9.Bölüm: Gece

72 13 20
                                    

9.Bölüm.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

"Bir yerlerde belli ki umut var ama onu bulan gizli cebine koyar"

SORU: Sizce bu cümleden (👆) ne gibi bir anlam çıkardınız. (Bu kitapla ilgili). Düşüncelerinizi aşşşşııııırrrrıııı merak ediyorum Şimal yıldızlarım. Yorumlarınızı esirgemeyin lütfen.

..............

Gözlerimi alan parlak bir ışık vardı. Öyle parlaktı ki ellerimle gözlerimi kapatmak zorunda kalmıştım.

Sonra o parlak ışık azaldı, azaldı. En sonunda etraf loş ışıkla kaplandı.

Ellerimi çekip gözlerimi açtım. Uçsuz bucaksız bir deniz vardı önümde.

Tüm ihtişamıyla, ayın ışığının altında uzanıyordu bilinmeyene doğru.

Denize doğru adımladım ayın ışığı altında. Ayaklarım denizin soğuk suyuyla buluştu.

Yüzümde huzurlu bir tebessüm oluştu. Derince soludum denizin hiç bilmediğim kokusunu. Çok, çok güzeldi.

İnsana huzur veriyordu. Kokusuyla, görüntüsüyle, varlığıyla.

Sonra etrafımı kelebekler sardı. Başımı denizin göz alıcı görüntüsünden zorda olsa çekip etrafıma baktım.

Simsiyah kelebekler vardı. Heryerdeydiler. Etrafımı sarıp sarmalamışlardı.

Gece. O an aklıma Gece geldi. Tıpkı ona benziyorlardı. Ama bu kelebekler Gece'den bir tık daha küçüktü.

Ama yine de simsiyah kanatlarıyla adeta görenleri kendine hayran bırakıyorlardı. Kanatlarının üzerinde masmavi bir şerit geçiyordu. Her iki kanadında da. Kanatlarının bitiminde pembe küçük halkalar vardı. Kanadının bitiminde uzun şerit vardı iki kenarı siyah ortası maviydi. İki kanadında da vardı.

Bu güzelliği görüpde büyülenmemek akıl işi değildi.

Sonra hepsi birden uçmaya başladı. Onları takip ediyordum. Bilinçsizce, öylece peşlerine takılmış gidiyordum. Gecenin içinde tek ışık kaynağım dolunayın ışığıydı.

Artık etrafta ne o göz kamaştıran ışık vardı ne de onun bıraktığı loş ışık. Heryer karanlığa gömülmüştü. Bir tek dolunay vardı ışık kaynağı diyebileceğim.

Kocaman hurma ağacının önüne gelince kelebekler kayboldu. Kendi etrafımda döndüm onları görebilmek için. Ama yoklardı. Gitmişlerdi.

Sonra gözlerim ağacın altına kaydı. Bir kundak vardı.

Ellerim hemen karnıma gitti. Ama onu hissedemiyordum.

Yavaş adımlarla yaklaştım. Tam önüne gelince kundaka konmuş olan Gece'yi gördüm.

O gün ordan kaçarken bana eşlik eden güzel kelebekti bu.

Ellerimi çözdüm karnımdan. Yere eğildim. Bu sırada kelebek uçup omzuma kondu.

Kundağın üstüne örtülü olan kısmını titreyen ellerimle açtım.

Gözümden damla damla yaşlar süzüldü. Bu gördüğüm en güzel şey olabilirdi.

Kocaman yeşil gözlerini açmış, upuzun kıvırık kirpiklerini kırpıştırarak bana bakan bir kız çocuğu. Benim bebeğim. Benim kızım.

Kumral saçları, kar kadar beyaz teni, yemyeşil gözleri, pembe dudakları, ufacık burnu, kızarmış yanaklarıyla öyle tatlı bakıyordu ki bana.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin