BÖLÜM 1

8.7K 205 7
                                    

18 Haziran 2023, İstanbul

Aşağıdan gelen seslerle yine berbat bir güne merhaba demişdim. Okullar yeni tatil olduğu için evdeydim. Annemler her zamanki gibi kavga ediyordu sanırım. Gerçi artık alışmışdım bazı şeylere.
Size kendimden bahsedeyim. Ben namıdiğer "Lal" , ahh hayır arkadaşlar, ismim değil lakabım. İsmim Ayperi Nur ama genelde herkes lal der. Ben lal'im, sessiz, suskun, aciz ve kusurlu bir kız. Yani sitedeki ve okuldaki arkadaşlarıma göre ben aciz ve yardıma muhtaç zavallı biriydim. Ama bana göre sessiz olmak acizlik ve ya zavallılık değil. Neyse her kesin düşünce yapısı aynı olmak zorunda değil ama acıtıyor bazen, bana olan bakışları, küçümsemeleri falan kırıyor işte. Ne kadar belli etmesemde, çok kırılgan ve hassas bir yapım var. Bu huyumu hiç sevmesemde her şeye karşı gözlerim dolar. Bunda aileminde büyük bir payı var aslında. Küçüklükden beri beni görmezden gelirler ama dışarıya karşı sevecen ebeveyinler gibi görünmek içinde çok uğraşırlar. Biz zengin bir aileyiz ve basına karşı oldukca samimi görünmek zorundaymışız soyadımız için.
Ama neden bana sevgi göstermediler ki? Ben neden bu yaşıma kadar bir iki defa gülümsedim ki? Kötü bir çocukmuydum neden sevmediler beni? Dün gibi hatırlıyorum 22 Eylül 2010, sabahı en güzel günümken, akşamı en berbat olan günümü. Durun anlatayım, bir keresinde eve misafir geleceği için beni şöförle parka göndermişlerdi ortalıkda çok dolanmamam için. Daha çok küçüktüm o zamanlar. Normalde hiç dışarıya çıkarmazlardı beni. O gün çok sevinmişdim ne kadar annemle babam yanımda olmasada dışarıya çıkıcaktım. Şöförümüz Hasan abiyle birlikte parka gelmiştik. Hasan abi küçüklükten beri bizimle birlikteydi. Onunda benden 2 yaş kadar büyük bir oğlu vardı. Sağolsun beni de oğlundan ayırmaz kendi kızı gibi severdi. Neysee parka gelmiştik etraf kalabalıktı. Hasan abi benden çokta uzakta olmayan bir bankta oturmuşdu. Bende ilk önce salıncaklara doğru koştum. 2 salıncak vardı ama şansıma biri boştu. Bende sevinerek salıncağa bindim. Kendi kendime sallanmaya başladım. Bu sırada yan salıncaktaki benim yaşlarımda olan sarışın bir kızın sesi yükseldi. Yavaş yavaş korkmaya başlamışdım. Abisiyle kavga ediyordu sanırım. Bir süre sonra kız salıncaktan kalkarak gitti. Abisi çok üzgün görünüyordu. Başını yeden kaldırınca benimle göz göze geldi. Bir anda tedirgin olmuşdum, belki bana kızar diye. O da farketmiş olacak ki konuşmaya başladı:
- "Merhaba küçük kız, korkuttum mu seni?" - ben utanarak başımı salladım. O ise gülümseyerek yanıma geldi.
- "Benden korkmana gerek yok, hatta istersen tanışalım benden zarar gelmez. Ben Ayas, senin adın ne?" - işaret diliyle konuşamadığımı gösterdim. Ama galiba işaret dili bilmiyordu. Çünkü kaşlarını çatarak ellerime bakıyordu. Biraz sonra anlamış olacak ki, endişeyle konuşmaya başladı:
- "Ah ufaklık maalesef işaret dili bilmiyorum, ama sen buraya kiminle geldin ki, annen baban nerde? Neden yalnızsın? " - ben kaşlarımla Hasan abiyi gösterdim. Gösterdiyim yere bakınca rahatlamış ve gülümseyen şefkatli gözlerle baktı bana. Garip hissetmişdim galiba ilk defa biri bana acıyarak değil de şefkatle bakıyordu. Bende kardeşini göstererek neden üzgün olduğunu sormaya çalıştım. Bana bakınca gülümseyen yüzü kardeşine bakınca birden soldu ve üzgün bir şekilde anlatmaya başladı:
- " Kız kardeşim Melis, onunla aramız pekde iyi değil. Biz yanına yaklaşmaya çalışdıkca sürekli tersliyo, uzaklaştırmaya çalışıyo kendinden. Şimdi de salıncakta sallamak istemiştim onu ama izin vermedi bağırdı, çağırdı gitti işte. " - o konuştukca benimde gözlerim dolmuşdu. Salıncaktan inerek yanına gittim ve kolundan tutub aşağı çekiştirerek eğilmesini istedim. Anladı, hemen eğildi. Elimi uzatarak yanağından süzülen bir damla yaşı sildim ve iki yanağından tutarak yukarı çektim. Bu haraketime hem şaşırdı hem de gülümsedi. Onunla beraber bende gülümsedim. Bu sırada bana doğru seslenen babamı ve Hasan abiyi gördüm. Babam çok sinirli görünüyordu. Yüksek sesle "Lal" diye bağırınca gülen yüzüm gitti ve gözlerime korku indi. Hemen Ayas abiye el sallayıp yanlarına doğru koştum. Tüm yol boyunca babam bana sinirli bir şekilde baktı ve eve gidince hesabını vereceğimi söyledi. Çok korkmuştum. Hatam neydi ki benim, ne yapmıştımda babam bu kadar sinirlenmişti? Eve geldik babam kolumdan tutarak kilere doğru götürdü. İstemiyordum oraya girmek ne kadar ağlasamda görmüyordu beni her zamanki gibi. Hasan abi engel olmaya çalışsada işe yaramıyordu. Anne demeye bin şahit isteyen kadında sırıtarak durup bakıyordu. Misafirler yoktu gitmiştiler galiba. Babam kilerin kapısını açarak beni bir eşyaymışım gibi içeri doğru fırlattı. Canım çok acımıştı. Belindeki kemeri çıkarmasıyla gözlerim sonuna kadar açıldı. Hayır yapamazdı di mi? Kemerin çıkmasıyla sırtımda bir acı hissettim. Ahh hayıır yapmıştıı. Her darbesinde biraz daha sinirle küfrederek vuruyordu. Neymiş bu yaşımdan sürtük mü olucakmışım falan filan. Ben orda canımın acısıyla yerde kıvrılırken yardımıma kimse koşmamıştı. Tek istediyim sadece sevgiydi. Her çocuk gibi parkta oynamak, arkadaş edinmek istememdi. Çok mu şey istemişdim ki? İlk defa parktaki abiyle içten gülümsedim. Ve bu da son oldu. Her yıl bu tarihte aynı parka giderek aynı salıncağa binerim belki yine gelir diye.
İşte böyle benim hayatım. Çoğuna göre şahane ama bana göre berbat bir hayat.
Düşüncelerime daldığım sırada kapım hızla açıldı. İçeriye anne olacak kadın girdi ve iğrencbir şeye bakar gibi bakıp " Hemen hazırlan hastaneye gidicez zavallı şey. Güzel şeyler giyin bizi rezil etme sakın. Dua edicemde bizim kızımız çıkma. Çabuk ol! " -diyerek arkasında şaşkın bir ben burakarak kapıyı vurup çıktı.


BÖLÜM SON

Arkadaşlar bu ilk kitabım yanlışım olduysa kusura bakmayın🙃. Seviyorum sizi🫠. HOŞCAKALIN🫶🏻.

Sessiz SuskunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin