PANDORANIN AÇILAN KUTUSU +18

280 17 5
                                    

Hepinize selamlar...

Yeni bölümü bırakıp, kaçıyorum. Ama kaçmadan önce hikayemin çok yeni olduğunu ve sizlerin desteğine aşırı ihtiyacım olduğunu belirtmek istiyorum. Çok zor değil, yıldıza basmak öyle değil mi.

Şimdiden teşekkür eder, keyifli okumalar dilerim.

Aman hemen gidecektim değil mi :) instagram hesabımı takibe alırsanız çok sevinirim.

Pocahontas.yh

+18 ile başlıyor rahatsız olacaklar devam edebilirsiniz yazını görene kadar atlayabilir.



PANDORANIN AÇILAN KUTUSU...


"Çok güzelsin..." diye kulağıma fısıldadığında ona "bağlanmak yok." Diyebilmiştim.

Bağlanmak yok...

Bağlanmak yok...

Bedenim öyle yoğun tepkiler veriyordu ki ben bile kendime hayret etmiştim. Yıllardır hayatıma bu denli yakın birini almayı bırakın, bir erkekle bile oturup çay içmişliğim yoktu benim. Şimdi ise birkaç saat önce tanıdığım adamla sevişiyordum. Ağzımdan sürekli dökülen "bağlanmak yok..." cümlesini belki o duymuyordu ama duyurmak için elimden geleni yapıyordum. Sarhoşluğumun arkasına sığınmıştım. Yapmamam gerekeni yapmış, bedenimi bir yabancıya sunuyordum.

Dili ağzımın içini yeniden keşfe çıktığında dillerimiz resmen dans ediyordu. Dokunuşu hırslı ama yumuşaktı ve benim kendimden geçmeme sebep oluyordu. Boynuma ufacık öpücükler kondurup "çok güzel" olduğumdan bahsedip duruyordu. Dolgun dudakları göğüs kısımlarıma inmeye başladığın da kendimi ona bastırırken bulmuştum. Yılların açlığı vardı ve bir kere açılmıştı pandoranın kutusu ve birkaç saat boyunca da kapanmayacaktı...

Kulak mememe ufacık ısırıklar bırakıyordu. Boynu tam burun kısmıma geldiğin de onun kokusu ciğerlerimin tamamına dolmuştu. Bu nasıl bir kokuydu ki, beni yeniden sarhoş edebiliyordu... Dudaklarımız tekrar buluştuğun da gömleğinin düğmelerini açmaya başladım hızla. Daha rahat çıkarabilmem için dudaklarımız kısa bir zaman diliminde ayrılmıştı. Biz de o sıra nefeslerimizi kontrol altına almaya çalışıyorduk...

Ben daha ne olduğunu anlamadan beni kucaklamış götürüyordu. Merdivenlerin başına geldiğimiz de odasına doğru gittiğimizi anlamıştım. Nihayet geldiğimiz de siyahların ağırlıkla kullanıldığı oda karşılamıştı beni. Yavaşça yatağına bıraktığın da üzerimdekileri tek seferde çıkarmış beni iç çamaşırlarımla bırakmıştı. Yatağa tırmandığın da boynumdan öpücükler kondurarak aşağılara inmeye başlamıştı. Karnımın üzerine geldiğin de bedenim kas katı kesilmişti. Fısıltıyla "ne oldu buraya?" diye sorduğun da "konuşmak yok, sadece seviş benimle..." diyebilmiştim zar zor çıkan nefeslerim arasında. Karnımda ki yarayı öpmek istediğin de onu durdurmuştum. Bakışlarını bana çevirip "sorun ne?" diye sorduğun da "işte orası yasaklı bölge, dokunmayacak bakmayacaksın." Kaşları yukarıya havalanmış ağzını açıp tam bir şey söyleyeceği sırada ona yaklaşıp dudaklarımla engel olmuştum.

Konuşmayacaktık!

Sadece sevişecek ve gün sonunda iki yabancı olarak yollarımızı ayıracaktık bu kadardı...

Az evvel yaşadığım tedirginliği bir köşeye atıp hoyratça dudaklarını öpüyor bazen de ısırıklar bırakıyordum. Kontrolü elime almam hoşuna gitmiş olacaktı ki bakışlarını benden çekmiyordu. Ani bir hareketle bu sefer ben onun üzerine çıkmıştım. Kemerini olabildiğince yavaş çıkartıyor bir taraftan da erkekliğine hafif dokunuşlar bırakıyordum. Ağzının içinde homurdanıp "siktir" dediğin de doğru yolda olduğumun bilincinde ilerlemeye devam ettim.  Hızla pantolonunu çıkardığım da onun bana yaptığı gibi boynundan öpücükler bırakarak karın kaslarına doğru ilerledim. Ellerini saçlarımın içine geçirmiş hafif hafif çekiştiriyordu.

BENİ ÖLDÜR SEVGİLİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin