Okucak birşey yok kimse bölüm atmıyor artık :'(Fakülteden çıkarken kafamda bir sürü düşünce vardı; dersler,Erdal ,o gün yaşananlar... Tamamen bunlara odaklanmıştım ve adımlarımı bile nereye attığımı fark etmiyordum. Bu kadar dolu bir kafayla yürürken aniden biriyle çarpıştım Her şey bir anda oldu. Önüme bakmadan yürüdüğüm için sert bir bedene çarptım ve dengemi kaybedip yere kapaklandım.Yere düştüğümde, çarpmanın etkisiyle biraz başım dönüyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, çarpıştığım kişinin üstüne kahve dökmüş olduğumu fark ettim. İri yarı, sinirli görünüşlü adamın üzerine kahve sıçramıştı. Hızla yerden kalkıp özür dilemek istedim, ama adamın yüzündeki öfkeyi gördüğümde midemde bir yumru hissettim.
"Özür dilerim istemeden oldu."
Ama adam dediğim hiçbir şeye takmadı hatta bana aşağılayıcı şekilde bakmaya devam etti.
"Sen bu gömleğin fiyatını biliyormusun,Özür dileyince gömlek temizlenicekmi sanıyorsun?"
İyice öfkeleniyordum ama sakin olmaya çalıştım.
"Tamam parası neyse veririm yada kuru temizlemeye götürürüm sorun hallolur"
Söylediklerimle adamın aşağılayıcı bakışları dahada yoğunlaştı.
"Seni tanıyorum ve istesende parayı ödeyemiyceğini biliyorum.Sizin kıytırık kuru temizlenize vericek değilim. Gömleği atarım daha iyi."
Adamın söyledikleriyle iyice sinirlenmiştim.Resmen arkadaşları yanında diye ego kasmaya çalışıyordu böyle yapınca daha havalı olacağını sanıyordu ama ben bu kadar sabırlı biri değildim.
“Altı üstü bir gömlek, kahve döküldü diye ölmezsin herhalde!”
Diye sertçe cevap verdim. Bu sözlerim, adamın sinirlerini daha da harladı.Ne olduğunu bile anlamadan yumruk attı ve çeneme isabet etti. Yumruğun etkisiyle başım sarsıldı, gözlerim karardı. Kendime gelip ona Karşılık verdim; kendimi savunmak için hızla yumruklarımı salladım.İkimiz de kavganın içine sürüklendik, yumruklar havada uçuşurken etrafımızda insanlar bizi ayırmaya çalıştı. Kavga, aniden şiddetlendi ve etraftaki kalabalık bize müdahale etmeye çalıştı.
Aniden bir kol tarafından adamın elinden alındım ve kenara savruldum,savrulmanın etkisiyle yere düştüm gelen Erdal'dı.
Erdal’ın yüzü öfkeden kıpkırmızıydı. Gözleri, sinirle parlıyordu.Aniden adamın üstüne çullandı. Güçlü ve hiddetli yumruklarını adamın üstüne savuruyordu. Adam karşılık vermeye çalışsada her hamlesini boşa çıkarıyordu. Erdal, çevik hareketlerle adamın yumruklarını etkisiz hale getiriyor ve her defasında karşılık veriyordu.Bir anlık dengesizlikten faydalanan Erdal, adamın karnına sert bir tekme attı ve adamı geriye savurdu. Sinirle hareket eden Erdal, adamı yere serdi ve üzerine atılarak sertçe yüzüne vurmaya başladı.Kalabalıktan bazı insanlar, Erdal’ı adamın üstünden almaya çalıştı.
"Bırak onu, yeter!"
Diye bağırıyorlardı. Erdal, sinirle mücadele ederek adamı sıkı sıkıya tutuyordu ama kalabalığın baskısı giderek arttı. Birkaç kişi Erdal’ın kollarını ve omuzlarına tutarak onu adamın üstünden çekmeye çalıştı.Erdal, sinirle
“Bırakın beni!”
Diye bağırarak direnmeye devam etti. Sonunda, kalabalık Erdal’ı adamın üstünden çekmeyi başardı, ama Erdal’ın öfkesi hala yerindeydi.
Yerimden bile kıpırdayamadan donmuş bir şekilde kavgaya odaklanmıştım.
Benide döverken böyle mi görünüyordu.Bedenimden bir ürperti geçmişti.Erdal, geri çekilerek derin bir nefes aldı. Yüzündeki öfke, hala belirgindi. Erdal’ın sinirinin nasıl bir güç haline dönüştüğünü ve çevresindeki kalabalığın bile bu güç karşısında ne kadar etkisiz kaldığını görmek beni korkutmuştu.
Yerde otururken kafam karışıktı. Erdal’ın kavganın ortasında nasıl bu kadar öfkeli olduğunu ve adamı nasıl yere serdiğini hâlâ sindirememiştim. Derin bir nefes alıp kendime gelmeye çalışırken, Erdal’ın bana doğru yürüdüğünü fark ettim. Yüzündeki öfkenin yerini endişe almıştı.Erdal, yanıma gelip diz çöktü.
“İyi misin?”
Diye sordu. Sesindeki endişe, alıştığım birşey değildi.Soğukkanlı ve mesafeli tavrın aksine, oldukça içtendi. Onun bu kadar yakından ilgilendiğini görmek beni hem şaşırttı hem de biraz huzur verdi.
“Neden buradasın? Neden yardım ettin?”
Diye sordum.Erdal’ın yüzü bir an için değişti. Sinirli bir gülümseme belirdi, gözlerinde karışık bir ifade vardı.
“Bunu neden yaptığımı zaten biliyorsun,”
Sesi sinirli ve acılı bir ton taşıyordu.
Ellerini aniden çeneme gidince irkildim.
Adamın vurduğu vere yüzünü buruşturumuş sinirle bakıyordu."Ellerini kırmalıydım,onun"
Söyledikleri beni güldürmüştü,bana çok daha kötüsünü yapmıştı içimde tutamadan ona aynı şekilde söyledim.
"Merak etme daha önce dayaktan hastanelik bile oldum.Ama bak hayattayım."
Ona atıfta bulunduğumu anlayınca elini çenemden çekti.
Bir anda, öfke ve kaygıyla dolu bir kararlılıkla hareket etti. Kolumu sıkıca kavradı ve aniden yerimden kaldırdı. Sıkı sıkıya tuttuğu kolumla, beni sürükleyerek lüks arabasının yanına götürdü. Her adımda, hem sinir hem de endişe içinde olduğu beliydi.Arabanın kapısını açıp, beni içeri itti.
"Seni eve bırakıyorum,"
Sesinde yorgunluk ve öfke karışımı bir ton vardı.Karşı çıkmadım tek istedigim eve gitmekti.Erdal kendi kapısını açıp arabayı çalıştırınca kafamı cama çevirip akan yolu izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BONCUK[BXB]
RomanceHer şey üniversitenin belalı tipinin sevgilime yavşamasıyla başladı. İlk kitabım olduğu için çok fazla yazım hatası olucak rahatsız olanlar okumasın.