13.Bölüm: Sadece bahane.

64 12 51
                                    

13.Bölüm

Size upuzun ve çok seveceğiniz detaylar barındıran bir bölüm bırakıyorum.

Umarım şu garibana acır ve emeklerinin karşılığını verip oy ve yorumlarınızı esirgemezsiniz.

..........

Uyandığımda heryer karanlıktı. Etrafıma bakındım. Gözüme duvarda asılı olan saat ilişti. Akşamın sekizi olmuştu. Sabahtan beri uyuyordum.

Bu iki günde olanlar film şeridi gibi geçip gitti gözümün önünden. Aras'ın beni istemeyişi, üstündeki kanlar, elindeki kanlı bıçak, öfkeden gözü dönmüş hali, Ateş'in sarılıp teselli etmesi, polislerin evi basması, beni alıp götürmesi, sorguya alınmam, o komiserin söyledikleri, Miran beyin beni alıp gelmesi ve bütün bunların arasında en çok takıldığım olay olan zırlamam.

Ay Allah'ım rezil rüsva oldum resmen. Adamın annesi ve babasının yanında yanıma gelmesi için bir saat zırladım resmen.

Derin bir nefes alırken beni herkesin içinde kucağına aldığı geldi aklıma. Aldığım nefes boğazımda kaldı.

Miran beyin beni Aras'ın kucağından aldığı anın görüntüleri gelip geçince gözlerimin önünden ellerimle yüzümü kapattım.

Derin derin nefesler almaya çalıştım. Sakinleşmeye çalıştım. Ama yok, yok yani olamıyorum sakin falan olamıyorum. Utancımdan ölecek gibiyim.

Sol melek ' Hormonlar canım hormonlar. Tamam rezil rüsva, kepaze oldun ama çokta takma' diyerek sırıtıyordu.

Sağ melek 'Boşver unutmuşlardır ya' diyerek ılımlı yaklaşmaya çalışıyordu.

'Siz benimsiniz, sadece benim' sözleri yankılandı kulaklarımda. İstemsizce sırıttım. İçimi kıpır kıpır ediyordu bu sözü her duyduğumda.

Belki yanlıştı bu. Olmaması gerekiyordu. Belki hem onun hemde benim için zararlıydı aramızdaki bu adı herneyse işte.

Onu daha ne kadar tanıyordum ki? Bana ve bebeğime zarar verebilir miydi?

Sol melek 'Eee ebesinin nikahı yani'

Sağ melek 'Yok artık. Kızım diye diye bir hâl oldu adam ne zarar vermesinden bahsediyorsun?'

İkisi de bana anlamaz ve öfke dolu gözlerle bakıyordu. İşin ilginç yanı bende kendime kızıyordum böyle bir şey düşündüğüm için.
Ama düşünmeden de edemiyordum işte.

Derin bir nefes verdim. Düşüncelere dalarsam işin içinden çıkamazdım.

Yavaşça ayağa kalktım. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Niyetim Şafak'ı bulmaktı. Miran bey ve Derya hanımla karşılaşmayayım diye dua ediyordum.

Odadan çıkmış koridorda öylece ilerliyordum.

"Kızım"

Durdum. Sıkıntıyla verdim nefesimi. Çok utanıyordum ve Miran beyle konuşmak inanılmaz zor geliyordum şuan gözüme.

Arkama döndüm. "Efendim"

"Birşey mi isteyecektin. Çağırsaydın getirirlerdi ne istiyorsan. Sen kalkmasaydın dinlenseydin biraz daha" endişeliydi.

Ama neden, neden bu kadar çok endişeleniyordu benim için?

Tebessüm ettim. Göz teması asla kurmuyordum. "Şey sıkıldım da ben o yüzden çıkmıştım"

"Gel aşağıya inelim o zaman" eliyle asansörü işaret ediyordu.

Asansörümü? Evin içinde asansör vardı!!! İnanılmaz ama gerçek.

Can KırıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin