Okuduktan sonra oy vermeyi unutmayın lütfen :)
İnsanların konuşmalarına daha fazla katlanamadığım için elimdeki tepsiyi sinirden yere atıp yemekhanedeki herkese ters ters bakıp ordan hemen çıktım.Temiz hava almaya ihtiyacım vardı,yoksa elimden bir kaza çıkacaktı.Arkamdan gelen Efe'yi görünce onu üzmemek için doğru kelimeleri bulmaya çalıştım.
"Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var Efe sonra konuşalım lütfen "
"Ne halde olduğunu bildiğim için izin veriyorum ama sakın kavga falan etme git bir yerde sakinleş iyi oluncada bana haber ver."
Efe'nin en çok bu yönünü seviyordum.
Çok kolay empati kuran biriydi.Ona minnetle bakıp ordan uzaklaştım.
Geldiğim yer okulda en sevdiğim yerdi çok sessiz ve huzurlu hissediyordum burda.Her taraf ağaçlarla kaplıydı ve kuşların o muhteşem sesleri...
Bu çok iyi hissettiriyordu çimenlerin üzerine oturup derin derin nefesler aldım sakinleşmek için.
Tam olarak napmam gerektiğini bilmiyordum napsam insanlar bir daha bana öyle bakmaz,napsam eskisi gibi okulu sevebilirim,napsam mutlu olabilirim bilmiyorum.
Tek istediğim okulu güzelce bitirip ailemi gururlandırmak ama buna bile gücüm kalmamış gibi hissediyordum.
Ne kadar orda oturdum bilmiyorum ama hava kararmaya başlayınca geç olduğunu anlamıştım.
Kalkıp siyah kumaş pantolonumu düzeltip geri dönmek için evin yolunu tuttum o kadar yorgun hissediyordum ki hemen eve gitmek istiyordum.Oysa ne mutlu gelmiştim sabah. Ali ve Efe nerde olduğuma dair mesajlar attıklarını görünce kendimi daha kötü hissettim onları sürekli sıkıntıya sokup duruyordum.
Tek elle mesaj atmak zor olduğu için sesli mesaj attım üçlü gruba.
"İyiyim birazdan taksiye binip eve gicidem merak etmeyin"
Diye mesaj attım beni kendilerinin alabileceğini söyleselerde reddettim .
Fakülteden çıkıp bir taksiye binmek daha mantıklıydı.
Ama keşke gelip beni almalarını isteseydim.Onun yüzünü görmektense sabaha kadar orada oturmak bile daha mantıklı olurdu çünkü.
Erdal tam karşımda durmuş bana üstten üstten bakıyordu her zaman ki gibi.
Ama bu sefer onunla laf dalaşına falan girmek gibi bir hataya düşmiycektim ,onu yok saymak görmezden gelmek çok daha mantıklıydı.
Gözlerimi ondan çekip düz yürümeye devam ettim ama aniden sol kolumu tutup beni kendine çevirince neye uğradığımı şaşırdım.O bakışlarda neydi öyle?
Alçıda olan koluma bakıp bir iç çekti sanki kendi yapmamış gibi.Kolumu hızlıca ondan çekip bağırmaya başladım.Umursamiycam dediğim halde.
"Naptığıni sanıyorsun sen,beni sebepsizce dövmene rağmen seni görmezden gelmeye çalışıyorum bana yaptıklarına rağmen hala yüzsüzce yüzüme bakabiliyorsun ve elini kolunu sallayarak hiç bir bedel ödemeden dolaşıyorsun, bu sefer napıcaksın, Erdal Aslanoglu beni öldürmeyi mi düşünüyorsun yoksa!"
"Kes sesini sebepsizce diyor birde daha beterini yapmalıydım dua et katil değilim yoksa seni orda öldürürdüm acımadan!"
Duyduklarımla şoka girmiştim beni sebepsizce dövmediğini söylüyordu ve bu yaptıklarının hepsini hakketmişim gibi davranıyordu.Bu kadar acımasız olduğuna inanmak bile istemiyordum.
"Ne saçmalıyorsun sen"
diyebilmiştim sadece.
"Bilmemezlikten gelme bu seni gözümde dahada acınası ve iğrenç yapıyor."
En çok birinin karşısında ağlamaktan nefret ederdim ve Erdalın önünde ikinci defadır kendimi tutamıyorumdum. Gözümden akan yaşlara engel olamıyordum.
Bana böyle saf şekilde nefret duyması çok garipti eskidende sürekli kavga ederdik ama bana hiç böyle kinle ve nefretle bakmamıştı.
Bana böyle bakması canımı neden yakıyor onuda anlamamıştım.Benim düşmanımdı o tabi nefret edicekti benden,ama daha önce kavgalarda bile nerdeyse hiç canımı yakmadan vururdu. Ama o gün öyle dövmüştü ki sanki öldürmek istiyordu beni bu bakışlarıyla da bunu gösteriyordu.
Eskiden bana böyle bakmazdı. Daha yumuşak bakardı karşısında kendimi aciz ve güçsüz hissettirmeyen bir bakıştı.Eskiden öyle bakardı değil mi?
Vote ve yorum yapmayi unutmayın ki yazmaya hevesim olsun hadi by❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BONCUK[BXB]
RomanceHer şey üniversitenin belalı tipinin sevgilime yavşamasıyla başladı. İlk kitabım olduğu için çok fazla yazım hatası olucak rahatsız olanlar okumasın.