Merhaba!!
İyi okumalar dilerim ballı çöreklerim 🫶🏻❤️🔥
~ Cehennemin dibi ~
"Her şeye inat. Bu karanlık yolda bana ışık olup yolumu aydınlatmaya ne dersin?"
Hani böyle her şey tadında ve yolun da olur ya. Sonra buna kapılırsın, her zaman böyle güzel gidecek sanırsın hatta hayaller kurarsın, mutlu ve huzurlu hissedersin ama öyle bir zaman gelir ki bütün bu hissettiğin her şeyi alıp gider ve sen ortada duyguların senden kopartıldığı için duygusuz kalırsın. Ne yapacağını bilmezsin, kimse ile konuşmazsın, kendi karanlığına çekilir ve orada hapis kalıp çok sevdiğin insanlar elinden kayıp gittiğine şahit olursun ama elinden hiçbir şey gelmez. Çabalamak istersin yine olmaz. Çünkü karşı taraftaki insanların bir şeyler yapmadığını görür ve fark edersin. Bu yüzden de çabalamak istemezsin. Tam şu an böyle hissediyorum. Keşke güzel grubumuz dağılmasaydı. Ama dağıldı işte...
Şimdi herkes kendince farklı taraflardaydı. Böyle olmasını ben istemedim. Ama görüyorum da benden hariç kimsenin umurunda bile değildi. Biz hangi ara böyle olmuştuk? Ne güzel bu yeri araştırıyorduk grupça ama şu an herkes unutmuştu. 'Neyse Ayza tek başına yaparsın sen de...' iç sesim de araya girmezse olmazdı. Ben düşüncelerimle dibe batmışken bir ses tarafından odaklanmam bozulmuştu.
"Ayza hadi bir şeyler yemelisin yoksa açlıktan öleceksin." dedi Toprak. "Hey güzellik nereye daldın böyle..." diyerek tekrar konuştu.
Sabah kahvaltısını ben, Derin, Nehir ve Toprak hep birlikte yapıyorduk. Kızlarda benim olduğum tarafa gelmişti. Nehir zaten gelmek zorunda çünkü Toprakla kuzenlerdi. Derin de bizi yalnız bırakmamak için gelmişti. Mirza ve Efken ise tek başına kalmışlardı.
"Canımın bir şeyler yemek istemediğini keşke önceden bilseydim almazdım yiyecekleri..." dedim. Doğru düzgün direncim bile yoktu.
"Olur mu öyle şey? Tabağın bitecek." elini terlik gibi yaparak bana baktı ve hep birlikte güldük. Toprak komik çocuk ama artık erkeklerin iyi olduğunu düşünmüyorum. Sürekli hayal kırıklığına uğramaktan yoruldum diyorum yine biri hayal kırıklığına uğratıyorlar. Lütfen gerçek arkadaşlar olmayacaksanız insanların hayatına girerek onları üzmeyin sadece gerçek dostlar olun. Sahte ve ikiyüzlü insanlar olmayın.
"Peki, tamam kabul biraz yesem iyi olacak yoksa Toprak terlik geliyor, der." deyip hafiften güldüm.
"Helal olsun kuzen biz on saat yalvarsak ta kabul etmezdi." Nehir kuzenin omzuna eli ile vurur ve gülerek bana bakar.
"Gerçekten de haa! Nehir haklı. Hee şöyle biraz gül yaa. Sonuçta gemilerin batmadı." Derin de Nehir'in avukatı gibi hemen destek çıkıyor. Hayırdır bunlara gene bir şeyler imada bulunuyor gibilerdi. Neyse kokusu yakın da çıkar.
"Aman bir şeyler yedik ve güldük diye hemen laf edin" diye söylendim. O an ise içeriğe Mirza ve Efken girerler. Onları görünce gülmekten vazgeçip önüme döndüm.
O ikisini sadece ben değil bizimkiler de görmüştü. Bizim masanın tam karşısına geçip oturdular. Artık bizden ayrı takılıyorlardı. Yüzleri ise gergin ve sinir dolulardı. Acaba hala bana mı kızgındı? Yani kızgın olmasını gerektiren bir durum yoktu. Asıl benim öfkeli ve sinirli olmam lazımdı ama bizimkiler sağ olsun güldürmüşlerdi. 'Neyse önüne dön Ayza' yine iç sesimle kendimi durdurmuştum.
Bizimkiler kendi araların da konuşurken önüm de duran tabaktan yemek yemeye çalışıyordum. Gözlerim birden Mirza'yı buldu. Ona baktım ve ben de her şey durdu. Ona çok yakın olup ama bir o kadar da uzak olmak kadar kötü bir şey yoktu. Tam karşım da oturuyor ama yanına gidemiyorum. Onunla sohbet etmek istiyorum ama yapamıyorum. Onunla birlikte olmak istiyorum ama artık imkansız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Ardına Bak
Novela Juvenil"Her şeye inat. Bu karanlık yolda bana ışık olup, yolumu aydınlatmaya ne dersin?" Ayza, sıradan ve normal bir hayata sahip genç bir kızdı. Ailesi ile birlikte Ankara'da yaşıyordu. Tek arkadaşı ise sevgilisiydi. Buraya kadar her şey normal asıl mese...