1. Zincir ve Alev

85 10 34
                                    



BU HİKAYEDE YAZAN HER ŞEY HAYAL ÜRÜNÜDÜR



21 Nisan 2023 Kars


Yoğun sisin ve mermi seslerinin arasında, önümden koşan Okan'ın peşinden gittiğimde, gözüme ilk çarpan ona doğrultulmuş silahtı. O gözü kararmış bir şekilde mermilerin arasında ilerlemeye çalışıyordu. Arkasından seslenmezsem teröristi farketmeyeceği aşikardı. 

"Okan! Siper al!" Okan'ın bana dönen gözlerinde gram korku yoktu. Bakışlarımı teröriste çevirdiğimde anladı nerde olduğunu. Tam önündeki sipere doğru koşarken düşman ateş etti. Mermi Okan'ın kolunu sıyırmıştı. Ufak bir acı ifadesi belli belirsiz görüldü  maskesi ile kapalı yüzünde. Bir kurşun onun gibi bir askeri indiremezdi zaten. Kendimi onun yanına atarken diğer taraftan gelen düşmanları mermilemek durumundaydım aynı zamanda. Çok büyük yaralanmamıştı ama yaralı olduğu için yanında olmam daha tedbirli olacaktı. Arkamdan seslenen Zeynep'i duyana kadar oldukça yavaş ve kontrollü hareket ediyordum. Zaman aleyhime işliyordu resmen. 

"Sen git biz sizi koruyoruz." dediğinde yanında Yasemin belirdi. İkisi aynı anda yandan gelen hainleri vurduklarında sırıttılar. Ben ise önüme çıkan her bir hainin leşini alarak Okan'ın yanına vardım. O ise siperin arkasında mermi yağdırıyordu. 

"Sana kaç kere daha dememiz lazım tek gitme, acele etme diye!? Ölmeye oynuyorsun resmen ya!"  Üstüm olmasına rağmen Okan'a ya da diğerlerine resmi zamanlar dışında çok fazla komutanım demezdik. Sadece Volkan Komutanıma resmi hitap ederdik. Onun dışında hepimiz kardeş gibiydik. 

"Bunun hiç sırası değil Meva. Ölürsem de şehit olurum." Dediği gibi başını siperden uzatıp ateş etti. Birinin bu çocuğa yaşaması gerektiğini söylemesi lazımdı! Az bir süre sonra bende onun gibi pozisyon alarak ateş etmeye devam ettim. 

"Kimse sana şehit olma demiyor zaten Okan, sadece dikkatli ol diyoruz. Yaşatmak için yaşaman lazım, vatan için yaşaman lazım." İkimizde hainleri vururken yüzümüzde ıskalamamanın verdiği tebessüm vardı. Bir süre sonra sessizliği bozmam gereki. Yarasının kanı üniformasına bulaşmıştı. 

"Çok derin mi yaran?" diye sordum gözümü düşmandan ayırmadan.

"Hayır, sıyırıdı zaten. Bir şey yok."

"Acele etmenin bedeli bunlar hep. Gaza geliyorsun bazen. Daha dikkatli ol." derken sipere inmiştim. Çantamdan bez ve oksijenli su çıkarıp yarasına pansuman yapmaya başladım. 

"Ne yapıyorsun kızım!? Delirdin mi, sırası mı?" 

"Sus Okan, sus!" 

Bu sırada Volkan Komutanım yan siperimize gelmişti bize işaret ettiğinde emir alınmıştı. İçeri giriyorduk. En sevdiğim şeydi bu aksiyon. Vatanım için hain leşlerini alıyordum. Bu kutsal görev bana babamdan kalmıştı ve gururla yapıyordum. 

İçeri girmek için ayaklandığımız sırada kulağımıza dolan Yalın'ın sesi ile hepimiz durduk. 

"Komutanım içeride sizi tam olarak ne bekliyor?" sorusu bu ortamda bile hepimizde kahkaha isteği yaratmıştı. Yemin edebilirdim. Çok iyi bir nişancı olmasının yanı sıra bir o kadar da saftı. Bir de en kritik anlarda hep sorardı bu sorularını. 

Derin bir nefes verdi Volkan Komutanım. Yalın onun sabrını denemeye bayılıyordu resmen. Adamın başı zaten Okan ve aceleci tavrı ile oldukça dertteydi bir de Yalınla uğraşıyordu. 

İNTİKAMLA SİLİNEN GÖZYAŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin