"Askerimizin ameliyat boyunca 2 kere kalbi durdu. Kurşun kalbe yakın yere isabet ettiği için ameliyat baya zor geçti ama askerimiz çok güçlü. Hayata tutunmayı başardı. Fakat kötü haber şu ki şuan da komada. Bu yüzden yoğun bakımda tutacağız askerimizi. 24 saat içinde uyanamazsa maalesef çok kötü şeyler olur. Tekrar geçmiş olsun."
Tim bir yandan şehit olmadığı için sevinse de Tuana'nın komada olması onların sevincine engel oluyordu. Asel ve Tuğba da oradaydı. Tuğba ameliyat süreci içerisinde iki kere bayılmıştı. Uyandığında da hiç kimseyle konuşmamıştı. Ağır geliyordu artık herşey. Yorgun bir beden ve ondan kat be kat yorgun bir ruh...
Asel bir polis olarak soğuk kanlı olmaya çalışsa da pek başaramıyordu. Canı yanıyordu. Onun da bir tek tutunabileceği onlar kalmıştı. Onlar da giderse ne yapardı? Bilmiyordu...
Hayat bir kez daha beklemedikleri yerden vurmuştu onları. Bir kez daha yenilmişlerdi hayata. Bir kez daha gafil avlanmışlardı. Bir kez daha...
Acımasızdı hayat. Demezdi daha çok erken bunları yaşamak için. Demezdi bunları kaldıramaz. Demezdi bu yük ağır gelir. Düşünmezdi bunları yaşarsa ne hale gelir diye.
Asel, Tuğba ve tim. Timden bir tek Hazal gelmemişti. Time yalanlar uydurmuştu. Herkes anlamıştı yalan söylediğini ama umurlarında değildi. Hepsi saydam bir camın arkasına bakıyordu yetim ve öksüz kıza. Kızların hepsi öyleydi aslında. Asel de Tuğba da Tuana da...
Tuğba kaç saattir ölü gibi kimseyle konuşmayıp saatlerdir aynı yere bakıyor, gözünü ablasından 1 dakika bile ayırmıyordu. Gözünü bile nadir kırpıyordu. Asel'in de hali öyleydi aslında. Tek fark o konuşmuştu ama o da sadece birkaç kelime konuşmuştu.
Hastanede onları görenlerin içi acıyordu. Kim görse onları bu genç yaşlarında onları bu kadar bitkin, yorgun kılan şeyi merak ediyordu ama anlıyorlardı zor bir hayatları olduğunu. Onlar için dua ediyorlardı.
1 GÜN SONRA
Saat 07.26 idi. Hala herkes başındaydı Tuana'nın. Tuana asla hareket etmiyordu. Bu onları felaket derecede korkutuyordu.
Tuğba da Asel de hala konuşmadan dün gibi bekliyorlardı.
1 gündür hiç kimseyle konuşmayan Tuğba bağırdı birden "Hareket etti!" Mert hemen doktoru çağırmaya gitti. Herkes heyecanla ayağa kalktı.
Mert doktorla beraber gelince doktor içeri girdi. Daha sonra içerideki perdeyi kapatıp Tuana'yı görmelerine engel oldu.
Koridorda bir sağa bir sola volta atıyorlardı. Hepsi heyecanlıydı. Tuğba, 'bırakmadı ablam beni' derken Asel, 'her zaman ki gibi sözünü tuttun Tuana Bozkurt" diyordu. Tim ise 'çok güçlü bizim kardeşimiz bırakmadı işte bizi' diyordu.
Doktor içeriden çıktı ve "Askerimiz gerçekten çok güçlü. Başardı hayata tutunmayı." dedi yüzündeki gülümseme ile. Tuğba hemen "Girebilir miyiz peki içeri?" diye sordu. Doktor "Girebilirsiniz ama hastayı fazla yormayın lütfen. Ayrıca maksimum 5 dakikanız var unutmayın" deyip gitti.
İçeri girdiler. Zorlukla konuştu Tuana "Siz iyi misiniz?" Tim başını sallayarak gülümsedi. Bilirlerdi onlarda Tuana'yı. Herkesten önce kardeşlerini düşündüğünü bilirlerdi. Tuğba ve Asel sedyenin yanına geldiler. Dolmuş gözleriyle kollarını açtılar.
Gülümsedi Tuana. O da açtı kollarını. Sarıldılar sımsıkı. Bir daha sarılamayacakmış gibi sımsıkı...
TUANA'DAN
Uyandığımda tim, Tuğba ve Asel başımdaydı. Biraz ağrım vardı ama babasının dişi kurdu annesinin asenasıydım ben. O yüzden bunlar işlemez bana.
Time gözlerimi gezdirip zorlukla konuştum "Siz iyi misiniz?" Gülümseyerek başlarını salladılar. İyi olmalarına sevinmiştim. Onlar benden daha önemiydiler.
Tuğba ve Asel sedyenin yanına geldiler. Dolu gözlerle bakarken kollarını açtılar. Bende açtım. Sımsıkı sarıldık birbirimize. Sonra da timle sarıldım.
Tekrar time gözümü gezdirdim. Teğmen yoktu. Zaten olmasındı. Nefret ediyorum çünkü kendisinden. Pis gıcık. Uzak dursun benden. Yelloz.
Doktorun kapıyı açmasıyla sedyenin etrafından çekildiler. Doktor nasıl olduğumu sordu. Hafif ağrım olduğunu fakat iyi olduğumu söyledim. Daha sonra ne zaman çıkacağımı sordum doktora.
1 hafta burada kalacakmışım. Hayatta kalmam. Ben koskoca 1 haftamı burada geçiremem. Sevmiyorum zaten hastaneyi.
İtiraz ettiğimde tim de Asel de Tuğba da karşı çıkmıştı. Neymiş efendim olmazmış geç iyileşirmişim falan filan. Hıh bende kaçarım o zaman gece. Zekamla yarışmaya kalkıyorlar.
Zekam 1 onlar 0. Neyse şu anda azar işitiyorum. Onları bu kadar korkutamazmışım falan filan işte. Sanki kendi isteğimle korkuttum onları Allah Allah ya.
Yalnız benim için baya ağlamışlar. Göz altlarından belli. Düşündüm de ben burada acı çekmişsem onlar da benimle beraber çekmişler. Morarmış ve şişmiş göz altları, bedenlerindeki yorgunluk ve aynı zamanda ruhlarındaki yorgunluk...
Üzmüşüm kardeşlerimi. Oysa saçlarının teline zarar gelse dünyayı yakarım.
1 HAFTA SONRA
Buğra çıkış işlemlerini yapmaya gitmişti. Evet 1-0 başlayan maç 1-1 bitmişti. Neden? Çünkü her gece biri başımda durdu. Neymiş efendim kaçarmışım. Kaçmazdım bi kere. Tamam yalan söyledim kaçardım. Niye beni bu kadar iyi tanıyorlar ki? Niye yav niye?
Her neyse. Birazdan çıkıcaz bu lanet olası yerden. Hastaneleri sev-mi-yo-rum.
Buğra'da geldiğinde yola çıktık. Evin önüne geldiğimizde arabadan indik. Benim evime gelmiştik. Binaya giriş yaptık. Asansöre bindik. 7 katlı evin 7. katında oturuyorum yav. Neyse 7'ye bastık. Anahtarla kapıyı açtım ve bizimkileri içeri geçirdim.
755 Kelime
Selamsssss, nasılsınız?
Aslında sahurdan sonra atmayı planlıyordum fakat unuttum kusura bakmayınızzzz💗
Özlendinizzzz💖
Şu alttaki yıldızın içini doldurursanız çok mutlu olurum
Ha bu arada Hazal Duman'ın yani bizim gıcık teğmenin fotosunu buraya bırakıyom
Neyseeeeee ben çok konuştum bays❤
GörüŞirekkk👋🏻👋🏻👋🏻
Kendinize iyi bakın sizi çok seviyorum çiçeklerim🌸🌸🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALEV TİMİ
Mystery / ThrillerÜsteğmen Tuana Bozkurt vatan sevgisiyle dolu olup işini çok severek yapıyordu. Askeriyede hiç birşey belli etmese de asıl gerçekler canını fazlasıyla yakıyordu. Peki bu kadar canını yakan gerçekler neydi? Gelin hep beraber öğrenelim Küfür ve argo iç...