydü bunlar.

"Ne kadar oldu. 2 aylık oldumu ?"

"Oldu sanırım bilmiyorum tam." İçime düşen endişeyle Emre'ye bakıp "doğumunda bende yanında olmak istiyorum. O gün ben de hastaneye gelmek istiyorum. Burda haftalar geçirdim eminim Turgut aylar geçirmemde itiraz etmez." dedim.

"Çıkarıcak elbet. Seni burada tutamaz. Hem ben gideyim artık. Geçmiş olsun." Odadan çıkmasıyla elimdeki fotoğrafa baktım tekrar. Ben Turgut'u hapisten çıkartmıştım. Ama o beni tıkmıştı bu eve. Burada kaldıkça delirecek gibi hissetmem daha da korkutuyordu beni. Keşke babam çıkıp gelseydi diyordum bazen. Ama ölü bir adam çıkıp gelemezdi ki.

Dışarıyı seyrederken elimdeki fotoğrafı kaybetme pahasıyla sımsıkı tutuyordum. O bebeğin tek şansı babasıydı. Annesi bile kötü taraftayken nasıl büyüyecekti bilmiyordum.

Başıma giren ağrıyla kalkıp balkona çıktım. Kilitli yüksek demirlik koymakta ayrı bir manyaklıktı. Ne sanıyorlardı 5. kattan kendimi aşağı atacağımı felan mı... Ayrıca 5 katlı malikhane ne ya. 2 kat neyine yetmiyordu insanların anlamıyordum.

Temiz havayı iyicene içime çekerken birden hapşurmamla içeri girdim. Soğuk kapmıştım iki dakikada. Balkon kapısını kapatıp yatağın içine girdim. Akşam saati olmuştu gene ve uykum daha çabuk gelmeye başlamıştı. Belki biraz kafam dağılır, rahatlarım umuduyla gözlerimi kapattım.

TURGUT'DAN

Onu seviyor muydun sevmiyor muydun bilmiyordum. Ama ondan kesinlikle bir veliahtım olması gerekiyordu. Yıllardır öldüremediğim babamın ölebilmesi birtek buna bağlıydı.

Parmağını kırdığım an aklıma geldikçe deliriyordum. Yıldızı saçlarıyla boğduğum gün Eylem'in benden ilk kez gerçekten nefret ettiği gündü benim için. En başında hatayı ben yapmıştım. Yıldız'la işkolik bir iş insanı gibi davranarak Eylem'i ona tanıştırmamış ve şüphe etmeden önüme koyduğu içkiyi içmiştim.

Ne yapıyor acaba diye sürekli düşünmek beni deli etmeye devam ederken Emre önüme bir hap bırakınca alıp içtim. "Ne diyor ?" diye sordum Emre'ye.

"Abi...O kız o odada durduğu sürece gerçek anlamda geliyorlar ona. Komik olmayan, normal olmayan şeylere gülmesi normal değil."

"Bebek fotoğrafını verdin mi ?"

"Evet. Doğumunda yanında olmak istiyor ama Meyra-"

"Meyra karar veremez buna. Tabii ki de gitmek isterse gider. Hatanın bende olduğunu doğumdan sonra ögrenecek ayrıca. Şimdilik Eylem benim onu aldatıyormuşum gibi olduğunu bilsin yeter."

BEN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin