(22.02.2024 Yazarın kendine doğum günü hediyesi 🎈🦋🍒)
🎶Zeyn Malik🎧Sia🎵Dusk Till Dawn🎶
Keyifli Okumalar 🦋
Ciğerlerim azgın bir nehrin derin sularıyla dolarken, nefesim keskin güz yelinin kılıcıyla paramparça olup, yüreğim kızgın yaz güneşinin ateşiyle kavruluyordu.
Göğüs kafesimi sıkıştıran, ciğerlerime yaşarken ölümü hissettiren acıyla açtım gözlerimi. Gördüğüm tek şey yıldızsız gökyüzünün küçük pencereden içeri sızarak aydınlattığı ahşap tavan ve hemen karşımdaki kızıl küllerle aydınlanan şöminenin üzerindeki Arden'in çizdiği karakalem portrem oldu.
Derin ve kesik kesik nefesler alarak ahşap yatakta doğrulduğum an karanlığın içinden sıcacık bir el parmaklarımı kavradı.
"İyi misin?"
Kül rengi bir çift gözle burun buruna olduğumu anladığımda uzun zamandır kendimce onu cezalandırmak için göğsüne başımı yaslamanın verdiği güvenden uzaklaştığımı fark ettim. Kalp atışım kulaklarımda yankılanmaya devam ederken hızla yataktan fırladım. Uyumadan önce pantolonumu çıkartmıştım ama neyseki iki beden büyük gelen Arden'e ait beyaz bir tişört hâlâ üzerimdeydi. Benim ardımdan o da oturduğu ahşap sandalyeden kalkıp hemen karşımda dikildi. Nefesini hissedebileceğim kadar yakınındaydı.
"B-be-n." Dikkatim öyle bir dağılmıştı ki adeta Arden'in cam gibi parlayan gözlerine hipnotize olmuştum.
"R-rüya." Diyebildim titrek sesimle. Daha önce birçok kez bana bu kadar yakın mesafede durmuştu ama şu an kalbim farklı atıyordu. Onun beni sevdiğini bilmek benim gözlerimi ondan kaçırmaya çalışmama ama aynı zamanda ona tutsak kalmamı istememe neden oluyordu.
"Şittt." Diye fısıldadı ince parmaklarını dudaklarımın üzerine bastırarak. Kalbim göğüs kafesimi zorlamaya devam ediyordu ama ilk defa onun bunu duyma ihtimali beni huzursuz etmedi. Sustum. Tıpkı onun istediği gibi derin bir sessizlik sardı gecenin karanlığında içinde kaybolduğumuz ağaçtan oyulma küçük evi. Parmağını indirip yüzünü yüzüme iyice yaklaştırdı ve "Nell," diye fısıldadı kulağıma belli belirsiz. "ateşin olduğunu söyledi."
Haklıydı. Kızlarla yaptığımız sohbetin sonunda kendimi iyi hissetmeyip yatağa kıvrılmıştım. Dudaklarımı eskisi gibi ona cevap vermek hiç susmamak için araladığımda Arden usulca geri çekilip dudağımın kenarına uzun soluklu ve nazik bir öpücük kondurdu. Geri çekilip gözlerini gözlerime diktiğinde ne ona tokat atacak nede devam etmesi için yalvaracak gücün vardı.
İnce dudakları usulca kıvrıldı.
"Ateşin düşmüş."
"Arden?" Güçlükle de olsa dudaklarım kıpırdadı.
"Biliyorum. Kötü bir rüya gördün ve belkide saatler hatta dakikalar içinde gerçekleşecek. Ama ben hiçbir şey duymak istemiyorum. Bugün olmaz bugü-"
Parmaklarımı dudaklarına bastırarak onu susturmayı başardım ve nihayet konuşacak gücü kendimde buldum.
"Bir insan hem sevilmek isteyip hemde sevilmekten ölesiye korkar mı?"
Alnı kırışıp kendini düşünmeye zorlandığında ona fırsat vermeden konuşmaya devam ettim.
"Ben korktum."
Pencereden içeri sızan ışık yüzünün bir kısmını aydınlatıyordu. Usulca parmaklarımı indirdim dudaklarından.
"Arden hem beni sevmeni isterken hemde olurda beni seversin diye ölesiye korktum ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRİSTAL KAN
Science FictionHiç gerçek olduğundan emin olduğun bir rüya gördün mü? Uyanamamaktan korktuğun bir rüyanın içinde buldun mu kendini? Peki hiç düşündün mü asıl rüya olan gerçeğinse? Ait olmadığını hissettiği bir dünyada yaşama tutunmasını sağlayan tek kişi çocukluk...