sekiz

294 34 24
                                        

Rehberlik odasına doğru yürürken ben merak içinde olsam da hyunjin umursamayıp dalga geçiyordu.
"Kesin IQ'um yüzünden çağırıyordur. Bu kadar zeki olmanın sırrını o da öğrenmek istiyor olabilir."
"O testi ne zaman oldun?"
"Geçen hafta..."
"O sorular zekâ ölçmek için değildi, psikoloji testiydi. Hyunjin"
"Tamam işte, sanki sen zeki sensin salak, duygusal zekâmızı ölçtüler."
"İkisi aynı şey değil, duygusal zekâya IQ denmiyor zaten.
"Ne derlerse desinler sus artık konuştukca batıyorsun zekâ, zekâdır."

hwang Hoca'nın kapısının önündeydik, kapıyı iki kez
tıklattım.

"Daha dik dur." dedi Hyunjin. "Biz seçilmiş kişileriz gerçi ne kadar düzgün dursan dahi hala iğrenilecek derecede çirkinsin."

Içeriye dimdik giremesemde üzülerek girdim. Hyunjin ise pis pis gülüyordu. Gülmenin
bulaşıcı olduğunu hwang Bey de bizi gülerek karşılayınca
bir kez daha anlamış olduk.

"Gelin çocuklar, gelin, oturun şöyle."
Masanın karşısında gösterdiği koltuklara oturduk.
"Sizi neden çağırdım biliyor musunuz?"
Göz ucuyla Hyunjin'e baktım, "Zeki olduğum için baba." diyecek mi diye, demedi. Zaten hwang Hoca'nın cevap beklemediği de belliydi.

"Dönem başında sizin sınıfa yeni bir öğrenci geldi, hani
ufak tefek..."

"suhomu?" dedim.
Masasındaki kâğıtları karıştırdı,
birini seçip göz attı.

"Evet o, kim suho..."
Yeni çocuğun bizimle nasıl bir bağlantısı olduğunu anlayamamıştım. Ben çocuğu sevmiştim fakat hyunjin herkese karşı içinde kin bekleyen birisi olduğu için ve kıskandığı için iyi anlaşamıyordu. Yani rehberlik odasına çağrılmamıza yol
açacak bir şey olmamıştı. Ruh gibi gelip ruh gibi gidiyordu
ve aramızda bir yakınlık olmadığı gibi, bir sorun da yoktu,
yalnızca aynı sırayı paylaşıyorduk. Hyunjin onu da yapmıyordu, iki sıra arkamızdaydı. Bir kez bile selamlaştıklarını görmedim, gerçi suho selam alıp vermemek için sınıfa zaten
başı önde girer çıkardı.

"Bu çocuğa yardım gerekiyor."
Eyvah, ben bu sosyal sorumluluk projelerinde yer almaktan hiç hoşlanmam; insanları on won, yirmi won vermeleri için ikna etmek öyle zor ki. Bir kere parayı cebe atacağınızı
sanıyorlar, makbuz verseniz bile bu inançları değişmiyor.

Zaten pek para da toplanamıyor; yarın getiririm diyorlar.
e yarın bir sonraki gün anlamına gelmiyor. 'Havada bulut, sen
bunu unut' adında bir gün o, takvimde yok.

"Hocam ben para toplayamam." dedim. "Öğretmenler yapsın."

"Onu da nerden çıkardın, benim ağzımdan para lafı çıkmadı."

"Ama diyecektiniz, değil mi?"

"Hayır canım, öyle bir yardım değil bu. Birkaç gün önce
çocuğun velisi uğradı, sınıfa uyum sağlayamadığını düşünüyor, hiç yakın arkadaşı yokmuş, eve bir arkadaşını davet
etmiyormuş."

"Ben de kimseyi davet etmiyorum, ne var ki bunda? Benimde mi yardıma ihtiyacım var yani, bu çok normal."

hyunjin de başını sallayarak benimle aynı düşüncede olduğunu belli etti.

"Evet baba, bize de sadece minho falan geliyor biliyosun, o da aynı
apartmanda oturduğumuz için."

hwang Bey önündeki notları düzenler gibi yaptı, sanırım
zaman kazanmaya çalıştı. Sonra bize baktı, bir sır verir gibi
sesini alçalttı.

"Aslında bizim eve de kimse gelmiyor, kuryeler dışında...
Onları da içeri davet etmiyoruz zaten. Size hak vermiyor degilim çocuklar, hayat değişti, kabul. Internet ve sosyal medya ile yalnızlığımızı gideriyoruz ama gerçek sosyalleşmeninböyle olmadığını da biliyoruz. Gerçek arkadaşlık, insan için
önemli, hele de bu bir çocuksa..."

Fragile-/-HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin