Kardeşlik

18 7 5
                                    

İyi okumalar :]

"Gönlüm hep seni arıyor, Neredesin sen?

Neşet Ertaş

maNga- ışıkları söndürseler bile

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

maNga- ışıkları söndürseler bile

2032
Temmuz

Sonay'ın anlatımıyla

Yerde ayaklarımı bağdaş kurmuş bir şekilde Açelya'nın  beni azarlamasının bitirmesini bekliyordum. Aynı çocuklar suç işlediğinde kafasını eğer ve elleriyle oynarlar ya ben de şu an o görüntü vardı. Açelya bağırdıkça da yerin dibine giriyordum. Bugün doktor randevum vardı. Verdiğim tahlillerin sonuçları çıkmıştı. Ona göre ilaç kullanmaya başlayacaktım. Yalnız gitmek istemediğim için dün akşam Açelya'yı arayıp benimle gelmesi için saatlerce yalvarmıştım. En sonunda gelmeyi kabul edince sabah kahvaltısı için bize çağırmıştım. Ama işler istediğim gibi gitmedi.

Gece geç saatlere kadar  bu dünyamızı ele geçiren vüris ile ilgili bilgi toplamaya çalışmıştım. Yeterince bilgi bulamasam da kaç yılında başladığı, neden oluşmaya başladığını, salgını yok etmek için yaklaşık otuz dört yıldır bir deneyle uğraştıklarını ve buna benzer bir çok bilgiye ulaşmıştım ama bu benim için yeterli değildi. Daha çok bilgiye ihtiyacım vardı. Ben artık resmi olarak bir doktordum ve gelecek hafta ilk iş günümdü. O yüzden virüs ile ilgili her şeyi bilmem gerekiyordu.

Salgınla ilgili araştırmayı biraz fazla kaçırdığım için gece geç yatmıştım. Uyku manyağı biri olduğum için de alarmların hepsini kapatmıştım. Bu yüzden şu an Açelya sinirli bir şekilde bana bakıyordu ve benden açıklama bekliyordu. Kendime çeki düzen verip yerden kalktım.

Açelya'ya bakıp "Özür dilerim, dün gece geç yatmışım. Çünkü salgınla ilgili bilgiler araştırıyordum. Biliyorsun, haftaya ilk iş günüm ve şu lanet unutkanlık gelecek ve bütün bilgileri unutacağım diye  korkuyorum." dedim.

Bana baktı ve yüzündeki sinir gitse de sert bakışı asla kaybolmadı. O zaten hep sert bakan biriydi. Dıştan böyle gözükse de içinde melek vardı. Uzun boyluydu, saçları upuzun ve doğuştan kızıldı. Çok güzel bir burnu ve yeşil gözleri vardı. Hep dik durur, bir abla gibi yanımdan hiç ayrılmazdı. Onu çok seviyordum. O benim ablam gibiydi...

"Tamam sorun değil, ama kendine çeki düzen ver ve şu odayı topla çok dağınık, bunaltıyor beni." dedi.

"Tamam toplarım. Sen aşağıya in mutfağa geç, çayı koya dur, bende odayı toplayıp geleceğim." dedim.

"Tamam kahvaltıyı ben hazırlarım. Bu oda da daha fazla duramayacağım" dedi ve uzun saçlarını arkasına atıp odadan dışarıya çıktı.

Bende odamı toplamaya başladım.  İlk başta yerdeki çalışma kağıtlarından başladım. Hepsini topladım ve masamın üzerinde duran dosyama yerleştirdim. Sonrasında yerde duran yorganım ve yastığımı alıp yatağıma götürdüm yastığımı yatağımın baş ucuna koydum ve yorganımı da yatağıma düzgün bir şekilde yerleştirdim. Sorasında yerde bir şey var mı diye yere bakındım ve olmadığını görüp çalışma masama doğru yürüdüm. Gri renkli çalışma masamı çok  seviyordum baya büyük bir masaydı, her şey sığıyordu. En sevdiğim özelliği buydu.

Son AyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin