📌 (Hüsnü Zan ve Aldanma Arasındaki Fark)
▪️ Hüsnü zan ile aldanmak arasındaki farkın ne olduğu, amel islemeye sevkeden, teşvik eden hüsnü zannın sahih; aylaklığa, masiyete gömülmeye çağıran hüsnü zannın ise aslında aldanmak/kanmak anlamına geldiği net olduğu ortaya çıkmıştır.
Hüsnü zan recadır/ümitvar olmaktır. Ümit, eğer kişiyi itaate sevkedip masiyetten alıkoyuyorsa, sağlıklıdır; yok eğer amel işlemekten uzak durup aylaklık etmesi ümit; ümidi de aylaklık halini almışsa, bu da aldanmadır.▪️ Arazisi olan bir adam düşünün! Arazisiyle ilgilenmeden de ürün elde edebileceğini ümit ederek arazisini ihmal eden, tohum atmayan, toprağı sürmeyen ve gereken alakayı göstermeyen bir adam, sürülen, tohumlanan, sulanan ve ilgilenilen araziden devşirildiği gibi ürün alacağını zannederse/hüsnü zan beslerse insanlar ne der? Onun aklının kıt olduğunu düşünürler.
Eşiyle cinsel ilişkiye girmeden de çocuk sahibi olabileceği konusunda hüsnü zan besleyen, bu yönde güçlü bir ümide sahip olan ya da ilim tahsil etmeden ve hırsla çalışmadan zamanının en âlimi olacağını zanneden de böyledir.▪️ Emirlerine sarılmak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah teala'ya yakınlaşma çabası göstermeksizin daimi nimetlere ve yüksek derecelere nail olacağı yönünde güçlü bir umide, hüsnü zanna sahip olan kişi de yukarıda misal olarak verilen kişilerle aynı durumdadır. Muvaffakıyet Allah'tandır.
Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: "Iman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın rahmetini umabilirler..." (Bakara, 218) Bu ayette sözü edilen kimselerin rahmete erişme umutlarının Allah teâlâ tarafından, söz konusu itaatleri işlemelerine bağlanmış olduğu konusunda düşününüz!▪️ Aldanmış kimseler; tefride kaçanların, Allah'ın haklarını zayi edenlerin, emirlerinin içini boşaltıp işlevsizleştirenlerin, kullara karşı haddi aşanların, haramları işlemeye cüret eden- lerin Allah'ın rahmetini ümit edebileceklerini söylemişlerdir.
Bu meselenin özü şudur: Ümitvar olmak ve hüsnü zan beslemek, ancak Allah'ın belirlediği şeriat, kader, sevap ve ikramına dair hikmetinin gerektirdiği sebeplerin yerine getirilmesiyle birlikte mümkün olabilir. Yani kul bu sebepleri yerine getirdiği zaman hüsnü zan besleyebilir; Allah teâla'nın, kulunu sadece bu sebeplerin eline bırakmayacağını, bu sebepleri kulun yararına olacak şeylere ulaştıracak birer vasıta kılmasını ümit edebilir. Ve bu sebeplere aykırı olan, onların etkilerini boşa çıkaran şeylerden uzak durur.@kalplerin_ilaci📚