DALGALI DENİZ, KARA UMUT

13 3 0
                                    

Merhaba arkadaşlar, biraz geç geldi ama yeni bölüm geldi.

Bu bölümü yazmak için 2,3 kere Üsküdar sahile gittim arkadaşlar.

Elimden geldiği kadar emek vererek yazmaya çalışıyorum.

O yüzden desteklerinizi

yorum, görüş ve beğenilerinizi bekliyorum.

Sizleri çok seviyorum.

İyi okumalar :)


 Uyuyamamıştı ve saat daha 15:30 civarıydı. Yatağından kalktı. Ağır adımlarla, rüyasını düşünmemeye çalışarak lavaboya gitti. Aynada kendine baktıktan sonra suyu açtı. Yüzüne bir kaç kez bol su çarpıp kendine gelmeye çalıştı. 

 Aynaya tekrar baktı. Aynaya baktıkça rüyalarında gördüğü geçmişi aynadan belirir gibi oldu. Tekrar tekrar canlandı. Aklında, zihninde, gözünde canlanıyordu yaşadıkları. Düşüncelerden kurtulmaya çalıştıkça daha çok batıyordu içine. Tıpkı denizde boğulan birinin çırpındıkça daha çok batması gibi...

 Deniz benzetmesini düşününce denizin ve deniz havasının ona her zaman iyi geldiğini hatırladı. Evet evet kesinlikle deniz havası almalıydı. Hemen odasına dönüp kapüşonlu montunu alıp üzerine giydi. Hızla evden çıktı. Ilık bir hava vardı. Kapüşonunu kafasına geçirdi. Böyle yürümeyi daha çok seviyordu. Ana caddeye çıkıp otobüs durağına yürüdü.

 Otobüs durağında beklerken düşünceler tekrar zihnini kaplamıştı. Annesinin sözleri, davranışları, hakaretleri kulaklarında çınlıyor, zihninde büyüdükçe büyüyordu. Kafasının içindeki sesler git gide artıyordu.

 Gözlerini kapatıp kendini sıktı onlardan kaçmaya çalışırcasına ama işe yaramadı. Hızlıca başını salladı belki dağılıp gider diye. Bir an rahatlar gibi oldu. Hemen sonra daha yüksek sesle, sanki annesinin tüm hakaretleri hücum eder gibi art arda zihnine hücum etmişti.

 ''YETER!'' bu yüksek sesle haykırışından sonra gözlerini açtığında otobüsün durağa yanaştığını fark etti. Durakta ondan başka kimse yoktu. Otobüs durup arka ve ön kapısı açıldı. Bir kaç kişi arka kapıdan inerken ön kapıdan bindi. İçeriye göz gezdirdikten sonra önlerde boş bulduğu cam kenarı bir koltuğa oturdu.

 Otobüs ilerlerken başını cama yasladı. Düşünceler dağıldı diye düşünerek etrafı izlemeye başlamıştı ki yol kenarında bir çocukla annesini görünce kendisiyle annesinin hayali gözünde canlandı.

 Annesi çocuğu azarlar gibi duruyordu. Bunu fark edince bir anda annesinin bağırmaları, hakaretleri kafasının içine balyoz gibi indi. Tekrar tekrar hakaretler yankılandı. Yankılandıkça kalbinin acıdığını hissetti. Gözleri dolacak gibi oldu ki, öfkeyle başını sallayıp kaşlarını çattı. 

 Buna dur demeliydi artık. Madem kafasının içinde oluyordu tüm her şey o zaman buna bir çözüm bulmalıydı. Cebinden kulaklığını çıkarıp kulağına taktı. Kapüşonunu tekrar kafasına geçirdi. Şarkı açıp kafasını cama yasladı. 

 Spotify'ı rastgele açmıştı. Model-Yalnızlık Senfonisi çalmaya başladı. Onun da yalnızlığının sonu yoktu. Öyle yalnızdı ki daha fazla çoğalması mümkün değildi..

 Alışır her insan diyor. Alışmak için yeni bir şey yapmaya başlarsın ve zamanla yaptığın şeye alışırsın değil mi? Onun yalnızlığı da, sevilmemesi de, mutsuzluğu da, acıları da kendini bildi bileli vardı. Alışmamıştı. Çünkü o bunlarla var olmuştu. Belki de tam olarak bunların tanımıydı varlığı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AMAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin