2.BÖLÜM "ŞEHİTLER"

141 17 30
                                    

Aynanın karşısına geçip kendimi düzelttim ve üniformamın sol üst kısmında bulunan Türk Bayrağı'na baktım.Gülümsedim,bir kez daha gurur duydum kendimle.Kendime son kez bakıp hazır olduğuma emin olunca odadan çıktım.

Bahçeye ilerledim.Çardakta oturan timin yanına gidip "Günaydın" dedim.Onlar da bana "Günaydın" deyip konuşmalarına devam ettiler.

Yine kavga ediyorlardı.Kerem "Lan ver kazağımı kendi kazağın yok mu lan senin"Buğra da "Ne olmuş yani bi kerecik kazağını giymişsem"Bi kerecik kelimesini bastırarak söylemişti.Kerem de "Lan bi de bi kerecik diyo giyicek şeyim kalmamış lan hiçbiri dolabım da yok"Buğra da alayla "Al o zaman kardeşim bir sürü avm var sonuçta"Araya Alp girdi."Yeter lan başımız şişti gidin az ötede kavga edin"Haklıydı.Başım ağrımaya başlamıştı.

Alp'in bağırmasıyla dilleri sussa da gözleri konuşuyordu.

Biraz sonra cenaze töreni yapılacaktı.Doğu Timi ve Kaya Timi görevden geldiklerinde iki kadın üç erkek olmak üzere toplam beş şehit vermişlerdi ve basın da gelicekti.Ben 'kendimi sakin olmak zorundasın' diye tembihlerken tabutları geldi.Tam beş tane pırlanta gibi evladı kara toprağa teslim edeceklerdi.

Basın gelmişti.Etraf gazeteciler ve kameramanlarla dolarken ben daha fazla sakin kalamadım ve bağırdım."Yeter çekmeyin!"Adeta kükremiştim.Herkes benim ne yaptığımı anlamaya çalışırken bugün buraya gelecek olan Asel ve Tuğba daha yeni geliyorlardı.İkisi de bana engel olmuyordu çünkü durmayacağımı gayet iyi biliyorlardı.

Gözler benim üstümdeyken ben bağırmaya devam ediyordum."Bugün beş tane annenin yüreği yandı.Bugün beş tane baba sigara denen o zıkkımı içmeye başladı.Niye?Evlat acısını hafifletebilmek için.Eşleri varsa bugün beş tane eş dul kaldı ama önemsedikleri dul kalmaları değildi canlarından çok sevdikleri birini kaybetmeleriydi.Çocukları varsa çocukları peki?Bugün beş tane çocuk hatta belki daha fazla yetim veya öksüz kaldı.Bu saydıklarımın acısı hiç dinmiycek ama siz bu ömür boyu sürecek can yakan acıyı iki dakikalık bi habere sığdıracak kadar aşağılık insanlarsınız.İki dakika bu haberi gösterip sonra da hangi ünlü nerede,kiminle,ne yapmış onu konuşacaksınız.Yalan mı? Değil.Utanın biraz ya utanın!"

Dediklerimden sonra herkes bana bana şaşkın bi şekilde bakıyordu ama Tuğba,Asel ve Serkan Albay gururla bakıyorlardı bana.

Albay yanıma gelip konuştu."Askerim haklı onca insanın acısını iki dakikalık bi habere sığdırmaya hakkınız yok"Deyip dağıttı herkesi.Bana gururla bakıyordu herkes.

Serkan Albay ise "iki dakikaya odamda ol" deyip gitti.Bende önce gidip elimi yüzümü yıkadım bir dakika on yedi saniye olmuştu.Yani kırk üç saniyem vardı.

Albay'ın yanına tam zamanında gelip tekmil verdim."Tuana Bozkurt Sivas emret komutanım"Albay "otur kızım" dedi.

Tabii ki oturmadım ilk seferde oturulmaz.Albay bu sefer "Otur asker bu bir emirdir" deyince bu sefer oturdum.

Ben içimden kızacak mı acaba diye düşünürken aklımı okumuş gibi konuştu."Korkma tabii ki kızmayacağım yaptığın doğruydu ve haklıydın"Ne için çağırmıştı o zaman beni.Tekrar aklımı okumuş gibi konuşmaya başladı."Seni buraya çağırmanın nedeni eğitmen gereken erler"Ondan sonra bu sefer ben konuştum "Komutanım aklımı mı okuyosunuz?"Benim sorduğum soruyla sesli bi kahkaha attı.

Atar tabi sorduğum soruya bak.Aşırı salakça.Albay gülmesini durdurup konuştu."Evet aklını okuyorum övünmek gibi olmasın ama öyle bi özel gücüm vardır."Onun dediğine de ben güldüm.

Albay'ın odasından çıkıp erlerin yanına ilerledim.Hepsi sıraya dizilmiş beni bekliyordu.Saydım ama on sekiz kişiydiler.Albay yirmi kişi demişti.Bi erin önünde durup bağırdım."Tekmil ver asker!"Benim bağırmamla asker afallayınca hepsine hitaben konuştum "Hayırdır kadın  olduğumu duyunca rahatlamışmıydınız?Boşuna rahatlamışsınız.Ben Üsteğmen Tuana Bozkurt.Kod adım Kurt ve ben şu anda Tuana değilim Kurt'um ve Kurt'un size acıyacağını düşünmüyorum geçmiş olsun."

ALEV TİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin