İyi okumlar :]
Göksel İpekçi- Aylardan Mayıs
Ben hiçbir zaman yalnız olmamıştım. Yalnızlık beni ele geçirememişti. Çevremdeki herkes teker teker yalnızlığın içine gömülmüş, esir olmuştu. Ama ben dimdik ayakta kalmıştım. Yalnızlık beni esir alacağında kendimle arkadaş olmuştum. Tek başıma kaldığımda bile yalnızlık çekmememiştim çünkü kendim vardım. Asla yalnızlığa boyun eğmedim. Çünkü küçüklüğümde yaşadığım olaylar beni yalnızlığa alıştırdı ve ben de yalnızlıkla arkadaş oldum ve fark ettim ki yalnızlık kötü bir şey değilmiş. Onunla arkadaş olduğunuzda anlıyorsunuz kötü bir şey olmadığını... Oda yalnızlık çekiyor, o yüzden size de yalnızlık çektirmek için geliyor. Kendi yalnızlığını insanların yalnızlığı ile gidermeye çalışıyor...
🌘
Yastığımın altında duran telefonu elime aldım ve şarkı listemden yeni bir şarkı açtım. Yabancı bir şarkıydı ve hoştu. Eski şarkılar hoşuma gidiyordu. Şarkıyı değiştirirken saattin kaç olduğuna baktım. Saat dört buçuktu ve ben hala hiç uyuyamamıştım.
Bugün işe başladığım ilk gün olduğu için içimde ayrı bir heyecan ve korku vardı. Korkuyordum çünkü herhangi bir bilgiyi ameliyathanede unutursam eğer bir hastayı öldürebilirdim ve bu çok kötü bir şey olurdu. Düşünceler yeniden aklıma gelmeye başladığında kafamı iki yana sallayıp onları kafamdan kovdum.
Hava yavaşta aydınlanmaya başlamıştı. Yaşadığım yerde hava hep erken aydınlanırdı. Hızlıca yatağımdan kalkıp, giyinme dolabıma doğru yürüdüm. Giyeceğim kıyafetler belliydi. Hastane de çalışan her çalışan için özel bir çalışan elbisesi dikiliyordu. Siz rengini belirliyordunuz ve diğer masrafların hepsini hastane karşılıyordu. kıyafetimin rengi griydi. Gri benim rengimdi.
Dolabımın kapağında asılı duran altlı üstlü takımı alıp yatağıma koydum ve dolabımdan iç çamaşırlarımı alıp, odamın yanında olan banyoya girdim.
Uzun bir soğuk duş aldıktan sonra kıyafetlerimi giyinip aşağıya kahvaltıya indim. Annem ve babam kahvaltı masasında oturmuş sohbet ediyorlardı. Babam beni görünce elinde ki bardağı bırakıp ayağa kalktı ve benim yanıma geldi. Beni baştan aşağıya süzdü ve elimi tutup etrafında döndürdü. " Seninle gurur duyuyorum bebeğim." dedi ve bana sımsıkı sarıldı.
Babamın kolları gibi güvenli bir alan yoktu benim için, her çocuk küçükken korktuğunda anne diye seslenirdi ama ben küçükken korktuğumda baba diye seslendim her zaman.
Babam benden ayrılınca kahvaltı sofrasına oturmak için arkasını döndü. O sırada bende annemin yanına gidip yanağına sulu bir öpücük bıraktım. Annemle ikimiz gülüştük ve annemin yanındaki sandalyeye oturup hızlıca bir şeyler atıştırdım. Ağzıma ne varsa tıktığım için annem bana bakıp gülüyordu. Babam ise "kızım bir gün bu hız da yerken boğulacaksın neyin acelesi bu" diye kendi kendine söyleniyordu. Ben ikisini de takmayıp sadece kahvaltıma odaklanıyordum. Yemek yemek en sevdiğim şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Ay
Khoa học viễn tưởngBir imza, yirmi çocuğun hayatını değiştirdi. Tanrı yirmi çocuk için doğmadan ölümlerini imzalattı. O imza onların ölüm dilekçeleriydi. Yirmi çocuk için ölüm anne karnına düşmeden imzalanmıştı...